Bartın’ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında dün akşam saatlerinde grizu patlaması meydana gelen patlamada şimdiye kadar 41 kişinin hayatını kaybetti açıklandı. Kocaeli Emek ve Demokrasi güçleri çağrısıyla İzmit Sabri Yalım Parkı’nda DİSK Bölge Temsilcisi ve Genel İş Sendikası Şube Başkanı Vedat Küçük, Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Erdal Karakuş, TMMOB İKK Sekreteri Mehmet Ali Elma, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Songül Kaya, HDP İl Eski Başkanları Mehmet Selim Akboğa ve Leyla Aygün, Dersimliler Dernek Başkanı Ruhi Çelik, TİP İl Başkanı İsmail Göksu, STK Başkanları ve vatandaşlar bir araya geldi.

“DAHA FAZLA ÜRETİM YAPARAK İŞÇİLERİ TOPRAĞIN ALTINA GÖNDERİYORLAR”

Ortak açıklama öncesi Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Aykut Gülen açıklamasında, “Sadece AKP döneminde 1989 maden işçisi hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanı son yaptığı açıklamada “bu işin fıtratında var” dedi. ‘Bu iş kader ve devam edecek’ dedi. Bizim çabamız bu iş devam etmesin diye. Her gün 7-8 emekçiyi toprağa verirken biz sakin duramayız. Sadece yasta değil isyanda olmalıyız. İşçiler, emekçiler hayatlarını kaybediyor. Amasra’daki kömür ocağında 15 yıl önceye kadar 6 bin işçi çalışırken bugün 600 işçi ile daha fazla üretim yaparak işçileri toprağın altına gönderiyorlar. Bu işin ideolojik altyapısını kullanıp kader ve fıtrat derken ölen işçilere de şehit diyorlar. Ölen işçiler şehit değil sermayeye kurban verilen işçilerdir. O yüzden ölen işçilere şehit diyenlere karşı çıkmamız gerekiyor” dedi.

“İŞVERENLERİN KAR HIRSI İÇİN”

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Acımız da öfkemiz de büyük. Madenler bir kez daha bütün toplumu yasa boğan bir katliama sahne olmuştur. Sadece son 20 yıla baktığımızda, Karaman/Ermenek’te, Kastamonu/Küre’de, Bursa’da, Balıkesir’de, Zonguldak’ta, Elbistan’da, Soma’da, bir kez daha Ermenek’te, Siirt Şarvan’da ve Şırnak’ta meydana gelen büyük facialarda yüzlerce işçiyi kaybettik. Kaza değil, cinayet diyoruz. Çünkü çalışma yaşamı özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıt dışı, güvencesiz, esnek çalıştırma, kuralsızlaştırma gibi emek düşmanı politikalarla bir bataklığa dönüştürülmüştür. Ne için? İşverenlerin kar hırsı için, emeğin daha fazla sömürüsü için.

“SOMA’DA BİLE TUTUKLU KALMADI”

Bu bataklıkta İşçi Sağlığı ve Güvenliği önlemleri “maliyet”, yeterince denetim yapmak “gereksiz”, işçiler işverenin kar hırsı –üretim zorlaması hedeflerine ulaşması gereken “köleler” olarak görülmektedir. Öfkeliyiz çünkü her büyük kıyımın ardından “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”, “Gerekli önlemler alınacak” dendiğine ve sonrasında her şeyin eskisi gibi devam ettiğinin tanığıyız. Öfkeliyiz çünkü tarihin en büyük iş cinayeti olan Soma’da bile tek tutuklu kalmadığının, 301 işçinin canının sorumlusu olarak kimsenin hesap vermediğinin, tek bir idarecinin bile görevden alınmadığının, istifa etmediğinin tanığıyız.

“AYNI FİLMİ İZLEMEYİ KABUL ETMİYORUZ”

Öfkeliyiz çünkü bu memleketin normali, madencilerin kaderi haline getirilmeye çalışılan ölümlerin önlenebilir olduğunu biliyoruz. Öfkeliyiz çünkü sorumluluk sahibi makamları işgal edenlerin görevlerini yapmak yerine, böylesi bir ortamda dezenformasyon yapmakla meşgul olmasını, patlamanın nedenini konusunda tıpkı Soma’da yaşandığı gibi “trafo patlaması” yalanının ifade edilmiş olmasını, aynı filmi izlemeyi kabul edemiyoruz. Öfkeliyiz çünkü sadece madenlerde değil, tüm işkollarında işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin göçük altında olduğunu yıllardır söylüyoruz.

“SORUMLULAR YARGILANMALI”

Öfkeliyiz çünkü daha fazla kâr için dayatılan “üretim zorlaması” ve “verimlilik politikası” sonucunda büyük katliamlara yol açıyor. Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bu katliamın takipçisi olacak, sorumluların hesap vermesi için seferber olacağız. Çökmüş bir sistemin alternatifini yaratmak için mücadele edeceğiz. Amasra’da yaşananlara ilişkin her söz dün TBMM’den geçirilen sansür yasasına dayanarak susturulmak isteniyor. Oysa yapılması gereken bellidir. Tüm iddialar her yönü ile titizlikle araştırılmalı, sorumlular açığa çıkarılıp yargılanmalıdır.

“SİYASİ İKTİDAR BU KATLİAMIN SORUMLUSUDUR”

Çalışma hayatını daha fazla kuralsızlaştıran, çalışanları korumasız bırakan emek düşmanı sistem yapısal olarak işçi cinayeti, meslek hastalığı üreten bir sistemdir. Tek çözüm işçi cinayetlerini yaratan emek karşıtı bataklığı kurutmaktan geçmektedir. Elbette, madenleri vahşi bir sömürü ve rant kaynağı olarak kullanan siyasi iktidar, bu katliamın sorumlusudur. Yaşanan katliamlar “fıtrat, kader” denilerek geçiştirilmekte katliamların gerçek sorumluları cezasız kalmakta, yıllarca süren davalarda yargılanan bir kaç kişiye ise adeta ödül gibi cezalar verilmektedir.”