CHP’nin tanınan isimlerinden, İzmit Belediyesi CHP Meclis Üyesi Aday Adayı Nazım Gençtürk, İslam’ın devlet eliyle öğretilmesi gerektiğini savunan Kocaeli Valisi Seddar Yavuz’a cevap verdi. Vali Yavuz, “Müslümanım diyen gençlerimizin bir kısmının Kelime-i Şehadeti ve Kelime-i Tevhidi bilmemelerinin sorumlusu siyasal sistem yani devlettir. Müslümanım diyen her bir bireye İslam Dininin temel prensipleri öğretilmelidir” demişti.

“SİYASAL İSLAM ÇAĞRISI”

Gençtürk’ün açıklamasında ise şu ifadeler yer aldı: “Kocaeli Valisi Sn.Seddar Yavuz, asli görevlerini mi unuttu yoksa birilerinin ‘makbul bürokratı’ olarak, kendine siyasi mecra mı açmaya çalışıyor bilmiyorum ancak; Anayasal bir kurum olan Valilik makamını, bizatihi Anayasa ve laiklik karşıtı söylemlerin odağı haline getirmiştir. Daha önce “devletin ideolojisi İslamdır” gibi absürt bir söylemde bulunarak Demokratik Cumhuriyetimize din temelli bir yönetim misyonu yükleme çabasına giren Sn. Yavuz, bu kez yine devlet kurumlarına siyasal İslam çağrısı yapmıştır.

“EVLATLARIMIZDAN UZAK TUTUN”

Herkesin ortak hassasiyeti olan konularda ayrıştırmak “nasıl olsa itiraz eden olursa dinsizlikle/teröristlikle suçlarız” rahatlığı ile ne yazık ki iktidarın her temsilcisine(!) sirayet etmiş. Hacıların hocaların anaokullarına kadar girdiği bir dönemde Sn. Vali çocuklarımızın bilimsel ve laik eğitim almasını temin edecek önlemleri alacağı yerde; laiklik karşıtı tutum ve davranışlara adeta siper olma gayesindedir. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin sağladığı imkanlarla istediği dini eğitime ulaşma imkanı olmuş Müslüman bir vatandaş olarak diyorum ki; çocuğuma dini eğitim vereceksek ailesi olarak biz veririz, yetersiz kaldığımızı düşünürsek kendi istediğimiz/güvendiğimiz yerlerden destek alırız. Siz, elinizi, zihninizi, fikrinizi evlatlarımızdan uzak tutun!

Siyaset’-i Şer’riye makamı değildir

Siz yapabiliyorsanız; taciz edilmelerini engelleyin, uyuşturucunun okulların içine kadar girmesini önleyin, gelecek kaygısından intihar etmelerinin önüne geçin, sokakta huzurla yürümelerinin teminatı olun. İslam bu coğrafyada yaygın bir dini inanç olmakla birlikte, inanç sahibi olan devlet tüzel kişiliği değil; devleti oluşturan bireylerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mensubu olan her vatandaşın inanç özgürlüğünü teminat altına almakla mükelleftir ve hoşunuza gitse de gitmese de Siyaset’-i Şer’riye makamı değildir. Amaçlı, provokatif, ayrıştırıcı, laiklik karşıtı söylemlerin ve eylemlerin normalleştirilmesine müsaade etmeyeceğiz.”