Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Cedit’te açıkça suç işleniyor!

Kent tarihçisi Yavuz Ulugün, İzmit Cedit Mahallesi tarihçesini kaleme aldı. Mahalledeki tarihi yapıların korunmadığını ifade eden Ulugün, “Açıkça suç işleniyor” dedi.

Kent tarihçisi Yavuz Ulugün,

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş, Darıca Belediyesi'nde Ak Parti torpiliyle işe alınan isimleri tek tek açıkladı.Kent tarihçisi Yavuz Ulugün, İzmit Cedit Mahallesi tarihçesini kaleme aldı. Mahalledeki tarihi yapıların korunmadığını ifade eden Ulugün, “Açıkça suç işleniyor” dedi. Ulugün’ün açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “İzmit’i imparatorluk başkenti yapan Diocletianus dönemi kentin doğu sınırına yakın bulunan Cedit Mahallesi bugün “Kentsel Dönüşüm” projesi kapsamında olup ilk aşamada belirlenen alanda 2022 Mart ayı başı itibarı ile yıkılmamış sadece 4 bina kalmıştır. Ancak çok açık görülmektedir ki Mimar Sinan Lisesi arkasında ki Roma – Bizans dönemi duvar kalıntısı ile Eyüp Sapmaz sokaktaki kemerli yapıdan eser kalmamış, açıkça bir suç işlenerek yek ile yeksan olmuştur. Muhtemelen de üzerine hafriyat toprağı örtülmüştür.

Tarihçesi

  1. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli ulaşım yolları üzerinde yer alan İzmit’in içinden geçerek İmparatorluğun doğu sınırlarına ulaşan ana yolu çağın şartlarına göre en modern biçimde düzenletmiş, İzmit de bu güzergah üzerinde bir menzil noktası olarak yerini almıştır.

Bağdat Yolu’nun açılmasıyla İzmit’in önemli bir ticaret noktası olması ve tersanenin ihya geliştirilmesi, kentteki ticari faaliyetlerin güneydeki düz alana yayılmasındaki başlıca faktörlerdir. Bunun sonucu olarak günümüzde İnönü Caddesi’nden geçen eski Bağdat Yolu ile sahil arasında sayıları artan hanlar ve diğer ticaret yapıları, kentin güneydeki düz arazide, batı-doğu aksında gelişen ticaret bölgesini oluşturmuştur.

275126495 4707960422659558 1787346070118893758 nBağdat Yolu olarak bilinen konu yol, günümüzde İnönü Caddesi olarak isimlendirilen caddeden geçmektedir. Modern biçimde yapılan bu yolun, 16. yüzyılın ikinci yarısında İzmit’e gelen Dernschwam’ın tanımlamasından kaldırım döşeli ve iki araba geçecek genişlikte olduğu anlaşılmaktadır. Roma döneminde ise “Sütunlu Cadde” olarak bilinen yoldur. Bugün İnönü Caddesi olarak anılan İstanbul Caddesi, kenti batıdan doğuya 1,5 km boyunca kateder. 1897 yılında İzmit’i ziyaret eden Pogodin ve Wulf’un notlarına göre Verem Savaş Derneği’nden batıya giden kısmına Gazi Baba caddesi denilmekte idi. Doğu parçası ise Cedit Mahallesi’nden sonra ikiye ayrılmakta olup, güneydekine Bağdat caddesi, kuzeydekine ise Kandıra (Turan Güneş) Caddesi adı verilmiştir.

Mahallenin antik kalıntıları arasında bilinenler bugün mevcut olmayan Yahudi Mezarlığı ile bugün kısmen ayakta olan İn Bayırı (İmbaher) sarnıcı bulunmaktadır. Bunlara daha sonra ilkokula çevrilen Eski Memleket Hastahanesi de eklenebilir. Ayrıca 2022 yılı başında ortaya çıkan Tepeli Sokak etrafındaki kalıntılar ile Kentsel Dönüşüm için mahallede yıkımların başlaması esnasında görülen Eyüp Sapmaz Sokaktaki kemerli yapı, Maslak Sokak’ta sur kalıntıları, Mimar Sinan Lisesi arkasında kemerli duvar ve Bac Urgancı Ahmet Çelebi camii restorasyonu esnasında bahçe zemininde ortaya çıkan odalı yapı kalıntısı unutulmamalıdır.  Bu azametli yapılar mahallenin önemli bir tarihsel geçmişi olduğunu kanıtlamaktadır.

1914 yılında İzmit’teki mahalle sınırlarını gösteren haritada, kentin kuzeydoğusunda “Muhacir Cedit” adında 50 hanelik bir mahalle bulunmaktadır. Bu mahalle kent çevresinde oluşturulan göçmen mahallelerinin bir örneğidir.

09.11.1944 Tarihli Resmi Gazete’deki bir duyuru nedeniyle Kadıköy mevkiinin o dönemde Cedit Mahallesi’ne bağlı olduğu görülmektedir.

03.03.1945 Tarihli Resmi Gazete’deki bir duyuru nedeniyle Bekirdere mevkiinin o dönemde Cedit Mahallesi’ne bağlı olduğu görülmektedir.

Ayrıca Bostanlar sokağın çıkmaz sokak olduğu, mahallenin ortasından geçen caddenin Bağdat Yolu, Bağdat Caddesi, İstanbul Caddesi ve Kandıra Caddesi gibi isimler aldığı tesbit edilmiştir.

275481554 4707948605994073 1617668531788520096 n13 Haziran 1951 Günü Sabri Yalım başkanlığında İzmit Belediye Meclisi Kandıra Yolu üzerinde istimlak edilen arazide bir an önce asri bir mezarlık kurulmasına karar vermiştir.

1953 Yılında Belediye Başkan Yardımcısı verdiği bir beyanatta kentteki mezar sıkıntısı nedeniyle kentin biri doğusunda biri batısında iki yeni mezarlık yapılacağını ayrıca bir de Asri Mezarlığın yapılacağını belirtmekteydi.  Yine aynı yıl Cedit mahallesi Muhtarlığı tarafından Belediye’ye verilen bir dilekçe ile çok genişleyen Bac Mahallesi’nin iki muhtarlığa ayrılması istenmiştir.

1954 Yılında Bağçeşme mezarlığının genişleyen İzmit’in ihtiyacına yeterli gelmemesi nedeniyle Belediye tarafından hazırlanan bir planla mezarlık sıkıntısının Yenidoğan ve Cedit’in Deve Bağırtan semtlerinde yapılacak mezarlıklarla çözümlemeyi hedeflemiştir.  Böylece kentteki tek mezarlığın ihtiyacı karşılayamadığını dikkate alan Belediye, Asri Mezarlık yeri olarak da eski hastahane arkasındaki Şeyh Arif vereselerine ve eşhas ait 100 dönümlük araziyi belirlemiştir. Oluşturulan komisyon incelemelerine yaparak Encümen’e raporunu sunmuştur.  Bu arada Belediye, Baç Mezarlığı’nın etrafını dikenli tel ile çevirmeyi kararlaştırmıştır.

1954 Yılında Belediye’nin sağladığı bir trafo ile Cedit Mahallesi’ne elektrik sağlama kapasitesi arttırılmış olup özellikle gece yaşanan ceryan kesintilerinin Cedit Mahallesinde yoğun bulunan ve motorla çalışan atölyelerin de sıkıntısını hafifletmiştir.

1956 Yılında Çınarlı Kahve yanından Terzibayırı, Çukurbağ ve Zeytinlibahçe’den Bağçeşme Mezarlığı’nın altına kadar gidip Bağçeşme Yolu ile birleşen 12 metre genişliğindeki yolun harfiyatı Ekim ayında bitirilerek yol yapımının tamamlanması ile de şehrin yukarı semtlerine otobüs gitmesi mümkün olmuştur.

Bac Eczanesi’nin arkasındaki görkemli yapı kalıntısının bulunduğu Mevkii’nin “Hisar Geçidi” adını taşıması rastlantı olmasa gerek.

275071039 4707953732660227 2324724808500835404 n2021’de yürütülmeye başlanılan Kentsel Dönüşüm çerçevesinde yıkıma Şeyh Aki Caddesi ve Dereboyu kıyısındaki İmam Hatip Okulları yapıları ile başladılar. Daha sonra Gazanfer Bilge Bulvarı – Turan Güneş Caddesi – Şeyh Akif Caddesi arasında kalan vadi çe tepe çevresinde devam edildi. Olasılıkla Topçular Tepesi ve kalan bölümü daha sonra gerçekleştirecekler.

1960’larda batı uçta İzmit İmam Lisesi, doğu yanda İzmit Mimar Sinan Lisesi ve onun doğusunda İzmit Doğum Evi olarak kullanılan yapıların yerinde İzmit Cedit (Bac) Mezarlığı bulunuyordu. Yıkılıp taşınan mezarlardan arta kalanlar öğrencilerin oyun alanı oldu. Keza Eyüp Kaymaz Sokak ile Kaymaz Sokak küzeybatı köşesi çevresindeki kemerli tarihi kalıntılar da oyun alanı içindeydi. Bir kısmının üzerinde de evler yapılmıştı.

Şeyh Akif Caddesi – Eski Hastahane Sokak – Küçük Sokak – Öz Kurtuluş Sokak – Topçular Sokak güzergahı ile Saraybahçe İlkokulu – Eski Memleket Hastahanesi Tepesi ve Topçular İlkokulu ve Eski Taş Ocağı alanı’nın çevresi Tarihi İn Bayırı, Yahudi Mezarlığı (Maşatlık) ve Bizans Dönemi İnbayırı Su Sarnıcı’nın yer aldığı bölgedir.

Gureba Hastahanesi

Tıp Tarihi üzerine çalışmalar yapan Nermin Ersoy’un “İzmit Gureba Hastanesi’nden 1914 (1863) Kocaeli Devlet Hastanesi’ne: 100 yıl” adlı bildirisine baktığımızda Cedit Mahallesi’ndeki daha sonrada okul olarak kullanılan hastane yapıları hakkında şu bilgileri görüyoruz:

İstanbul’dan Anadolu’ya denizden ya da karadan geçiş yolu üzerinde bulunan İzmit’te, ilk yerleşimin MÖ. 12. Yüzyıl olduğu söylenmektedir. Burada kurulmuş olan onlarca uygarlığa ait kale, saray, köprü, okul, hamam, kilise, cami, vb eser ya da kalıntılarına rastlamak mümkün olmakla birlikte, 19. yüzyıl sonlarına kadar hiç hastane, hasta evi, darüşşifa, şifahane, sağlık evi ve benzeri yapıya rastlanmamaktadır. Sadece İzmit’te çeşitli defalar yaşanan kolera, sıtma, verem gibi salgınlar nedeniyle olsa gerek 1840’da bir karantina açıldığı bilgisine ulaşılabilmektedir.

275248087 4707961152659485 4713757643986429615 nİzmit’te hastane ile ilgili ilk bilgi 14 Kasım 1863 tarihli arşiv belgesine aittir. Belgede İzmit sabık kaymakamı Hasan Paşa konağının satılarak Gureba Hastanesi yapılması kararı verildiği bildirilmektedir. 8 Kasım 1909 tarihinde yeni İzmit Asker Hastanesini ziyaret eden Padişah Mehmed Reşat Askeri Hastane’den başka Gureba Hastanesi’nin ihtiyaçlarını karşılamak üzere 50 lira bağışlar. Gureba Hastanesi 1910 yılında inşaatı tamamlanmış olan büyük Askeri Hastanenin bir bölümünde sivil hastalara hizmet vermektedir. Yatak sayısının yeterli olmaması, sivil tutuklu hastaların buraya kabul edilememesi nedeniyle yeni bir halk hastanesinin yapılması zorunluluk haline gelmiştir. Nihayet İzmit Mutasarrıfı Mehmet Nüzhet Efendi7 döneminde sivil halk için hastane yapılmasına karar verilmiş ve 1911 yılında inşaatına başlanmıştır. Balkan Savaşında (1912) görevinden alınan Nüzhet Efendi yerine gelen Muhittin Paşa, 1913 yılında da Mazhar Müfit Bey hastane inşaatının sürekliliğini sağlamışlar8 ve İzmit’in Baç Mahallesi İn Bayırı mevkiindeki Ali Paşa mirasçılarından kamulaştırılmış arazide Gureba Hastanesi inşa edilmeye başlanmıştır.

1908-1912 Osmanlı Meclis-i Mebusanı İzmit Milletvekillerinden (Portakal) Hafız Rüştü Efendi’nin  hastane yapılmasına elverişli olduğu sağlık kurulu raporu ile belirtilen ve memleketin (İzmit’in) en yüksek ve havadar bir yerinde bulunan bağında hastane yapılması için gerekli bir yeri bağışladığından inşasına hemen başlatılmıştır. Seferberlik dolayısı ile zorluklarla karşılaşılmışsa da Encümen üyeleri Faik ve Ahmet Efendilerin gayretleri ile tamamlanarak ve sıvaları da ihale edildiğinden ve karyola ve mutfak takımı ve mefruşat-ı sairesin de eksiltmeye konulduğundan Tanrı’nın yardımı ile bir ay sonra hastane açılacaktır. Gereğinde bu hastane elli yataklık olacak surette yapılmıştır, denmektedir.

275359478 4707946302660970 8393704789025565030 nBöylece 1914 yılında üç ayrı pavyon şeklinde yapılmakta olan hastane, tamamlanmadan halka hizmet vermeye başlamıştır. 12 Eylül 1915 tarihli bir arşiv belgesinde İzmit livası hususi bütçesine hastane inşaatı masrafı için altı yüz elli kuruş ilave edildiği bildirilmektedir.

26 Nisan 1915 tarihli İzmit Sancağı Merkez Tababeti Mehmet Servet Efendi tarafından yazılan belgede ise “ Bu sene İzmit kasabasında ve yarım saat uzaklıkta ve kasabanın kuzey doğusunda ve dört metre yükseklikte yeni baştan hastane ile civarında Akıl Hastanesi (Bimarhane) yapılmıştır. Hastane yirmi kişilik olmakla birlikte zorunluluk halinde otuz- kırk kişiyi barındırabilir. Erkek ve kadınlara ayrılan yerlerin eksikliğinin tamamlanmasına çalışılmaktadır. Yetimhane yoktur. Akıl Hastalıkları Hastanesi ise on beş kişiyi alacak vaziyette ve hastaneye yirmi metre uzaklıkta inşa edilmiştir. Açılışa hazırdır.  Darülaceze yoktur. Askeriyece istihdam olunmasına rağmen hasta kabul ve idare edilmektedir denmektedir.

Daha sonra İzmit Hastanesi adıyla anılmaya başlayan hastane yetersizliklerine rağmen 1918 ve 1919 yılı bütçelerine hastanenin inşaatı, tamiratı, mefruşatı ya da ilaç alımı için para ilave edilerek hastanenin açık kalması sağlanabilmiştir. Ancak 11 Kasım 1920 tarihinde İzmit Gureba Hastanesi parasızlık yüzünden kapatılmış, yeniden açılması için saraydan üç yüz kuruş istenmiştir.

Bu tarihten sonra İzmit Gureba ya da İzmit Hastanesi adıyla anılan hastanenin yerine halkın ihtiyacını Hilal-i Ahmer Hastanesi karşılamış olabilir. Çünkü 7 Kasım 1918 tarihinde Hilal-i Ahmer Hastanesi Sertabibi İhsan Hilmi Bey Hilal-i Ahmer Cemiyeti Merkezine mevcut hastanenin yetersizliği nedeniyle yeni hastane binası kiralanması gerektiğini yazmaktadır.

“Kocaeli Vilayeti’nde sağlık hizmetleri istenilen düzeye hiçbir zaman ulaştırılamamıştır. 1927 yılında 286.660 olan nüfusa sahip Kocaeli’nde sivil halka hizmet verecek sadece 25 yataklı bir hastane ve ilçe merkezlerinde de beşer yataklı tıbbi imkânları olmayan birer dispanser bulunmaktaydı. Vilayette toplan 16 serbest doktor ve 13 sıhhiye memuru her türlü salgın hastalığa karşı hizmet vermeye çalışıyordu. İzmit’te inşa edilen Memleket Hastanesi 1928 yılında bitirilebilmiştir.

275487352 4707960552659545 219159765195329621 nGünümüzde Bac Mevki denilen İn Bayırı, Hastane Çıkmazı’nda yapılmış olan Gureba Hastanesi binalarının olduğu arazide iki hastane binasının bulunduğu yerlerde iki ilköğretim okulu bulunmaktadır. Gureba Hastanesinin bahçesinin üst sokakta bulunan binalardan kısmında bulunan iç hastalıkları binası alttaki hariciye binası ise eski Kurtuluş İlkokulu‘dur.

Şennur Kaya çalışmasında Cedid Mahallesi Eski Hastane ikisi doğu batı doğrultulu dikdörtgen planlıdır. İki katlı olan binaların üstü geniş saçaklı kırma çatı ile örtülüdür. Üstteki yapı eğimli bir arazide inşa edildiği için alt katı su basmanı üzerinde yükselmektedir. Gureba Hastanesinin doğusundaki mermer merdivenle ulaşılan arkadaki arazide görülen bazı mimari kalıntılar, burada yer aldığı belirtilen akıl hastanesi ve gasil haneye ait olmalıdır.

Yapıldığı dönemde İç hastalıkları hastanesinin üst kısmında bir akıl hastanesi, bunun karşısında da gasilhane bulunmaktaydı. Eski Yavuz İlkokulunun önündeki çam ağacı o dönemin iç hastalıkları ve verem hastanesinden kalan ağaçlardan biridir. 1940’larda hariciye kısmında 1947 senesinde iç hastalıkları hastanesinde, tedavi gören İzmitlilere, özellikle verem hastalarına, rastlamak bugün de mümkündür.

Memleket Hastanesi

İzmit’te inşa edilen Memleket Hastanesi 1928 yılında bitirilebilmiştir . 8 Aralık 1935 tarihli Ulus Gazetesinde Hastaneler ve Sıhhat işleri başlığı altında evvelce 25 yataklı olan hastaneye 1924 yılında 25 yataklı bir pavyon daha eklenmiştir. 1926 yılında bir röntgen laboratuarı, 1930 yılında oldukça iyi bir ameliyathanesi olan cerrahi bir pavyon yapılmıştır. Röntgen kısmı fennin son tekniğiyle mükemmel şekle sokulmuştur” yazmaktadır.

Sadece 21 Ekim 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde İzmit Memleket Hastanesi baş doktoru Nail Hakkı Bey’in (Karabuda) İzmit eşrafından Kapanizade Tahir Beyin kızı Atıfet Hanımla evlendiğine dair bir haber yer almaktadır.

İndim Zaman Bahçesine isimli eserinde de uluslararası bir üne sahip görüntü yönetmeni hemşerimiz Güneş Karabuda 1933 yılında İzmit Memleket Hastanesinde başhekim Dr. Avni Bey’in oğlu olarak dünyaya geldim demektedir.

Cumhuriyeti takiben Memleket Hastanesi adıyla anılan yeni bir hastane inşaatı başladığı ve 1934 yılında güçlükle tamamlanabildiği bildirilmektedir.

4 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde İzmit Mektubu başlıklı özel haberin alt başlığı İzmit’in Hastane ihtiyacından söz etmektedir. Haberde İzmit Memleket Hastanesinin 350 bin nüfuslu vilayet halkının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu ve şehrin kenar, sarp ve hayli uzak yerinde bulunan hastanenin üç pavyondan ibaret olup, 30 kusur yıl önce inşa edildiği yazmaktadır. Haberin devamında bu hastanenin eski tarz mimari üzerine olan bina edilmiş olan hastanenin yeterli olmadığı halde, zorunluluktan kullanıldığı ve hastanenin şehirle irtibatını sağlayan dik yokuşlu bir yol olduğu, bu yolun da bozuk ve berbat bir patikadan ibaret olduğu, kış günlerinde arabaların asla gidemediği de belirtilmektedir. Bu sebeple halk bu şefkat müessesesinden layık olduğu istifadeyi temin edememektedir. Bilhassa polikliniğe davam etmek mecburiyetinde olan hastaların çektiği ıstırap büyüktür, denmektedir. Ardından da yeni bir yolun yapılması ve binanın tamir edilmesi yerine vilayetin merkezinde ya da işlek bir yerinde 100 yataklı, en azından 75 yataklı yeni bir hastane yapılmasının daha uygun olduğu söylenmektedir. Hatta yeni vali Ziya Tekeli’nin de bu davaya candan katılacağı da ilave edilmektedir.

2 Şubat 1943 tarihinde başhekimliğini Dr. Nail Karabuda’nın (1927-1949)  yaptığı Memleket Hastanesi’nde tekrar yangın çıkmış ve tekrar ameliyathane, eczane ve başhekimlik binaları yanmıştır.

1945 yılında yeni hastane inşasına başlanmış olan ve 110 yataklı olarak planlanmış olan hastane milli bankalardan sağlanan para ile 25 Şubat 1952 yılında tamamlanarak hizmete açılabilmiştir. 3 Mart 1952 tarihli Vatan Gazetesi Kocaeli İlavesinde Kocaeli Valisi Ethem Yetkiner anlatıyor başlığı altında yazar Kemal Aydar tarafından kaleme alınmış olan yazıda Vali yedi sene evvel inşasına başlanmış olan büyük hastane binasını hükümetimizin nakdi yardımları sayesinde bu yıl hizmete açmış bulunuyoruz. Namüsait bir yerde olan Memleket Hastanesini bu yeni binaya naklettiğimiz gibi, aynı çatı altında 100 yataklı bir Verem Hastanesini de yeniden açmış durumdayız demektedir.55  Bu yeni hastane bilahare Devlet Hastahanesi olarak anılacaktır.

Türk Yolu Gazetesi yazarı Cevdet Baykal “İzmit halkının uzun yıllar hasretini çektiği bir şifa yuvası” olarak nitelediği hastanenin açılışı geniş katılımlı bir törenle yapıldığını, Vali Ethem Yetkiner, milletvekillerinden Dr. Edhem Vassaf, Hüsnü Türknad, Salih Kalemcioğlu, General Saim Onhan, Eski Belediye Başkanı Kemal Öz, Vali Muavini, 23. Tümen Komutanı ve Kurmay Başkanı, Adalet Mensupları, Müdiren, Parti Temsilcileri, Banka Müdürleri, Teşekkül Temsilcilerinin ve halktan bazı zevatın törene iştirak ettiğini, yazmaktadır. Yeni açılan 60 yataklı Memleket Hastanesi ve 100 yataklı Verem Pavyonu bir arada hizmet vermeye başlamıştır.

İzmit Devlet Hastanesi

İl Özel İdaresi’ne bağlı olan hastanelerin 1953 yılından sonra Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlanmış ve hastane 1956-1957 tarihlerinde İzmit Devlet Hastanesi adıyla anılmaya başlanmıştır. 1966 yılında hastane binasının biri 4 katlı, diğeri 3 katlı birbirlerine bitişik L şeklinde bir yapı idi. 1967 Kocaeli İl Yıllığında 1968 yılında İzmit Devlet Hastanesine ilave pavyon yapılacağından söz edilmektedir. 25 Nisan 1970 tarihli Kocaeli Valiliği ilanlarında hastaneden İzmit Devlet Hastanesi olarak söz edilmektedir.

1985 yılında Sağlık Bakanı Mehmet Aydın tarafından temeli atılan ve 1986 yılında hizmete giren ek bina (A Blok) da uzun yıllar poliklinik hizmetleri verilmiştir.

Bu tarihlerden sonra Kocaeli Devlet Hastanesi adıyla anılmaya başlanan hastane iki kez yangın, iki, hatta üç kez yer değişikliği yaşamış olan hastane 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminde büyük hasar görmüş ve onarımdan ve 2002’de yeni blokların ilave edilmesinden sonra hizmet vermeyi sürdürmüştür.  2020 – 2021 yıllarında ise tümüyle yıkılarak yeniden yapılmıştır.

2002 Yılına gelindiğinde Kocaeli Devlet Hastanesi kentin merkezinde 3 ayrı binada toplam 7 odalı ameliyathane, 1 adet 10 yataklı genel yoğun bakım, 1 adet 8 yataklı koroner yoğun bakım ünitesi olmak üzere 400 yatak ile Kocaeli halkına hizmet vermekte idi. Hastanenin bünyesinde artık Verem Hastanesi bulunmazken yerine kentin sağlığını ilk sırada etkileyen kanser için 20 Mart 2007’de açılmış bir Onkoloji Ünitesi bulunmakta idi. Sonrasında bu hastane tümüyle yıkılarak yenilenmiştir.

Urgancı Ahmet Çelebi (Bac) Camii

Tarihçi Şennur Kaya, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e İzmit” adlı eserinde  Cedid Mahallesi, Musa Kasım Sokak’ta eski İstanbul yolu (İnönü Caddesi) üzerinde bulunan caminin 19. yüzyılın başında inşa edildiği belirtir.  Kitabesi günümüze ulaşamadığından ve yapımı ile ilgili arşiv kaydına da rastlanmadığından yapım tarihi ve mimarı bilinmemektedir. Bu cami şehrin dış surlarının doğu kapısı yakınında olduğundan ve buradan geçen kervanlardan rüsum (bac) alındığından banisinin ismi yerine halk arasında Bac Camisi olarak tanınmıştır.  1920’li yılların başında hazırlanan kent haritalarında cami, kareye yakın dikdörtgen planlı gösterilmiştir. Batıdaki dışa taşkın kare bölüm ise muhtemelen minare yeridir. Yerel kaynaklardan alınan bilgilere dayanarak caminin 1928–1929’da yanan ahşap caminin yerine yapıldığını ve yalnızca kuzeyde son cemaat yeriyle ana mekanı ayıran ahşap duvar ile minaresinin orijinal olduğunu söylemektedir. Kentin 19. yüzyılda doğuya doğru yerleşim sahasının genişlemesine bağlı kurulan günümüzdeki adı da Cedid olan mahallenin içerisindedir.

Mimarı bilinmemektedir. Doğu-batı doğrultulu, dikdörtgen planlıdır. Kagir sistemde inşa edilen caminin, kuzeyine daha geç bir tarihte eklenen bölümü betonarme idi.

Caminin üç bölümlü güney cephesinde iki sıra halinde düzenlenmiş yuvarlak kemerli pencereler sıralanmış olup batı cephesinin alt kat pencereleri güneydekilere oranla daha geniştir. Cami, üstte kırma çatıyla örtülüdür.

Yapının dikkat çekici öğeleri sonradan ilave edilen bölümden ana mekana geçilen basık kemerli kapı ile ana mekanın ortasındaki ahşap iç kubbedir. Orijinal şekli ve yapılış tarihi hakkında net bilgilere sahip olmadığımız caminin yuvarlak kemerli pencere düzeni, 19. yüzyıldan itibaren cami tasarımlarında karşılaşılan bir uygulamadır.

Konu cami 2020-21 yılları arasındaki restorasyonu esnasında bahçesinde toprak altında odalı bir yapı ile karşılaşılmıştır.

İnbayırı (İnbaher) Sarnıcı

İzmit’in doğusunda eski kent girişindeki Cedit mahallesi Baç muhitindeki Yahudi mezarlığının ortasındaki bu sarnıç, Hastane Bayırı (eski İn Bayırı), eski Memleket hastahanesinin (bugün Saraybahçe İlköğretim Okulu) altında, Tepe sokaktadır. Kısmen toprağa gömülü durumdadır. H. Barth  bu sarnıcı, Diokletianus’un sarayının kalıntıları olarak belirtmektedir. Ancak Libanius’un  anlatımında da görüleceği üzere Diokletianus’un sarayı limana yakın, denize hakim, akropolden alçak bir noktada yani bugünkü Hünkar Kasrı’nın (Saray Bahçesi) konumuna uygun bir yerdeydi. Öte yandan kentin doğu girişine yakın, yani “konu sarnıcın çevresinde” bir Devlet Sarayı’nın (Basilika) varlığını da biliyoruz.

Nezih Fıratlı’ya göre kimi sütun, kemer ve kubbeleri hala ayakta olan sarnıç, 4. veya 5. yy’a ait olmalıdır.  Gezginlerin notlarında ise sarnıçtan İnbayırı’nın bozulmuş haliyle “Imbaher / Imrahor / Imbaba” olarak söz edilir.

1740 yılında kenti ziyaret eden Richard Pococke, sarnıcı şöyle tanımlamaktadır: Burada içinde dört sıra halinde 24 sütun bulunan görkemli bir tuğla sarnıç kalıntısı gördüm. Eşit dizilmiş 15 ayak, oval şekildeki düz bir kubbeyi taşıyor.

Duvarların yapıldığı tuğlalar bir parmak kalınlığında ve bağlayıcı yapı harcında da üç tuğla bulunuyor. Sanırım kente su getiren ve bugün hala görülen su kemerlerinden önce yapılmış olan bu sarnıcın üzerinde daha önceleri önemli bir yapı vardı.

1804 yılında gelen Hammer ise sarnıcı gezmek üzere yola koyulduklarını belirtmesine rağmen sarnıçtan hiç bahsetmemektedir.

Sarnıcı 1861 yılında gören Georges Perrot, Bizans dönemine ait bir yapı olduğunu not eder. 1893 yılındaki bir başka gezgin Vital Cuinet şunları belirtmektedir: Sarnıç, eski kentin su gereksinimini karşılıyordu. Bütünüyle tuğladan ve tonozları taşıyan kemerlerin üzerlerinde yükseldiği 36 ayaktan oluşmakta. Kapladığı alan 250 m² ve dendiğine göre Plinius tarafından bulunmuş bir kaynaktan gelen 1,500 m³ suyu barındırıyordu.

Vahide Vural’ın 1972 yılındaki tesbitleri ise şu şekildedir; Kare planlı sarnıcın 1,500 – 1,585 m³ su aldığı hesaplanmıştır. Sarnıcın büyük kısmı çökmüş olup, daha önce her bir dizide altışar sütun olmak üzere altı dizide otuzaltı sütüun varken şimdi ancak beş sütün ve üzerlerindeki kemerler görünmektedir. Her sütun arası 4.80 m’dir. Var olan sütunların yüksekliği 2 m kadardır. Zemin toprakla dolu olduğundan kesin derinlik bilinememektedir. Sarnıcın yüksekliği tahmini 5 m kadardır. Kemerler üzerindeki basık kubbeler, pandantifler vasıtasıyla oturtulmuştur. Kemerlerin üst kısımlarında bir su kanalıyla bağlantılı olan ve sarnıcın tüm çevresini dolaşan ince borular görülür. Kaynaktan gelen suyun, geçmişte sarnıca nereden girdiği bugün bilinememektedir.

Kentin büyük bir kısmına ve yakındaki hamamlara su temin etmiş olan sarnıç bugün tümüyle kuruduğu için bölümlere ayrılarak, halk tarafından depo olarak kullanılmaktadır. Tamamen tuğladan yapılmış, 30 x 4 cm boyutlarındaki tuğlalar arasındaki harcın kalınlığı 5-6 cm arasındadır. Texier, sarnıcın üç tabaka değişik sıva ile sıvandığından söz eder. Birinci sıva, hemen tuğlaların üzerine sıvanan ilk tabaka sönmüş kireç ve çimento karışımından oluşmuş bir blokaj, ikinci tabaka sönmüş ve ezilmiş kömür, üçüncü tabaka ise yağ, ezilmiş taşlar ve kireçten oluşan mermer taklidinden oluşuyorlardı.

İzmitliler olarak arzumuz gerek Yerebatan, gerekse Şerefiye Theodosius sarnıçlarında olduğu gibi İn Bayırı Sarnıcı’nın da derhal kurtarılacağı, ses ve ışık gösterileri ile donatılacağı haberlerini bir an önce duymak. Böylesi bir haber eminiz ki hepimizi mutlu edecek ve buna katkı verenlere minnet duygularımızı en üst seviyeye taşıyacaktır.”