Fehmi Göçer, Sürmeli Göçer ve Nizamettin Keskin cinayetlerine karıştığı iddiasıyla aranan Hadi Özcan geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da yaşamını yitirmişti. Bugün cuma namazından sonra Sapanca’da toprağa verilen Hadi Özcan’la ilgili olarak Gazete Duvar’dan Sadık Güleç önemli bir yazı kaleme aldı. Güleç söz konusu yazısında Hadi Özışık’ın Abdullah Çatlı ile nasıl ortak olduğunu, Susurluk dosyasını ve bir dönem ortak olduğu Çatlı’ya kestiği raconu yazdı.
İŞTE O YAZI
Kocaeli bir dönem ‘Şeytan Üçgeni’ olarak adlandırılan eksende Sapanca ve Düzce ile birlikte yer alarak, faili meçhul cinayetlerin işlendiği ya da kurbanların cesetlerinin atıldığı merkez olarak da tanınmıştı.
…Dönem tam da, Kürt iş insanlarının devlet kararı ile piyasanın dışına atılmaya çalışıldığı bir zaman dilimiydi. Hadi Özcan’ın işleri de bu yıllarda oldukça büyümüş, Derince Limanı’nı kontrol edecek hale gelmişti. İşte tam bu dönemde 12 Eylül öncesinden tanıdığı Abdullah Çatlı kendisine ulaştı. Çatlı’nın teklifi basitti. Bir kitap çalışması için 2012 yılında kendisine ulaştığımız Özcan bize bu ilişkiyi ayrıntılı olarak anlatmıştı. Cezaevindeyken sık sık yazdığı mektuplar da avukatı aracılığı ile elimize geçiyordu. Çatlı ile bağlantısını mahkemedeki ifadesinde de aktarmış fakat nedense bu ifade o dönem basının gözünden kaçmıştı. Şöyle diyordu Hadi Özcan: “1995 yılı Ramazan ayında Alper Tekdemir yanında eski ülkücülerden Abdullah Çatlı ve Ahmet Baydar adlı şahıslarla yanıma geldiler. Gölcük’te Astakoz Restoran’da buluştuk. Ben Abdullah Çatlı’ya ülkücülük adına daha önce yaptığı çalışmalardan dolayı büyük sempati duyuyordum. Abdullah Çatlı bana İzmit’te PKK’lıların sahte petrol işi yaptıklarını bu şahısları İzmit’ten kovmak istediklerini ve İzmit’e kendilerinin petrol getirmek düşüncesinde olduklarını, bu iş için liman, depo ve dağıtım konusunda yardıma ihtiyaçları olduğunu söyleyerek yardım istedi.”
Ortaklıkları işte böyle başladı. Tabii bir iş girişimini andıran bu ifadelerin arka planında aslında kaçak akaryakıt dağıtımı vardı. Ortaklıkları İskenderun Limanı’ndan petrol dağıtım işine Çatlı’nın Baysan adlı şirketi ile girmeleri ile devam etti. İhaleye tek başlarına girmişler başka hiçbir şirket de girmeye cesaret edememişti. Pasta büyüktü. Bağlantıları Hadi Özcan sağlamıştı. Ama pastanın büyüklüğü ortaklar arasında sorun yarattı. Abdullah Çatlı, Hadi Özcan’ı devreden çıkartmaya çalışınca sorunlar başladı. Özcan hakkında ünlü Susurluk Raporu’nda geniş bir bölüm bulunuyordu. Özcan’ın dönemin Kocaeli Emniyet Müdürü tarafından korunduğu bilgisi de yine bu raporda yer alıyordu. Raporda Abdullah Çatlı ile Hadi Özcan arasındaki çatışmanın o günkü para birimi ile 12 milyar liralık bir kaçak petrol işinden Hadi Özcan’a sadece 500 milyon lira verilmesi ile başladığı bilgisi de aktarılıyor.
ÇATLI’YA KESİLEN RACON
Söz konusu paranın paylaşılması için buluşma o dönem Doğru Yol Partisi (DYP) Milletvekili olan Sedat Bucak’ın Ankara’daki bürosunda olmuştu. Özcan parayı az bulmuş ve Çatlı’ya “bir dahakine hepsini toplu alırım “diyerek racon kesmiş, verilen 500 milyonu da almadan mekanı terk etmişti. Kendi anlatımı ile bu olayın ardından hakkında verilen ölüm kararını şöyle aktarmıştı; “MİT’çilerin dediğine göre bu hareketten sonra Eskişehir’de Güven Sazak’ın çiftliğinde Çatlı, İbrahim Şahin ve Çiller’in Ahmet isimli bir danışmanı toplanmışlar. Benim için ‘bu çok uyanık bundan kurtulmak lazım’ demişler aralarında…”