Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Sebahattin Aydın

Hala neyi tartışıyoruz?

“Benim inandığım gibi inanmalısınız.”

“Benim söylediğim gibi söylemeli, benim dinlediğim gibi dinlemelisiniz.”

“Anlamın önemi yok, benim kast ettiğim neyse ona tabi olmalı; dediklerimi sorgulamamalısınız.”

“Benimle aynı düşünmüyorsanız, yanlış düşünüyorsunuz.”

“Ben işime geldiği gibi davranır, bunu da en makul yolmuş gibi gösteririm.”

“Doğru bir tanedir o da bizim bildiğimizdir.”

***

“Yukarıdakileri kim söylüyor” desem?

Akıllara ilk önce AKP hükümetinin temsilcileri gelir.

Siyasal olarak AKP’lilerin yıllardır yaptığı şey.

Kendileriyle aynı düşünmeyeni çok çabuk, bir çırpıda, acımandan fütursuzca “terörist” olarak yaftalayan bir yapıdan, siyasi oluşumdan bahsediyoruz.

Ancak ben bu söylem ve tavrın iktidarda olanlara siyasal fark gözetmeksizin yapışacak bir alışılmış davranış olduğunu düşünüyorum.

Çünkü AKP’nin karşısında yer aldığını söyleyen siyasi partiler, yerel iktidarı ellerine aldıklarında sorgulanamaz, eleştirilemez ve doğrunun merkezi gibi davranıyor.

Aynı AKP’liler gibi yandaşlarını işe alıyor, diğerlerini barındırmıyorlar.

Aldıkları kararlar gösterişten demokrat, sahicilikten uzak samimiyetle alınıyor.

***

Eğitim seviyesi aynı, kültür aynı, düşünüş, davranış aynı.

Farklı olan sadece kutsiyet addedilen şeyler…

Bunun dışında iktidar siyasetçileri ve muhalefet siyasetçileri arasından zerre fark yok.

Şimdi AKP’liler talan ediyor yarın seçimi kazanırsa diğerleri talan edecek.

Bunları söylemeli, bu düşünceleri dile getirmekten korkmamalıyız.

Ben yıllarca vicdanımın sesini dinleyerek habercilik yaptım.

AKP hükümetleriyle barışık olamadım.

Muhalefetle ise hep seviyeli ilişkiler kurdum.

Bunun gerekli olduğunu, yaptığımın doğru olduğunu birçok kez gördüm.

***

Bu tavrım, diğer yandan olayları objektif değerlendirmemde bana büyük katkı sundu.

“Düşlemek, söylemek ve eylemek” üçlemesinden bahsetmekte fayda görüyorum.

Önce düşler ve fikir haline getirirsiniz.

Sonra bu fikri paylaşıp kabul ettirirsiniz.

Daha sonra somut hale getirip fikrin gerektirdiği adımları atarsınız.

***

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın “Hesaplaşmak” temalı konuşması ülkenin gündeminde.

Gözlemlediğim kadarıyla;

Tahir Hoca, lafını tartarak konuşan, konuşurken ne söylediğini bilen bir isim.

Yaptığı konuşmada cumhuriyetle sorunu olduğu çıkarımında bulunmak;

 bence hesaplanmamış, heyecana gelerek yapılmış bir açıklamadan ibaret.

Bu açıklamayı kimin yaptığı, ne amaçla yaptığı, bu yaptığı açıklamaya inanıp inanmadığının da bir önemi yok.

Yukarda belirttiğim gibi;

Eğer Tahir Büyükakın cumhuriyet düşmanıysa bunu önce düşünmesi gerekir.

Ardından söylemesi gerekir.

Ondan sonra icraatlarıyla bunu ortaya koyması gerekir.

***

Peki Tahir Hoca bunu düşünmüş müdür?

Bilmiyorum ama sanmıyorum da.

Söylemiş midir?

Ben sözlerinde de böyle bir şey görmedim.

Eylemiş midir arkadaşlar?

Görev süresi boyunca ne Atatürk’le ne de Cumhuriyetle hiçbir sorunu olduğunu göstermedi.

O zaman, kendisi de “Ben cumhuriyet çocuğu olmaktan gurur duyuyorum” diyorsa neyi uzatıyoruz?

Muhalefet kanadının haksız bir linç uyguladığını düşünüyorum.

Aynı AKP’lilerin diğerlerine yaptığı gibi yapıyorlar hem de…

Dinlemiyorlar, çarpıtıyorlar, galeyana getiriyorlar.

Bence yapmamalılar.

 

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Çünkü biri dinden diğeri cumhuriyetten besleniyor kim neyden kale inşa ettiyse ona görede savunma yapıyor elinde güçlü ne varsa…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ