Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Uğur Enç

Ben bu kentte mutlu değilim!

Ne günlük siyasetle, ne ekonomiyle zerrece alakası yok mutsuzluğumun.
Maddi değil, manevi bir sıkıntı bu yaşadığım.
Her ne kadar şehrin mottosu “Mutlu şehir” olsa da, kimse kusura bakmasın ben bu kentte mutlu değilim.
Nefes alamıyorum.
Kent merkezinde bir iki fidanı bize ağaç diye iteliyorlar.
Tarihi çınar ağaçlarının bile büyük bölümü kah kurudu, kah kurutuldu, yok oldu.
Canım yürüyüş yolunda bile bir nebze serinlik, yeşil altında keyif sürülecek bir gölgelik kalmadı.
Beton bütün iticiliğiyle “merhaba” diyor her sabah yurttaşlara.
*
Sadece geçmişten kalan yeşillikleri kaybetmiyoruz, yeni alanlarda da yeşile geçit vermiyoruz.
Anlı şanlı pek çok meydanımız var.
Meydanlar inşa ediyoruz peşi sıra.
Betona boğuyoruz.
Bir iki fidanı, ağaç diye iteliyoruz hepsi bu.
Kent Meydanı’nın altında katlı otopark.
Üstünde beton yığını bir alan.
Milli İrade Meydanı’nın üstünde bir iki kafeterya, geri kalanı beton yığını bir alan.
Pişmaniyeciler Meydanı da farksız.
Elimizde kalan sadece Anıtpark.
Onun da fazla ömrü yok.
Nedenini ilerleyen günlerde anlatacağım, içiniz yanacak.
*
Ben bu kentte mutlu değilim dostlar.
Kent merkezi betona boğulmuş.
Elimizdeki bütün boş alanlarda yeni beton yığınları planlanıyor.
İnterteks Uluslararası Fuar Alanı yıkıldı birkaç sene önce malum.
Fuar alanı Kartepe’ye taşınacaktı.
Yıkılan eski fuarın yerine ise pek çok proje gündeme gelmişti.
Botanik bahçesi ayrı, rekreasyon alanları ayrı…
Bir süre tartışıldı durdu.
Peki şimdi ne oldu?
Beton döküldü, otobüs ve büyük araçlar için otopark oluşturuldu.
Allah rızası için bir ağaç gölgesi yok.
*
İnönü Caddesi’ndeki eski Kocaelispor Kulüp Binası yine yıkıldı yıllar önce.
Yerine ufak bir park, yeşil bir alan mu dersiniz?
Hayır.
Otopark planlandı.
Katlı otopark.
Boydan boya çok katlı binalarla kaplı olan İnönü Caddesi’ne betondan bir yığın olacak katlı otopark planladık.
Hoş onu da yapamadık, moloz yığınlarını topladık alan öyle kaldı ya, neyse.
Etrafını reklam afişleriyle çevirdik, kafi.
*
Ben bu kentte mutlu değilim dostlar.
Kapanca Sokak’ta onlarca tarihi çeşme var, tek bir tanesi akmıyor.
Tek tek örnek verdikçe dahi tüylerim diken diken oluyor.
Her bir sıkıntıyı yeniden yaşıyorum zihnimde.
Çöpler hala sorun mesela, mahalleler sokak köpeklerinden geçilmiyor.
Yapılan tek bir şey var siyasi parti ve belediye fark etmeksizin, reklam.
Akşam bir konser dinleyeceğim deseniz İstanbul’a gitmeniz gerekiyor.
İyi bir yemek yemek için bütün kent Sakarya Serdivan’a koşuyor.
Ekmek arası döneri 300 liraya satan esnaflar var.
Biz iyi bir şehir değiliz dostlar.
Aldığımız göç mahvetti canım kenti.
Tek bir dert var bütün kentin üzerinde, çıkar sağlamak.
Artık ‘merhabalar’ bile plansız değil.
Herkes sinsice yaklaşıyor birbirine.
Distopya adeta koskoca Kocaeli.
İnsanların yüzünden kin, nefret, bıkkınlık akıyor.
Kimse gülümsemiyor.
Sahte gülümsemeler sadece siyasilerin yüzlerine yansıyor.
Yüzleri olduğundan değil de işte, sahte bir maske.
*
Ben bu kentte mutlu değilim.
Olamıyorum.
Temiz hava almak için dağlara vuruyorum kendimi.
Başiskele’sinden Gölcük’üne peşi sıra katledilmiş ormanlarla karşılaşıyorum.
Bir yanımda taş ocakları, bir yanımda onlarca milyonluk villa siteleri.
Deniz kenarına ineyim diyorum, müsilaj kokusu, baştan sona limanlarla örülmüş bir körfez.
Sahile yürüyerek ulaşmak mümkün.
Ancak haftasonları araçla şehir içinde seyahat etmek imkansız hale geliyor.
2 AVM’ye karşılıklı izin veren çok bilenler hali hazırda araç yükü bol olan eski Gölcük Yolu’nu felç ediyor.
Bütün bir kent oturmuş Başiskele sapağını “çare” diye bekliyor.
Bir köprüyü genişletmek trafiği nasıl rahatlatacak soran, bilen yok.
*
Denize girebileceğimiz tek yer Kandıra.
Git gidebilirsen.
Çift şeritli yolu bile kilit oluyor.
Trafik çilesi, deniz sefasını baltalıyor.
*
Havasından bahsetmek bile istemiyorum artık.
Egsoz dumanı solusak daha iyi.
Ne zaman şehir dışına çıksam, daha iyi anlıyorum kentimin hava kalitesini.
Şehrin sınırlarından çıktığım anda oksijen nedir, hissediyorum.
*
Yaşamak bu değil dostlar.
Deniz ayrı deniz, hava ayrı hava aslında.
Yeşillerin bile rengi başka.
Dalında yemişin tadı başka.
Ben bu kentte mutlu değilim.
Göstermelik işlerle yönetiliyor oluşu bir yana, ırzına geçilmiş bir kent Kocaeli, hepsi bu.
Sanmayın ki siz mutlusunuz.
Eski Osmanlı’da mülkiyet üzerine bir tekerleme söylerlermiş;
“Şeriatta bu senindir o benim
Tarikatta hem senindir hem benim
Hakikatte ne senindir ne benim.” diye…
Bunu Kocaeli’deki mutluluk için de söyleyebiliriz.
Şeriatta herkesin mutluluğu kendinedir, ayrıdır.
Tarikatta herkesin mutluğu ortaktır, birdir.
Kocaeli’nin hakikatinde ise ne sen mutlusundur, ne ben.
Bu kentte mutluluk yoktur.
Kendini mutlu olduğuna inandırabilenler vardır.
Ne mutlu kendi yalanına inanabilene…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ