Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Ekonomi büyüyor vatandaş yoksullaşıyor!

Türkiye’nin halkını yoksullaştıran bir büyüme modeli izlediğini belirten Ekonomist Mahfi Eğilmez, ekonomideki bozulmaya, siyasal alandaki bozulmanın eşlik ettiğini söyledi.

Türkiye’nin halkını yoksullaştıran bir

Türkiye ekonomisinde son yıllarda ortaya çıkan risklerin en büyük kaynağı iktidarın düşük faizle yüksek büyüme ısrarında yatıyor. Yüksek enflasyon altında iç talepteki artış ve bu artışı destekleyecek borçlanma ile sağlanan ekonomideki büyüme modelinde faizlerin düzeyi, iktidar için hayati önem taşıyor. Tüketime dayalı büyüme hanehalkı gelirlerinden değil, borçlanmadan finanse ediliyor. Dolayısıyla ülke büyürken halkın refahı artmıyor, aksine her geçen gün daha da azalıyor.

HER ALANDA GERİLEDİK

Ekonomist Mahfi Eğilmez, kişisel bloğunda yer verdiği yazısında Türkiye’nin 2003-2020 arasında yaşadığı önce zenginleştiren, daha sonra yoksullaştıran büyüme serüvenini anlattı. Ülkede 2003-2013 arasındaki zenginleştiren büyümenin 2014’den bugüne kadar tersine dönerek yoksullaştıran büyüme ile karşı karşıya olduğunu anlatan Eğilmez, ekonomide başlayan bozulmalara sosyal ve siyasal alandaki bozulmaların da eşlik ettiğini ve ülkenin uluslararası alanda hukukun üstünlüğü endeksi, basın özgürlüğü endeksi, demokrasi endeksi gibi endekslerin hepsinde geriye gittiğini ifade etti.

REFORM GEREKİYOR

Eğilmez’e göre, bu gelişmelerin sonucu olarak da Türkiye’ye döviz girişi düşmeye ve cari açığın doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla finansmanının yerini dış borçlanmayla finansman almaya başladı.

Yeniden zenginleştiren büyüme modeline dönüşün sağlanabilmesi için hiç zaman kaybetmeden Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakerelerine geri dönülmesi, sosyal, siyasal ve ekonomik alanda yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Eğilmez, ancak bunlar yapılabilirse doğrudan yabancı sermaye girişi sağlanabileceğini kaydetti.

Vatandaşlar Türk Lirası’na güven duymaya başlamıştı

2005 yılında AB ile üyelik müzakerelerinin başlamasıyla Türkiye’ye büyük miktarda doğrudan yabancı sermaye girişi başladığını hatırlatan Mahfi Eğilmez, sadece 2006’da ülkeye önceki 80 yılda gelen sermayeden fazlasının girdiğine dikkat çekti. Bu döviz girişi kuru düşürdü ve yıllarca 1 doların 1.5 TL düzeyinde kalmasını sağladı. Bu dönemde Türk insanının kendi parasına güvenini artırdığını ve dolarizasyon oranının 2010’da yüzde 29’a gerilediğini belirten Ekonomist Eğilmez, “Dönemin en önemli özelliği ve önceki dönemden farklılığı; beklentilerin olumlu hale gelmiş olmasıydı” dedi. Sözcü