Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Depremin yıl dönümünde Kocaeli’de meşalelerle yürüdüler

TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu’nun çağrısıyla bugün 6 Şubat Depremi’nin yıl dönümünde meşalelerle yürüyüş yapıldı ardından basın açıklaması okundu

TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon

6 Şubat Depremi’nin yıl dönümünde Kocaeli’de çeşitli programlar yapıldı. Bunlardan biri de TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu’nun çağrısıyla meşalelerle yapılan yürüyüş oldu. Yürüyüşe sendika temsilcileri, STK’ler, çeşitli siyasi partilerin yöneticileri, emek ve demokrasi güçleri destek verdi. İzmit Belediye İş Hanı önünden başlayan yürüyüş, Anıtpark’ta sona erdi.

BÖLGENİN ACISINI EN İYİ ANLAYAN KENTLERDEN BİRİYİZ

Burada, TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu adına Mehmet Ali Elma, basın açıklamasını okudu. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Hepinizi TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu adına, sevgi saygı ve dostlukla selamlıyorum. Bugün 6 Şubat 2023’te yaşadığımız felaketin yıldönümündeyiz. Ülke tarihimizin en büyük acılarından birisini bundan tam 1 yıl önce yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Bölgenin acısını en iyi anlayan ketlerden biriyiz.

HER SORUN YENİ SORUNLARA KAPI ARALADI

Başta; Kahraman Maraş depremlerinde, ardından 1999 Marmara ve ülkemizdeki diğer tüm deprem ve doğal afetlerde yitirdiğimiz tüm canlarımızı bir kez daha özlemle anıyorum. Öncelikle, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın acısını ilk günkü gibi yüreğimizde hissederek, başsağlığı, sabır ve dayanışma dileklerimizi benzer acıları yaşamış kentliler olarak iletiyoruz. Afet yönetim sürecinde gösterilen zafiyet nedeniyle, ortaya çıkan her sorunun yeni sorunlara kapı aralamasıyla bugüne kadar geldik.

PAYLAŞILAN ARAKAMLARIN GERÇEKLİĞİ

Resmi rakamlara göre 53 bin 783 yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 107.213 yurttaşımızın ise yaralandığı açıklandı. Yine Bakanlığın verilerine göre 39 bin 441 binanın deprem anında yıkıldığı, yıkılan binalarla birlikte 271 bin 892 bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale geldiği belirtildi. Yaşadığımız afetin yönetim sürecinde iktidarının sergilediği tutumlardan şunu çok iyi gördük ki, resmi açıklamalarla paylaşılan veriler gerçekliği yansıtmaktan oldukça uzaktır. Murat Kurum’un en son açıklamalarına da yansıdığı üzere yaşanan kayıpların bu rakamların çok çok üstünde olduğunu hepimiz biliyoruz.

HER GÜN KATLANARAK ARTIYOR

Üzerinden koskoca bir yıl geçmesine karşın depremlerde ne kadar can kaybı yaşandığı, ne kadar kişinin kayıp olduğu, ne kadar vatandaşımızın engelli bireyler haline geldiği gibi sorular halen belirsizliğini koruyor. Afet yönetim sürecinde yaşanan zafiyet yetmezmiş gibi ilerleyen dönemde yeniden yapılaşma sürecinin de kötü yönetilmesi nedeniyle yaşanan sorunlar her gün katlanarak artıyor.

AĞIR KIŞ ŞARTLARI

Depremden etkilenen kentlerimizde halen barınma, sağlık gibi temel gereksinimler bile tam anlamıyla karşılanamamaktadır.  Vatandaşlarımızın bir kısmı insani gereksinimlerin yeterince dikkate alınmadığı geçici barınma alanlarında, bir kısmı hasarlı evlerinin önüne kurdukları çadırlarda, barakalarda ağır kış koşullarında yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Aralıksız devam eden yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları da tüm uyarılarımıza karşın teknik kurallar çerçevesinde ve bir plan dâhilinde yürütülmediği için kaosa dönüşmüş, insan sağlığına zararlı asbest gibi kansorejen maddelerle dolu enkazlar, halen halk sağlığını tehdit eder durumdadır.

AFETLE MÜCADELE BAŞARISIZLIK

Depremin ilk günlerinde, yaşanan yıkımın büyüklüğü toplumdan saklanmaya, her şeyin kontrol altında olduğu imajını yaratmaya çalışıldı. Afetle mücadele konusunda büyük bir başarısızlık gösteren iktidarı, ilk günden itibaren sorumluluğu üzerinden atmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Felaketin boyutlarını büyüten ve hepimizin canının daha fazla yanmasına neden olan şey ise afet sonrasında yaşananlar oldu.

KIZILAY SKANDALLARI

Deprem sonrasında arama kurtarma faaliyetlerinde yaşanan zafiyetler nedeniyle binlerce kişi günlerce enkaz altında kurtarılmayı bekledi. Depremzedeler enkaz altındaki yakınlarını kurtarabilmek için ne bir arama kurtarma timine, ne de gerekli teçhizata ulaşabildiler. AFAD’ın yetersizliğine ve beceriksizliğine, bir yardım kuruluşu olmaktan çıkartılarak bir şirket haline dönüştürülen Kızılay’ın skandalları eklendi. Siyasi iktidar tüm bu fiyaskolarını ve beceriksizliklerini bastırabilmek için her zaman olduğu gibi farklı kesimleri hedef haline getirmeye çalıştı. Demokratik kitle örgütlerini, yardım sağlayan gönüllü kuruluşları, belediyeleri hatta tribün gruplarını hedef aldı.

BİLİM ÇEVRELERİ YOK SAYILDI

Yaşanan felaketin sorumluluğunu kabul etmek ve yanlıştan dönmek yerine sorumluluğu başkalarına yıkmaya çalıştılar. Tüm bu yaşananlardan hiçbir ders çıkarmadığını deprem sonrasındaki uygulamalarıyla bir kez daha gösterdi. Bilim çevreleri, meslek kuruluşları yine yok sayıldı. Koca bir coğrafyanın topoğrafyasını değiştiren bir doğa olayı yaşandıktan sonra, daha enkazlar dahi  kaldırılmamışken,  hiçbir bilimsel, teknik çalışma yapılmadan, bölgenin jeolojik verileri güncellenmeden, risk analizleri yapılmadan bir oldu bitti yaratılarak yıkılan kentlerin yenilenmesi adı altında rant temelli projelerin  hazırlanarak yürürlüğe sokulması, deprem bölgesinin sipariş ihalelerle malum şirketler arasında pay edilmesi bunun en somut örneğidir.

SİYASİ PROPAGANDA ŞOVU

6 Şubat depremleri, bugüne kadar yaşadığımız pek çok büyük depreme karşın ülkemizin, şehirlerimizin, binalarımızın, kurumlarımızın ve halkımızın depreme hazır olmadığı gerçeğini çok acı biçimde ortaya çıkarmıştır. İktidarın gereken dersleri çıkarmadığı gün gibi ortadadır. Ülkemiz bir deprem ülkesidir ve hiçbir göstermelik adım, siyasi propaganda şovu depremlere karşı bizi korumayacaktır.

YIKIM BU KADAR AĞIR OLUR MUYDU?

Herkes biliyor ki, TMMOB’nin raporları ve önerileri dikkate alınsaydı, mühendislik, mimarlık ve plancılık hizmetleri bir prosedür haline getirilmeseydi, kentleşme ve barınma politikaları kamucu bir anlayışla oluşturulsaydı, TMMOB ve bağlı Odaları yapı tasarım, üretim ve denetim süreçlerinden dışlanmasaydı yaşadığımız acıların boyutu bu düzeyde olmazdı. Buradan bir kez daha soruyorum. Kentsel dönüşüm adı altında yürütülen süreç rantsal dönüşüme kurban edilmeseydi ve deprem tehdidi altındaki yerleşimlerimizin dönüşümü doğru bir şekilde sağlanabilseydi yaşadığımız yıkımın boyutu bu derece ağır olur muydu?”

Depremin yil donumunde Kocaelide mesalelerle yuruduler Depremin yil donumunde Kocaelide mesalelerle yuruduler1 Depremin yil donumunde Kocaelide mesalelerle yuruduler2 Depremin yil donumunde Kocaelide mesalelerle yuruduler3 Depremin yil donumunde Kocaelide mesalelerle yuruduler4 Depremin yil donumunde Kocaelide mesalelerle yuruduler5