Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Bugün Dünya Madenciler günü… Günün kahramanı ise İzmitli Santa Barbara!

Bugün Dünya Madenciler günü. İzmitli Santa Barbara’ya bağlanan umuttan, dünyanın öbür ucundan kömür yüklemeyi reddeden işçi sınıfının dayanışma bilinci ve mücadelesi devam ediyor…

Bugün Dünya Madenciler günü.

4 Aralık Madenciler Günü. Değerli cevherleri ölümü pahasına, karın tokluğuna yeryüzüne çıkaranlara, madencilere adanmış bir gün 4 Aralık…

Azize Santa Barbara bir rivayete göre, Roma İmparatorluğu’nda zenginliği kadar zorbalığıyla da tanınan üst düzey bürokratlardan birinin kızıdır. Babasının zulmünden kaçarak İzmit yakınlarındaki bir madene sığınır. Kendilerine sığınan Barbara’yı koruma altına alırlar madenciler ve onu saklarlar. Maalesef babasının zulmünden uzun süre koruyamazlar genç kadını ve babası kızını öldürtür. Ama hatıralarından da silemezler Barbara’nın anısını madenciler. Ve böylece Barbara’nın ruhunun kendilerini koruduğuna, koruyacağına inanırlar. Onu madencilerin koruyucu azizesi ilan ederler ve böylece dilden dile aktarılır.

Bu olayın üzerinden yüzyıllar geçmiş ve o günden bu güne Santa Barbara’nın (Azize Barbara) İzmit’teki madene sığındığı gün olan 4 Aralık, Dünya Madenciler Günü olarak anılmaya başlamış.

“Işığı saatlerce göremeden hayatları çalınan işçiler, doğa üstü güçlere inanmakla değil, diğer sınıf kardeşleriyle birleştiği zaman, gelişmiş teknolojik olanaklarla, gerekli işçi sağlığı önlemleri alındığı sürece ancak kendini korur” diyor maden işçisi Max Von Der Grün. Grün, işçilerin ancak birleştiklerinde, örgütlü gücü, örgütlülüğü büyüttüklerinde güvende olacaklarını anlatıyor yazdıklarıyla. Max von Der Grün, maden işçiliği yaptığı dönemi, kurtuluşun örgütlülükten geçtiğini bıkmadan usanmadan anlatmış filmlerinde ve kitaplarında.

Oldukça mütevazı bir hizmetçi ailenin çocuğu olarak doğar Max Von der Grün. Küçük yaşta babasını kaybedince, annesi başka birisiyle evlendiğinden büyükanne ve büyükbabasının yanında yaşamaya başlar. Daha sonra büyükbabasını da kaybedince tekrar annesi ve üvey babasının yanına yerleşir. Üvey babasının Nazi rejimi nedeniyle tutuklanmasından dolayı liseye gitmesine izin verilmez ve küçük yaşta bir fabrikada işçilik yapmaya başlar. Katıldığı İkinci Dünya Savaşı’nda ise esir düşer ve pamuk, şeker kamışı tarlalarında çalıştırılır. En son Teksas’ta gönderildiği bir bakır madeninde yeraltı işçiliği yapmaya başlar. Yeraltı madenlerinde çalıştığı yıllarda, Jack London, John Steinbeck, Oscar Wilde ve Ernest Hemingway gibi yazarların kitaplarıyla tanışır ve yazmaya ilgi duyar. Özgürlüğüne kavuşup da tekrar Almanya’ya döndüğünde ilk olarak inşaat sektöründe duvarcı olarak, daha sonra başka işlerde, en sonunda ise Unna’daki bir madende yıllarca işçi olarak çalışır. Daha sonra geçirdiği bir kaza sonucu ciddi bir şekilde yaralanır ve yine yeraltında ama bu sefer makinist olarak çalışır. İlk kitabını da yeraltı maden işçiliği yaptığı yıllarda yazar.

Yeraltı madenciliğinin tehlikelerini anlattığı ilk kitabı önemli bir başarıya yol açar ve o dönem yayınlanan en başarılı kitaplardan biri olarak adlandırılır. Sonrasında ise Dortmund kütüphanelerinin müdürü ile tanışır ve artık yazar olarak çalışmaya başlar. Yayınlandığı birçok kitabı ödüller alır, film senaryolarına konu olur. 7 Nisan 2005’te öldüğünde Dortmunt-Scharnhorst bölge mezarlığına gömülür.

Kaynak: Evrensel / Hüseyin Kantaş