“Meme Kanseri Tanısı Alan Olgular ve Barsak Mikrobiyotası ile İlişkinin Prospektif Değerlendirilmesi” adlı araştırma, Prof. Dr. Cantürk danışmanlığında Özsaray tarafından hazırlanan uzmanlık tezinde irdelendi. Çalışmanın sonuçları Breastanbul 2024 Konferansı’nda Cantürk tarafından tebliğ edildi. Çalışmada, hastalardan alınan patoloji örnekleri ve gaita örnekleri karşılaştırılarak meme kanseri ile mikrobiyota arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışıldı.
AYRI AYRI ANALİZ YAPILDI
Ele alınan örneklerin özellikle tümör ve normal meme dokuları arasında tespit edilen bazı özelliklerin sayısı açısından önemli farklılıklar gösterdiği tespit edilen araştırmada bakterilerin cinsi, familyası ve türü, normal meme dokusu, tümörlü meme dokusu ve dışkı örneklerinden yola çıkılarak ayrı ayrı analiz yapıldı.
KONTROL EDİLEMEYEN RİSK FAKTÖRÜ ‘KADIN OLMAK’
Meme kanserinin halen kadınlarda en sık görülen kanser tipi olduğunu belirten Cantürk, ülkemizde ve dünyada kanserden korunabilmek için 5 davranışsal ögenin önemine dikkati çekti. Bunlar; “obeziteden kaçınmak, aşırı kilo almamak, beslenmemizde özellikle sebze meyve gibi posalı gıdaları tüketmek, spor yapmak, sigara ve alkol tüketmemek”. Cantürk’ e göre bunlar kontrol edebileceğimiz risk faktörleri ama kontrol edemeyeceğimiz risk faktörleri de var bunlardan en önemlisi, “kadın olmak”.
HER 8 KADINDAN BİRİNDE EME KANSERİ RİSKİ VAR
Menopoz döneminde kullanılan ilaçların meme kanseri için ciddi bir risk teşkil etmediğini vurgulayan Cantürk, bu konuda endişe edilmemesi gerektiği belirtti. Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, yaşam boyunca her 8 kadından birinde meme kanseri görülme riskinin olduğunu ama bunun sokakta gördüğümüz her 8 kişiden birinde görüleceği anlamına gelmediğini belirterek panik yaratılmaması gerektiğini vurguladı.
MEME KANSERİ ERKEKLERDE DE GÖRÜLEBİLİR
“Her 100 meme kanserinden bir tanesi de erkeklerde karşımıza çıkıyor.” diyen Cantürk, şunları kaydetti: “Ailede görülmesi önemli bir risk faktörü ama meme kanserlerinin yüzde 10’u ailesel geçişlidir. yüzde 90’ı sporadik dediğimiz tek o kişide görülür zaten. Bazen hastalar geliyor ‘bizim ailemizde meme kanseri var büyük risk altındayım’ diye. Meme kanserinin ailesel geçişinden bahsedebilmemiz için ailede birinci derecede yakınlarından kim? Bu birinci derece, yani annesi, kız kardeşi, ikiz kardeşi olması gerekiyor. Meme kanseri özellikle yumurtalık kanseri pankreas kanseri gibi kanserler ile aynı grup içerisinde sokulabilir. Erkek bir akrabada meme kanseri görülmüş olması önemlidir.”