Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

İzmit’in yok edilen ürünleri; tütün ve ipek!

Kent tarihçisi Yavuz Ulugün’ün Kocaeli tarihiyle ilgili paylaşımlar yaptığı sosyal medya hesabından Tekel ve İzmit ile ilgili bir yazı yayınladı. Ulugün İzmit’in yok edilen tarım ürünleri ipek ve tütünü anlattı.

Kent tarihçisi Yavuz Ulugün'ün

Kocaeli’nin önemi tarihçilerinden biri olan Yavuz Ulugün bugün sosyal medya hesabı Facebook üzerinden önemli bir yazı yayınladı. Düyun-ı Umumiye İdaresi’nin Kocaeli ve İzmit faaliyetlerinden bahsedilen yazıda kentimizin Türkiye’deki önemli tütün ve ipek üretim bölgelerinden biri olduğu anlatıldı. Pek çok önemli kaynağın yer aldığı Ulugün’ün paylaşımı şöyle;

1950ler Suat Akisen İnhisarlar Tekel Müdürlüğü Selma Akisen Bülbül
1950’ler Suat Akisen, İnhisarlar (Tekel) Müdürlüğü – Selma Akisen Bülbül

“Sultan Abdülmecid sonrası borçlanmanın ‘onur kaybı’ olarak değerlendirmesi prensibi terk edilince borç faizleri bile bir yıl sonra başka bir borçlanma ile ödenir hale gelmişti. Sonunda Osmanlı, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Osmanlı Bankası ve Galata Bankerlerine borcunu da ödemeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine Hükümet ile Osmanlı Bankası ve Galata Bankerleri arasında 22 Kasım 1879 günü bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre; Hükümet, müskirat (alkollü içecek), pul, İstanbul civarındaki deniz ürünleri vergisi, Edirne- Samsun-Bursa ipek öşrü, tönbeki ve tütün tekeli (1862 yılında oluşturulmuş tekel) vergilerinin toplanması ve işletme hakkını 10 yıl süreyle Osmanlı Bankası’na ve Galata Bankerleri’ne veriyordu.

BORÇ ÖDEMELERİ İÇİN…

Bu çözüm Fransız, İngiliz, Avusturyalı, Alman ve diğer alacaklıların tepkisini çekti. 3 Ekim 1880’de sultan, borç ödeme görüşmelerine başlanmasını istediğini Avrupa devletlerine bildirdi; ancak borçlar konsolide edilmediği ve borç taksitleri azaltılmadığı taktirde kimse hiçbir şey alamayacaktı. Avrupa’nın siyasal ve mali alanda önde gelenleri anapara ve faiz ödemelerinin azaltılması fikrini kabul ettiler, ama bir koşulla; Osmanlı gelirlerinin denetimi kendi temsilcilerine bırakılacak ve temsilciler bu gelirleri denetleyecek, toplayacak ve tümüyle borç ödemelerine ayıracaklardı. Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin kurulmasını sağlayan anlaşma 20 Aralık 1881’de imzalandı.

İmparatorluğun başlıca gelir kaynaklarından tütün ve içkiden aldığı vergileri Düyun-u Umumiye’ye bırakmasına karşılık, Alman ve Avusturyalı Bankerler ile Osmanlı Bankası sermayesi ortaklığıyla kurulan Memaliki Osmaniye Duhanları Müşterek Menfaa Reji adlı kısaca Reji İdaresi olarak bilinen şirket, bunları işletme hakkını da elde etmiştir (Aktüre, 1978). Reji şirketi 1884 yılında faaliyete başladı.

1987 Kocaeli Fuari Tekel Pavyonu.
1987 Kocaeli Fuarı, Tekel Pavyonu.

YABANCILARA DEVREDİLDİ

Anadolu’da tütün ziraatı yapan pek çok bölge arasında İzmit ve çevresi de bulunmakta idi.

Altısı yabancı olmak üzere yedi kişilik bir yönetim kurulu oluşturuldu. Yetkisi kesin, idaresi bağımsız idi. Varidatı arasında şunlar da bulunuyordu:

*Tütün, tuz tekelleri, (üretim ve ihraç hakkı dahil)

*Damga resmi, ruhsat harçlar ile tüm Marmara bölgesi ve Manyas Gölü balık rüsumu, Efirne, Bursa, Samsun, Tokat, Kavala, Yenice, İskeçe, Saruhan, Şile, İzmit, Kartal, Gebze, Darıca ipek aşarı

*Ayrıca demiryolları Haydarpaşa – Ankara hattı kilometre teminati karşılığı olarak İzmit (ve 3 sancak daha) aşar vergisi

Düyûn-ı Umûmiye İdaresi, 1882 yılı Ocak ayından itibaren çalışmaya başlayarak Osmanlı ülkesinde çok geniş bir teşkilat ağı kurdu. İdare meclisi şirket yönetim kurulu gibi yapılanmış, kendisine bağlı İstanbul’da bir genel müdürlük oluşturulmuştu. İstanbul’da kurulan 4 merkez müdürlükleri ile bölge müdürlüklerinden oluşan taşra teşkilat da genel müdürlüğe bağlanmıştı. İdare’nin taşra teşkilatındaki nezaret denilen bölge müdürlükleri ile buralara bağlı il müdürlük ve daha küçük birimlerdeki memurlarının sayıları yer yer değişmekteydi. 1898 yılı sonunda 26 adet bölge müdürlüğü, 720 adet il ve ilçelerdeki müdürlükler vardı.

Darica Tarihi Tekel Binasi
Darıca Tarihi Tekel Binası

KOCAELİ’DE İPEK ÜRETİMİ ARTTI

1885 yılından itibaren kaçakçılığı takip hakkı da İdare’ye verildi. Ancak kolcular Osmanlı vatandaşı olmak zorundaydı. Şirket, her türlü tütün, sigara, enfiye ve yerli tömbeki imal ve satışı ile ihracat ve ithalata ilişkin tüm rüsumu alma hukuk ve salahiyetini 30 yıl süreyle haizdi. Tütün üreticisi ve tüccarının Reji Şirketi’ne tepkiyle kaçakçılık yapmasının temel nedeni, şirketin tek alıcı olarak piyasada yer alması idi.

XVIII. asra gelindiğinde Bursa, İstanbul, Kocaeli, Eskişehir gibi kentlerde ve ipek yolunun Anadolu güzergâhında bulunan şehir, kasaba ve köylerde artık ipek üretimi yoğunluk kazanmış, ipek böceklerine özel dut bahçeleri oluşturulmuştu (Dalsar, 1960: 362-365; Gün, 2006: 37, 86-89; Gül, 2008: 82; Kıvrım ve Elmacı, 2011: 719).

1838 yılından sonra Avrupa kozacılığının gerisinde kalmamak adına Bursa’da bir fabrikalaşma hamlesi başlamıştı. Şahsi gayretlerin yanı sıra devlet tarafından da bu işe destek verildi. 1844 yılında ipek çekme usullerinin öğrenilmesi için Fransa’dan bir ipekçi ustası getirtildi ve Bursa’da kurulan atölyede yaklaşık elli ipekçiye yeni tarz ipek çekme yönteminin gösterilmesi sağlandı. Bu sıralarda Bursa’nın yanı sıra İzmit, Bilecik ve Aydın civarında da ipekçilik yayılmaya başladı. 1856 yılında söz konusu yerlerde yeni usule göre işleyen seksen beş ipek fabrikası bulunmaktaydı. İpeğin eski metotlarla ve tepme mancınıklarla evlerde çekilmesi yerine modern sistemlerle filatür fabrikalarında çekilmeye başlaması yeniden Osmanlı ipeğinin şöhretini arttırmıştı (HVS, 1325: 259; Dalsar, 1960: 411).

Düyûn u Umûmiye İdaresi İzmit Merkez Müdürlüğü Yetki Sahasi Jacques Thobie Arş SALT
Düyûn-u Umûmiye İdaresi İzmit Merkez Müdürlüğü Yetki Sahası – Jacques Thobie Arş – SALT

İPEK BÖCEĞİ YUMURTASI İTHALATI

Ender de olsa İdare’nin kimi tasarruflarının olumlu sonuçları da olmuştu. İpekçiliğin idareye devredildiği dönemde özellikle böceklere musallat olan hastalıkların üstesinden gelinemediği için çoğu ziraat ehli ipekböcekçiliğinden el çekmiş, dolayısıyla vergi gelirleri oldukça düşmüştü. İpek varidatını yeniden yükseltmek isteyen Düyûn-ı Umûmiyye İdâresi, sektörün içinde bulunduğu kötü vaziyetin sebeplerini öğrenmek adına yaklaşık dört yıl çeşitli incelemelerde bulundu ve çözüm noktasında ilk çareyi Bursa’da bir Harir Dârüttalimi açmakta buldu. Mektebin açılmasından kısa bir süre sonra müspet neticelerin görülmesi üzerine üretimi denetleyici ve teşvik edici pratik tedbirlerin alınmasına devam edildi. Başta Dârüttalim’in tesisi olmak üzere devletle koordineli olarak gerçekleştirilen düzenlemeler, zamanın akışı içerisinde ipekböcekçiliğine yeniden hayat verdi. 1888 yılından önce ipekböceği yumurtası ithal edilirken XX. yüzyılın hemen başında gerek yumurta ve gerekse ham ipek ihracatı yoğunluk kazandı.

Düyûn-ı Umûmiyye’nin tevdi edilen ipek gelirlerini arttırmak için atmış olduğu doğru adımlar ve devlet tarafından idarenin taleplerinin mümkün mertebe karşılanması, çok geçmeden müspet neticeler vermeye başladı. Nitekim 1888 senesinden evvel Osmanlı topraklarında yerli yumurta imalatı pek sınırlı idi. Bu sıralarda yabancı ülkelerden senede maliyeti 125.000 lirayı bulan yarım milyon ons/12.500 kilo civarında yumurta alınmaktaydı (İktisadiyat Mecmuası, 1332/39: 2).

İzmit Reji Sandik Emini ve Muhabere Vekili Selahattin Bey M. Fevzi Şakçi
İzmit Reji Sandık Emini ve Muhabere Vekili Selahattin Bey – M. Fevzi Şakçı

İHRAÇ EDİLMEYE BAŞLANDI

Ancak 1892 yılına gelindiğinde Bursa ve İzmit sancağında üretilen 3.212 kilo 100 gram yumurtanın 507 kilo 925 gramı yurt dışına ihraç edilmekteydi (Torkomyan, 1922: 38-39). Takip eden senelerde ithalat düşerken ihracat sürekli yükseldi. 1898 yılında ihracatı gerçekleştirilen yumurta miktarı 5.546 kilo 975 gramı buldu. 1900’lü yılların başında Bursa ve civarından Türkistan ve Yunanistan’a 1 milyon kutunun üzerinde yumurta ihracı gerçekleştirilmekteydi. 1908 senesi ise ithal yumurtaya olan rağbetin neredeyse bittiği yıl oldu. Nihayet 1913-14’te Osmanlı Devleti’nden birçok ülkeye 25.000 kilo yerli ipekböceği yumurtası satılmaktaydı (BOA., BEO. 2044/153288, 1319; Torkomyan, 1922: 40-41).

Duyun-u Umumiye’nin müfettişi Vital Cuinet’nin 1893 yılı raporu (Bkz. Seyahatnamelerde Kocaeli ve Çevresi, F. Yavuz Ulugün) bölgemiz için önemli bilgiler içermektedir. Buna göre Reji’nin İzmit’te bir acenteliği, diğer kaza merkezlerinde ikincil acentelikleri ve nahiyelerde de tali acentelikleri bulunmaktadır.

1921’de yabancı şirket ve Duyun-u Umumiye’nin yetki ve gelirleri kısıldıktan sonra, 1925 Yılında Reji İdaresi 4.000.000 TL karşılığında satın alındı. Diğer adı İnhisarlar olan kurumun adı 1941’den sonra ‘Tekel’ oldu.

KOCAELİ TÜTÜN İŞÇİLERİ SENDİKASI

1930 yılında Bursa Tütün İnhisarı memurlarından İsmet Tevfik Hanım terfian İzmit İnhisar Başmüdürlüğü Sicil ve Tahrirat Müdürlüğü’ne atandığında dairenin ilk kadım memuresi ve ilk kadın şube şefi idi. (Cumhuriyet Gazetesi, 12 Nisan 1930, s. 2)

Kocaeli İnhisarlar Başmüdürlüğü’nün 1938 yılında Merkezde 8, Hendek’te 3, Kandıra’da 1, Düzce’de 2, Adapazarı’nda 2, Sapanca’da 1, Geyve’de 1, Bolu’da 1, Karamürsel’de 1 ‘Kaçak Ambar ve Muhafaza Memuru’ bulunmaktaydı.

24 Ağustos 1950 Tarihli Hürsöz Gazetesi’nin haberine göre Kocaeli Tütün İşçileri Sendikası kurulmakta olup kurucu üyeler arasında Hüseyin Baturer, Tevfik Danabay, Ömer Sertel, Kemal Borje, Naim Lale, Hamdi Gökmen, Kemal Katip, Ahmet Sevik, Mustafa Erdem, Hamdiye Tuna, Safinaz Erdam, Hikmet Çefler, Mehmet Tanıl bulunmaktaydı. Sendika ilk genel kurulunu 2 Eylül 1950 günü gerçekleştirmiştir.

30 Mart 1950 günü yeni Ceza Evi’nin hizmete açılması ile boşalan deniz kenarındaki eski Hapishane Tekel idaresi tarafından kiralanmış ve depo olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bina ilk 1915’lerde ilk yapımında da tütün deposu olarak kullanılmış daha sonra Ceza Evi’ne çevrilmişti. (Bizim Şehir Gazetesi, 3 Nisan 1955)

Duyun-u Umumiye’yin deniz kenarındaki ahşap binası fotoğraflarda görünürken Fevziye Cami karşısı Belediye Çarşı işhanının bulunduğu yerde ve Belsa Plaza’nın önündeki Demiryolu caddesi kenarındaki saha ve yakınlarında Reji’nin yönetim, karakol ve tütün depoları bulunmaktaydı. Zamanla bakımsızlık, yıkım, yangın gibi nedenlerle ortadan kalktılar.

Dönem gazetesiİZMİT DÜYUN-U UMUMİYE BİNASI

İzmit’in sahil kesimini gösteren 1928 sonrasına tarihlendirilen fotoğrafın tanımında, sağ baştaki binanın Düyun-u Umumiye binası olduğu belirtilmektedir.

İzmit Düyun-u Umumiye Binası’nın mülkiyetinin şahsa ait olduğu, Düyun-u Umumiye’nin binayı kira karşılığında kullandığı ve söz konusu yapının D-100 karayolunun yapımı sırasında yıkıldığı belirtilmektedir (Yazıcı, 2004: 164).

Diğeriyle aynı açıdan çekilen başka fotoğraflardan yapı daha net olarak algılanmaktadır. Fotoğraflardan tanımlanabildiği kadarıyla çatı katıyla birlikte üç katlı olan binanın batı ve güney cephelerinin orta aksları dışa taşkındır. Batı cephesinde yuvarlak kemerli pencerelerin ortasında basık kemerli kapı bulunmaktadır. Üst katta dışa taşkın bölümde görülen yuvarlak kemerli dört pencere, ikili gruplar halinde ortadan bölünmüştür. Batıda dışa taşkın çıkmanın üzerinde bulunan çatı katı da üçgen çatının tepe noktasından ikiye ayrılmıştır. Yapıyı gösteren 19. yüzyılın sonuna ait başka bir fotoğrafta doğu cephesinin düz olduğu görülmektedir.

Söz konusu yapı, kamu yapısından çok 19. yüzyılda inşa edilen sivil mimarlık örneklerine benzemektedir. Yapının mülkiyetinin şahsa ait olduğunun ifade edilmesi de ilk konut olarak inşa edilmiş olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

REJİ İDARESİ VE DEPOLARI

Reji İdaresi ve buna bağlı tütün depoları günümüzdeki Hürriyet Caddesi üzerindedir. Körfezin doğusundaki eski hapishane binasının da İzmit’te tütüncülüğün gelişmesinden sonra, sahilde yapılan kagir mağazalardan biri olduğundan bahsedilmektedir (Oral, 2007: 444), (Şekil 5.22). 1994 yılında meydana gelen yangınla yanan depo binalarından yalnızca bir duvar parçası kalmıştır.

Yapıların mimarları konusunda bilgi yoktur. Ancak merkezi İstanbul’da olan Reji İdaresi’nin bünyesinde İnşaat Bürosu da bulunmaktadır. 1886-1890 yıllarında Alexandre Vallaury’nin şefi olduğu bu büroya bağlı mimarlar Kuruyazıcı (1999: 54), muhtemelen Reji İdaresi’ne bağlı yapıların tasarımcılarıdır. İzmit’teki Reji İdaresi ve tütün depolarının da burada hazırlanmış projelere göre inşa edilmiş olmaları mümkündür.

Kesin tarihi bilinmeyen bir kartpostalda İzmit Reji İdaresi Binası kısmen gözükmektedir. Buna göre İzmit Reji İdaresi iki katlı, cepheleri basık kemerli açıklıklı, parapetli üst örtülü Neo-Klasik üsluplu bir yapıdır.

Bunun dışında yine eski bir fotoğrafın açıklamasına, arkadaki yapıların rejiye ait tütün depoları olduğu yazılmıştır (Oral, 2007: 198). Fotoğrafta görülen binalar aynı mimari karakterde dikdörtgen planlı iki blok şeklindedir. Ana cepheleri güneye bakan binalar, arada dar bir bölümle birleşmektedir.

1994 yılındaki yangından sonra depo binalarından yalnızca bir duvar parçası kalmıştır. Yapının cephe rölevesi Saraybahçe Belediyesi’nde tespit edilmiştir. Röleveye göre cephedeki tüm kapı ve pencereler basık kemerlidir. Özellikle zemin kattakiler üst katlara oranla daha basıktır. Birinci ve ikinci katlardaki zemin kat pencereleriyle aynı biçimsel özellikler taşıyan beşli pencere düzeninin yerini dördüncü katta daha uzun boyutlu pencereler almıştır. Cepheyi sonlandıran üçgen alınlığın ortasındaki geniş basık kemerli açıklığın içi, kemerin kavisine uygun sıralanan beş pencereyle doldurulmuştur. Bu mimari özelliklere göre tütün depolarının Neo-Klasik üsluplu olduğu söylenebilir.

TEKEL TÜTÜN AMBAR VE BAKIM YUVASI

Kentte her yıl gittikçe artan tütün üretiminden dolayı mevcut tütünü güvenle saklamak zor hale gelmiştir. Yılda sekiz milyon kilo tütün elde edilmekteydi fakat bu tütünleri muhafaza edebilecek ve işleyebilecek yer bulunmuyordu. Kent için zaruri bir ihtiyaç halini alan ‘Tütün Bakım ve İşletme Evi’ inşası için 1956 yılında büyük bir hızla harekete geçilmiştir.

Tütüncüler ve Tekel İdaresi’nin İstanbul Tütün Bakım ve İşletme Evi’nden sonra ikinci büyük bina haline getirilmesi istenmekteydi. Sekiz yıl inşası süren dört bloklu Bakım ve İşletme Evi 1966 yılında tamamlanmıştır. Tüm verilen uğraşlara rağmen 1993 yılına gelindiğinde Tekel Binası’nın deposunda çıkan büyük bir yangın neticesinde üç büyük bina tamamen yok olmuştur. Yapıların beş bin metrekarelik bölümü yangında ayakta kalabilmiş fakat İTO ve Kocaeli Üniversitesi’nin hazırladığı raporlar sonucunda yıkılmasına karar verilmiştir.

Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile korumaya alınan Tekel Tütün Ambar ve Bakım Yuvası’nın tamamının 1994 yılında yıkılması büyük yankı uyandırmıştır. Harabe halinde kalan binalardan günümüze bir tek duvar kalıntısı bırakılmış, araziye yeşil alan ve park düzenlemesi yapılmıştır.

Kaynakça:

-Resül Narin, ‘Düyûn-ı Umûmiye İdaresi ve Adapazarı’, Karadeniz Araştırmaları, Cilt: 6, Sayı: 21, Bahar 2009, s.49-59.

-Mehmet Ali Yıldırım, Düyun-ı Umumiyyye İdaresi’nin Kurulmasından Sonra Osmanlı’da Kozacılığın (İpekböcekçiliğinin Gelişiminde Dair, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, C. 10, S. 22, s. 65-82

-Cumhuriyet Gazetesi, Osmanlı Borçları İtilafnamesi dün Meclis’te tasdik edildi, 29 Mayıs 1933, s. 1, 5

-Şennur Kaya, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e İzmit Kenti’