Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Okul alışverişi, ikinci el ve defolu ürünlerden

Derinleşen ekonomik kriz nedeniyle okul alışverişi yapmak artık bir lüks haline geldi. Defterden kaleme, çantadan ayakkabıya, kantinden servise kadar birçok ürün ve hizmette katlanan fiyatlar velilerin belini büküyor. Kıyafet alışverişi ikinci el, okul alışverişi ise defolu ürünlerle sağlanıyor.

Derinleşen ekonomik kriz nedeniyle

Çift maaşlı yandaşlar zor koşullardan karlı çıkmayı sürdürüyor, yurttaş, çocuğunu okula göndermeye zorlanıyor. Ankara’nın çok sayıda semtinde okul alışverişi yapmak artık bir lüks haline geldi. Kıyafet alışverişi ikinci el, okul alışverişi ise defolu ürünlerle sağlanıyor. Yurttaşlar artık karı koca çalışmanın da yetmediğini bildiriyor, üçüncü bir işin şart olduğunu vurguluyor.

İlk kademe eğitimini tamamlayan oğlunu beşinci sınıfa başlatacak Hanife E., eşiyle yaklaşık yirmi gün önce çıktıkları ilk okul alışverişinin ardından üçüncü bir iş arayışına girdiklerini bildiriyor. Hem kıyafet hem de okul gereçleri için yüklü tutarda bir ücrete ihtiyaç duyulduğunu bildiren Hanife E, BirGün’e yaptığı açıklamada, “Önceleri kıyafet için en fazla 200-300 TL, okul gereçleri için de bir o kadar tutara ihtiyacımız vardı. Fakat şu an binlerce TL’lik masrafla karşı karşıyayız. Üstelik bu sadece başlangıç” diyor. Küçük çocuklarının da gelecek yıl birinci sınıfa başlayacağını bildiren Hanife E, “Üç yıldır okul açılmadan yaptığımız masrafın kat ve katını dönem içerisinde yapıyoruz. Bu sene daha şimdiden masraflar bu kadar tuttuysa, dönem ortasını düşünemiyoruz bile. Bir de üstüne servis masrafı da olacak bu yıl. Eşim kendi işini yaparken ev masraflarına katkı olsun diye ben de çalışmaya başlamıştım. Şimdi iki maaş bile yetmiyor. Eşim kendisine ikinci bir iş arıyor” ifadelerini kullanıyor.

SIRADAN ALIŞVERİŞLER LÜKS OLDU

“Eskiden duraklar çalışacak taksici bulamazdı, taksiler boş yatardı. Şimdi herkes ek iş niyetine taksicilik yapıyor diyen Hanife E, ayrıca şunları anlatıyor:

“Sadece beslenebilmek ve barınabilmek için bile artık zengin olmanız gerekiyor. Biz zengin değiliz. Etrafımızdaki kimse zengin değil. Günden güne aslında sıradan olan alışverişlerimiz tek tek lüks haline geliyor. Çocuklarla ne market ne de pazar alışverişine gidebiliyoruz. Her gidişimizde mutlaka istedikleri fakat bizim alamadığımız bir şey oluyor. Almak istesek de alamıyoruz. Satıcı mahcup bir şekilde fiyatları söylüyor, biz de aynı şekilde alamayacağımızı belirtiyoruz. Elimize kağıdı kalemi alıp hesap yaptığımızda mevcut gelirlerimizle birlikte bir çocuğu bile okutamıyoruz. Oysa iki maaşın girdiği evimizde çok kısa süre öncesine kadar bolluk, bereket vardı.”

İKİNCİ EL KIYAFET GİYDİRMEK İSTEMİYORUM

“Çok hızlı bir fakirleşme yaşadık. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Okul araç ve gereçlerini bir şekilde sağdan, soldan toplayabiliriz ama çocuklarıma ikinci el kıyafet giydirmek istemiyorum. İhtimali bile insana zor gelen bir durum. Bu nedenle yeni kredi kartı başvurusunda bulunduk. Hem ben hem de eşim çalıştığı için hemen çıkardılar. Zaten var olan iki kartımızın yanına üçüncüsü eklenmiş oldu. Öncelikle bu kredi kartından okul alışverişlerini yapacağız, daha sonra eşim, bulacağı ek işle bu masrafları ödeyecek. İkimiz normal maaşlarımızla bir çekirdek aileyi zor doyurabileceğiz. Kışın ne olacağını ancak kışın düşüneceğiz. Öncelik çocuğumuzun beşinci sınıfa eksiksiz başlayabilmesi. Komşularımda da durum aynı. Etrafımızda bu durumun zorluğunu yaşamayan bir kişi bile yok. Durum böyle iken nasıl müdahale edilmez, vatandaş nasıl kaderine terk edilir? Bilinçli aileler bir şekilde bulur, buluşturur ama diğer aileler için bu masraflar varken eğitim gözden çıkarılacak ilk şey olur.”

OKUL OKUTMAK ZENGİNLİK GÖSTERGESİ

Başkentte geçen eğitim-öğretim dönemine kadar kırtasiye işi yapan ancak “kurtarmayan maliyetler” nedeniyle bu görevini bırakarak bir kurumda eski işi olan güvenlik görevliliğine geri dönen Kemal D. de velilerin durumunun “içler acısı” olduğunu söylüyor. “Eskiden daha rahat ve daha çok kazandıran bir meslek olduğu için güvenlik görevliliğini bırakıp kırtasiye işine girmiştim. Birkaç sene önce hem ürünleri uygun fiyata alabiliyor hem de müşteri bolluğu içerisinde bu ürünleri satabiliyordum. Ayrıca hem yerli üretim hem de çeşit çoktu. Ama artık durum değişti” diyen Kemal D, BirGün’e şunları anlattı:

“Pandemiden sonra bozulan ekonomi, hem malların fiyatını misli misli artırdı hem de müşterinin ayağı kesildi. Mesleği bırakmaya ise ‘İkinci el kırtasiye malzemesi’ sorulmaya başlandığı dönemde karar verdim. Artık okul okutmak bile zenginlik göstergesi gibi oldu. İkinci el kalem olur mu? Bazı yerler durumu olmayanlara kırık ya da defolu ama kullanılabilir ürünleri uygun fiyata veriyor. Bu nedenle sağlam ve zaten pahalı olan ürünler de daha pahalı oluyor. Abaküsün sayıları eksik, kalemlerin tepesindeki silgiler parçalanmış, kıyafetlerin düğmeleri sökük. Müşteri özellikle bunlara talip oluyor. Bu şartlarda satıcı olmak da zor.”