Kocaeli Kandıra Kültür ve Çevre Derneği (KANÇED) ile Kocaeli Çevre Platformu, İzmit’teki Kocaeli Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası (KSMMMO) binasında program düzenledi. Programa deprem ve çevre olaylarında akla gelen isimlerden olan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan konuşmacı olarak katıldı. Özgür Kocaeli Gazetesi Muhabiri Muhammed Emin Can’ın haberine göre, Ercan ilimizi ilgilendiren önemli açıklamalarda bulundu.
ÇÖP TESİSİ İLE İLGİLİ KONUŞTU
Ercan’ın açıklamaları şu şekilde: “Arkadaşlarımızın ÇED Ön Raporları’nda incelmelerde bulundum ve yatırımcılarla konuştum. Benim bakımından konu anlaşıldı. Bir bilim insanı olarak varım ve konuyla ilgili gördüğümü ortaya koyacağım. Bugün bu kentte, Kandıra’da bir tesis yapılmak isteniyor ama vatandaş istemiyor. Kocaeli’nin alan kullanımına balarsak büyük bir alanın orman olduğunu görüyoruz. Yapılacak tesisin olduğu yerde hem sulak hem de orman alanı. Afet kelimesinin Türkçesi kırandır. Bu ülke kıran ülkesi, kıranı geçiren ise biziz. Kocaeli aslında bir heyelan kenti, depremler aslında bu kentte az gerçekleşen afetlerden.
AYRIŞTIRMA YAPMADAN ÇÖPÜ ATTIĞINIZ İÇİN ÇÖPÜN MALİYETİ DE ÇOK ARTIYOR
Kocaeli’nin nüfusu artıyor, bugün olduğu gibi artış artarsa yakında 3 milyon olabilir. Artan nüfusun çöp çıkarma sayısı da artar. Kocaeli 825 gram günlük kişi başı çöp çıkıyor. Günlük üretilen çöp ise 1850-1950 ton. Bu çöpün bertaraf edilmesi şart. Kocaeli’nin çöpünü İstanbul ya da Sakarya’ya götürecek hali yok. Arkadaşlar bir komisyon kurulduğunu ve çeşitli yerlerin tesis için önerildiğini fakat bu yerlerin kabul görmediğini söylediler. Kandıra’daki yapılmak istenen yerde ise yaşayan insanlar var ve bu tesisin neden bu bölgede yapılmaması gerektiğini ortaya koymuşlar. Ülkemizdeki çöp karmadır, gerekli ayrıştırmayı yapmadan çöpü attığınız için çöpün maliyeti de çok artıyor.
BÖLGE SU KAYNAKLARI AÇISINDAN ÖNEMLİ VE KORUMAK GEREKİR
Kocaeli’nin çöpleri ne oluyor? İZAYDAŞ tesisinde bu çöpler yakılarak yok ediliyor. Bu nedenden dolayı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ‘Bu çöpü yakmayalım’ diyor ve yurt dışından modellere bakıyor. Sonucunda kurutmalı sistemi buluyor. Çöpten yakıt üretip çimento üreten fabrikalara satmayı düşünüyor. Yapılmak istenen alanı gördüm, orası yeşil bir alan. Bunu unutmamak lazım. 50 ağaç kesimi yapılacağını Kandıralılar, 5 bin ağaç kesileceğini de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi söylüyor. Büyükşehir çevreye 3 bin çam ağacı çekileceğini de ifade ediyor. Bölge su kaynakları açısından önemli ve korumak gerekir, bölge Roma döneminden kalma tarihi bir bölge. Arkeolojik açıdan önemli bir alan Akçakese.
DEĞERLİ SULAR BOŞ BOŞ AKIYOR İSU BUNU DEĞERLENDİRMELİ
Değerli sular boş boş akıyor, İSU bunu değerlendirmeli. Bol su var, Sarısu toplama çanağına toplanıp Karadeniz’e dökülüyor. Su çok değerli, petrolden de değerli. Kandıralı çevreciler, bu tesiste ‘Evet, kurutmalı olacak ama kalıntılar ne olacak?’ diyor. Tesis içerisinde vadiler var, o alanlara toplanma olacak. Tesiste hiçbir atığın biyolojik atık olmayacağı söyleniyor. Kandıra cennet gibi bir yer. Oraya F Tipi Cezaevi yapılması kıyımın başladığını en somut göstergesi. Kandıra yapılan OSB ve çeşitli yapılara doldurulmaya başlandı. Tesis yapılınca kamyonların gidip geleceği söyleniyor ama Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bunun böyle olamayacağımı tam olarak böyle olmayacağını ifade ediyor.
BU TESİSTE KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN DEDİĞİ GİBİ KOKU YOK
Düzenli biriktirme için atıkların yüzde 60 azaltılması gerekiyor. Kurutmalı sistemde çöpler fırına girmiyor. Bakteri çöpü çürütürken, çöp ısınır ve 70 dereceye kadar ısınan çöpte su azalır. Yani çöpün yüzde 30’u gidiyor. Kalan bölümün yüzde 50’si çimento fabrikaların yakıt olarak kullanabiliyor. Türkiye çimento üretimi bakımından dünyada birinci sırada. Geri kalan çöpün yüzde 20’si seramik, tuğla, taş, mermer parçaları gibi parçalar. Bu parçalar koyak denilen vadilerde toplanacak. Bu tesiste Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin dediği gibi koku yok. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ‘Burada gaz üretmeyeceğiz’ diyor. Ayrıca çevredeki suların değerleri de sürekli takip edileceğinin altını çiziyor.
DEPREMDEN ETKİLENME DURUMUNUN DÜŞÜK OLDUĞUNU ORTAYA KOYUYOR
Projede biriktirme alanları var, bu alanlara lot1, lot2 gibi isimler koyulmuş durunda. Kandıra’da geçirgenliği ve gözenekli geçirimi olan toprak var. Deprem olması halinde ne olacağı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile AFAD tarafından çalışılmış. Bu tesisin tek katlı olacağı belirlenmiş. Sarsıntı deneyi çalışılmış, bölgede olacak bir depremden etkilenme oranı 0,1 gal olarak belirlenmiş. Bu da depremden etkilenme durumunun oldukça düşük olduğunu ortaya koyuyor. Geçmişte olmuş depremlere baktığımızda alanın deprem açısından sıkıntısız olduğu görülüyor. Tamam, bölge deprem açısından güvenli de burası yerleşim açılmalı mı?
ARKEOLOJİK OLARAK BAKTIĞIMIZ ZAMAN BURASI İNCELENESİ BİR ALAN
Bölgede yer kayması söz konusu ki fazlaca toprak kütlesi kayıp alanı doldurabilir. Bölgede birçok su gözesi var, bu sular Sarısu’nun akıntısını sağlıyor. Alanda yer kayması olmadığı ifade ediliyor fakat Pirciler Köyü’nde kayma gördüm, o bölgede ağaçsızlaştırma olursa kayma çok daha şiddetli olabilir. Bölgedeki suların toplandığı bölge Akçakese’dir. Arkeolojik olarak baktığımız zaman burası incelenesi bir alan. Bölge suyun kaynadığı bir alan, o sular dereleri oluşturuyor. Kandıra’da deprem çekincesi yoktur ama korunması gereken bir doğa ve su kaynakları vardır, bu alanlar önemli. Kandıralı insanlar ‘Doğru bir yer seçimi yapılsın, biz destek veririz’ diyorlar. Keşke bugün burada Büyükşehir Belediyesi’nden de isimler olsaydı.
KOCAELİ’DE 1999’DA BİR DEPREM OLDUYSA YİNE OLACAKTIR
1999 yılında deprem öncesi Kocaeli’nin ovası ve Gölcük bölgesi deprem açısında gergin bir görünüme sahipti. Deprem oldu, yerin gergin durumuna bir daha baktık ve Gölcük başta olmak üzere Karamürsel’in gerginliği attığını gördük. Şimdi Maltepe ve Bursa çevresinde gerginlik görülüyor. Geçmişte bir yerde deprem olduysa orada yine deprem olacaktır. Bu kural değişmez bir kuraldır. Kocaeli’de 1999’da bir deprem olduysa yine olacaktır. 1999’da depremin olacağına dair her şey oldu ve ben bir rapor hazırlayarak Başbakan Ecevit’i aradım, bana ‘Meşgul’ dediler ve eşini yönlendirdiler. Eşi Rahşan Ecevit’i aradım, onun da meşgul olduğu söylendi. Deprem oldu, dediğimiz her şey çıktı ama öncesinde kimseye anlatamadık.
İLERİDE İZMİT KÖRFEZİ İLE SAPANCA GÖLÜ BİRLEŞECEKTİR
Gölcük için deprem kaçınılmazdı çünkü 1967’de bir deprem oldu ve o deprem sonrası sıranın buraya geldiği belliydi. Deprem sonrası bir hesap yaptım, enerjisini boşaltmadığını gördüm ve Düzce’yi deprem vurdu. Bugün gerginlik İstanbul’un önüne gitti. Bu kaçınılmaz bir depremin işareti. Orada olacak deprem Kocaeli’yi etkileyecektir çünkü 1999 Gölcük Depremi orayı etkiledi. 1999 yılında Gölcük çok yıkıldı ama Karamürsel o kadar yıkılmadı çünkü Karamürsel Samanlı Dağları üzerine kurulu. Gölcük ise bataklık olarak bilinen alanlar arasında. İleride İzmit Körfezi ile Sapanca Gölü birleşecektir. Yer hareketi bunu bizlere söylüyor. Bizler kökümüzü unuttuk.
İSTANBUL DEPREMİ BEKLENİRKEN SAKARYA ÇUKURUNDA DEPREM OLABİLİR
1999 depremi sonrası Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz valizleri topladı ve Amerika’ya ‘Sağlam yapı nasıl olur?’ sorusunun cevabını aramaya gitti. Adapazarı’nda bir Türk evini gösteriyorum. Çatlak olan yere tahta yerleştirilmiş, sallantı emilmiş. Safranbolu evleri Türk evleridir. Biz evleri sağlam yapmayı biliyorduk, tarihine bakalım. Sakarya çukuru tehlikeli Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Sakaya Büyükşehir Belediyesi’nin İzmit Körfezi ile Sapanca Gölü arasını yerleşim yasaklı bölge ilan etmeli ama ne yazık ki sanayi burada gelişiyor. İstanbul Depremi beklenirken Sakarya çukurunda deprem olabilir. Marmara deprem yorgunu bölge. Beklenen deprem 2045 hatta 2150 yılında olabilir.”