Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

TBMM 1999 deprem araştırma komisyonu raporu tekrar gündeme geldi

1999 depreminin hemen ardından aralarında genel başkanlık görevinde bulunan siyasetçilerin de bulunduğu araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon tarafından 1999 yılında hazırlanan raporda depremin temel nedenleri ve komisyonun önerilerine yer verildi. “Raporda yer alan öneriler uygulansaydı Kahramanmaraş depreminde bu kadar can kaybı olur muydu?” sorusu gündeme geldi.

1999 depreminin hemen ardından

Nazim Ozgun Erbulan 1Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından binlerce insan hayatını kaybetti. Depremin sonrasında haberleşme sistemleri, yıkılan binaların durumları, imar affı, kolonlar gibi birçok sebepten tartışma yaşanırken 1999 depreminin hemen ardından hazırlanan meclis araştırma komisyonu raporu dikkat çekti.

ARINÇ, KARAMOLLAOĞLU, GÜL, PEPE, EKŞİ, DURMUŞ…

1999 depreminin hemen ardından aralarında dönemin Fazilet Partisi Manisa Milletvekili Bülent Arınç, Sivas Milletvekili Temel Karamollaoğlu, Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener, Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, Kocaeli Milletvekilleri Osman Pepe, Mehmet Batuk’un da aralarında bulunduğu milletvekillerinin önergesiyle meclis araştırma komisyonu kurdu. Dönemin Anavatan Partisi Kocaeli Milletvekili Sefer Ekşi ve MHP Kocaeli Milletvekili Cumali Durmuş ile birlikte 13 milletvekili komisyon üyeliklerine seçildi. Deprem ile ilgili oluşturulan raporda Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri belirtilerek, yararlandıkları en büyük kaynağın Afet Fonu olduğu vurgulandı. Komisyon çalışmalarının iki şekilde yapıldığının belirtildiği raporda deprem bölgesinde yapılan çalışmalar anlatıldı.

“İMAR PLANLARINDA YANLIŞ YER SEÇİMİ, SİYASİ VE RANT…”

Yapılan incelemelerde, “2 Eylül 1999’da yapılan deprem bölgesi ziyaretlerinde iki hafta gibi bir süre geçmesine rağmen kriz masalarının deprem şokundan kurtulamadıkları görüldüğü, geçmişte yaşanan depremlere rağmen imar planlarında yanlış yer seçimi, alüvyon arazilerin gerekli zemin etütleri yapılmadan imara açılması, yapılaşma sürecinde deprem şartlarına uyulmaması, siyasi ve rant kaygılarından kaynaklanan yoğunluk artışı, gereğinden fazla kat yapımına izin verilmesi ya da kaçak yapılan binalara imar affı ile ruhsat verilmesi sonucunda bölgede ağır hasar ve can kaybının meydana gelindiği görülmüştür” ifadelerine yer verildi.

“PLANLAMA YETKİLERİ SİYASİ GELECEĞE YÖNELİK KULLANILDI”

Komisyon bulgularının da paylaşıldığı raporda, “İmar izni veren yerel yönetimlerin çoğunun yeterli düzeyde teknik kadroya sahip olmadıkları ve planlama yetkilerini bilimsel verileri dikkate almadan siyasi geleceğe yönelik kullandıkları tespit edilmiştir. Maalesef gerek devlet, gerekse vatandaşlar olarak bu derece büyük bir afete karşı hazırlıksız yakalandığımız görülmüştür” notu düşüldü. Komisyon çalışmalarının sürdüğü sırada 12 Kasım 1999 Cuma günü akşamı Bolu, Kaynaşlı ve Düzce civarında 7.2 büyüklüğünde deprem meydana geldiği, devletin Marmara Depremi’nden farklı olarak olaya anında el koyduğu, önceki depremde yaşanan olumsuzlukların yaşanmadığı ifadeleri yer aldı.

TEMEL NEDENLERDEN BİRİ: ÇOK SIK BAŞVURULAN İMAR AFLARI

Raporun değerlendirme bölümünde “Marmara Depremi ne acıdır ki bizlere geçmişte yaptığımız hataların ne denli büyük boyutlarda olduğunu yaşayarak görme olanağı tanımıştır” ifadelerine yer vererek depremin hasarının temel nedenlerine de yer verildi.

-Devlet ucuz arsa ve konut üretmeli, sonuçlarla uğraşmak yerine sebeplerle uğraşmalıdır. Kentsel rantları arz ve talebe göre dengelemeli, bilim ve tekniğe uymayan yapılaşmaya ve rantlaşmaya mani olunmalıdır.

-Türkiye’de yerleşme ve yapılaşmaları etkili bir biçimde denetleyecek bir sistem, yapı sigortası ve meslek sigortası, sertifikalı mühendislik gibi çağdaş uygulamalara geçilememiştir.

-2886 sayılı ihale yasası ve bugünkü inşaat müteahhitliği sistemiyle sağlıklı yapı elde etmek mümkün değildir.

-Deprem anında sorumlu tutulan vali, kaymakam ve diğer yerel yöneticilerin afet planlaması ve afet yönetimi konularındaki bilgi düzeylerinin geliştirilmesi ve bu kişilerin sürekli, eğitimi çalışmalarına gereken önem verilmemiştir.

-Türkiye’de çok sık başvurulan imar afları ile kurallara aykırı yapı yapma teşvik edilmiş, yerel yönetimlerce alt yapısı yapılmış imar alanları geliştirilememiş ve kamu arazileri, arazi mafyasının ve kaçak yapıların denetimine terkedilmiştir.

99 YILINDA NELER ÖNERİLDİ?

Araştırma komisyonu, yaptıkları inceleme ve değerlendirmenin ardından önerileri de sıraladı.

-Yeni bir deprem politikası oluşturulmalı ve devlet politikası olarak uygulamalıdır.

-Bilimsel çalışmaları koordine etmekte sorumlu bir Devlet Araştırma Kurulu oluşturulmalıdır.

-Gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmayı teşvik eden imar affı politikasından kesinlikle vazgeçilmelidir.

-3194 Sayılı İmar Yasası deprem bölgelerinde çağdaş alan kullanım planlama esaslarını, planlama yapan, yaptıran, plana aykırı hareket edenlerin sorumlulukları ve bunlara uygulanacak cezai müeyyideleri de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

-Yapı sigortası sistemi yasal düzenlemeleri yapılarak süratle uygulamaya başlanmalıdır.

-Kızılay’ın kuruluş ve teşkilat yapısı son Marmara Depremi’nde yaşanan sıkıntılar ışığında yeniden gözden geçirilmelidir.

-Son depremde yapmış oldukları özverili çalışmalar ile büyük takdir toplayan Zonguldak maden işçilerinden, olası felaketlerde de faydalanabileceği hatırdan çıkarılmamalı bu amaç doğrultusunda gerekli araç ve gerekçe donatılması için gayret sarf edilmelidir.

-Afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere mevcut yapı ve altyapıların afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır.

-Planlama ve yapı sektöründe görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen meslek yasaları çıkarılmalıdır.

-Bağımsız ve uzman bir meslek kuruluşu olarak İnşaat Müteahhitleri Odası kurulmalı ve müteahhitler meslek ilkeleri açısından denetlenmelidir. Müteahhitlik sistemi değiştirilerek yetki ve sorumlulukların belirleneceği bir hukuki sisteme kavuşturulmalıdır.

-Yurt çapında hazır beton kullanımı zorunlu hale getirmek için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı.

-Afet anında iletişim çok önemlidir. Bir afet anında kesilmeyecek, bloke olmayacak, hızlı ve etkili bir haberleşme sistemi kurulmalıdır.

-Deprem sonrası TÜPRAŞ’ta çıkan yangınla hareketle, deprem bölgelerinde tehlike yaratabilecek her türlü tesisin mümkünse deprem riski az olan bölgelere taşınması, mümkün değilse bu mahallelerde deprem senaryoları ve yangın söndürme araçlarının modernize edilmesine gereken önem verilmelidir.