Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Nagihan Özcan: İnsana sevgi diyor ama bu sendikacılar işçisini dövüyor

Türk Metal Sendikası Kocaeli Şube Başkanlığı’na aday olduğunu açıklayan Nagihan Özcan, “İşçilerin aidatlarıyla o koltuklarda oturan, en lüks araçlara binip, en lüks otellerde tatil yapan sendika yöneticilerinin 10 Aralık’ta gerçekleşecek olan şube kongresi için hazırladıkları çalışma raporunda insana sevgi diyor ama bu sendikacılar işçisini dövüyor” dedi.

Türk Metal Sendikası Kocaeli

Nazim Ozgun Erbulan 1Türk Metal Sendikası Kocaeli Şubesi 6. Olağan Genel Kurulu 10 Aralık 2022 tarihinde saat 10.00’da Emex Otel’de gerçekleştirilecek. Çoğunluğun sağlanamaması takdirde kongre 17 Aralık 2022 tarihinde aynı yer ve saatte yapılacak. Kongrede 200 delegenin oy kullanma hakkı bulunuyor.

DELEGE LİSTELERİ VERİLMEDİ

Kongre öncesi basın toplantısı düzenleyen Kocaeli Şube Başkan adayı Nagihan Özcan, açıklamalarda bulundu. Sendikanın delege listesini vermediğini, delegelere kendi imkanlarıyla ulaşmaya çalıştığını belirten Özcan, sendikanın işçileri susturduğunu, kimsenin kimseyle konuşmadığını ifade etti. Özcan, seçim sürecinde işçilerin işlerinden olmaktan korkup kaçarlarsa geleceklerinden vazgeçeceklerini, mücadele ederlerse işlerini kaybederlerse bile geleceklerini kazanacaklarını söyledi.

Nagihan Ozcan 1“300 SAAT MESAİ YAPMIŞ ARKADAŞIMIZI İŞTEN ÇIKARIYORLAR”

Özcan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Bu ekonomik kriz koşullarında hakları ödenmeden ve somut hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atılan işçiler, üyesi oldukları sendikayı aradıklarında ulaşamıyor, sordukları sorulara muhatap bulamıyorlar. Bu konuda bir örnek paylaşmak istiyorum sizinle. Atılan işçilerle yaptığım görüşmede bir işçi arkadaşımız 3 ayda 300 saat mesai yaptığını aktardı. Burada şunu ifade etmek istiyorum, yasa bu konuda çok açık, bir işçi 1 yıl içerisinde en fazla 270 saat fazla mesai yapabilir. Bu arkadaşımız 3 ayda 300 saat fazla mesai yapmış. Bu yasadışı bir çalıştırma biçimi. Dolayısıyla sendikanın burada devreye girmesi gerekir ve bu hukuksuzluğu ortadan kaldırması gerekir. Elbette bu yapılmadığı gibi 3 ayda 300 saat mesai yapan işçi arkadaşımızı performans düşüklüğü gerekçesi ile işten çıkarıyorlar. Sendikada buna göz yumuyor.

“NEDEN HİÇBİR İŞÇİYE SAHİP ÇIKMIYORSUNUZ?”

Hadi diyelim ki fabrika küçülmeye gittiğini söyledi, çeşitli gerekçeler öne sürdü bu nedenle sendika da bu işçilerin işten atılmasına engel olamadı. Peki, neden hiçbir işçiye sahip çıkmıyorsunuz? Benim başkanlığım döneminde böyle bir şey olacak olursa şunları vadediyorum: Hepimiz biliyoruz ki bu fabrikalar işkolunda devasa karlar yapan fabrikalar. Peki, işçiler bu devasa karlardan payına düşeni alabiliyor mu elbette hayır. İşkolunda ortalama bir işçinin ücretinin 10 bin lira seviyesinde olduğunu düşünürseniz metal işçisinin yoksulluk sınırının yarısı kadar bile bir ücret almadığını göreceksiniz. Dolayısıyla büyük karlar elde ederken bunu işçisi ile paylaşmakta cimrilik eden patronlar, pazarda küçük de olsa bir daralma olduğunda bunu hemen işçinin sırtına yıkmakta bir beis görmüyorlar. Bu kabul edilebilir değildir. O açıdan diyoruz ki patronlar kriz gerekçesi ile işten çıkarmaları gündeme getirdiklerinde biz tüm demokratik haklarımızı kullanmaktan çekinmeyeceğiz. Aynı zamanda işten çıkarıldıktan sonraki süreçte sendikanın avukatları işçinin emrinde olacaktır.

“BU SENDİKACILAR İŞÇİSİNİ DÖVÜYOR”

Federal Mogul’da bu zorlu yaşam koşullarında alınan her hak giydirilmiş ücretten verilir, yani işçinin cebine giren her kuruştan kesinti yapılır. Sendikaya ise brüt bir yevmiye kesiliyor. Bu sendika işçiden kesilen her bir kuruşun hakkını vermek zorundadır. Son bir haftadır daha önce bu fabrikada çalışmış olan, sendika- işveren işbirliğiyle tazminatsız şekilde işten atıldığını ya da işten atıldıktan sonra sendikanın arkasında durmadığını söyleyen çok sayıda işçi sosyal medya hesaplarımdan bana ulaştı. Yani bugün sürdürmekte olduğum mücadele sadece benim değil bütün haksızlığa uğramış işçi kardeşlerimin mücadelesi oldu o yüzden de benim için daha da anlamlı oldu. İşçilerin aidatlarıyla o koltuklarda oturan, en lüks araçlara binip, en lüks otellerde tatil yapan sendika yöneticilerinin 10 Aralık’ta gerçekleşecek olan şube kongresi için hazırladıkları çalışma raporunda insana sevgi diyor ama bu sendikacılar işçisini dövüyor.

“DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

Emeğe saygı diyor ama sendikacılar 27 yıllık bir işçi duymak istemediği soruları sordu, kendisiyle ters düştü diye işten attırıyor. Bu 230 sayfalık çalışma raporunda şube ziyaretleri, parti ziyaretleri, işveren ziyaretleri, kendilerine yakın olan çalışanlarla gittikleri eğitimlerden bahsediyor. Bunlar olsun tabi ama bütüne baktığımızda işçilerin yararına kazanılmış bir hak göremiyorum. Sadece ben değil, metal sektöründe çalışan ve bu sendikaya üye olan pek çok arkadaşımda bunu ifade edecektir. Tüm bu olumsuzlukları görüyor ve değişmesi gerektiğini düşünüyorum, bu nedenle de Türk Metal Sendikası Kocaeli Şube Başkanlığına adayım. Delege seçimlerinde bile karşıma türlü zorluklar çıkartan bu sendikal anlayışın değişmesi gerektiğini düşünüyorum.

NELER YAPACAK?

Bu korku düzeni değişmeli, işçilerin temsilcilere ve şube başkanlarına soru sormaktan korkmadıkları bir sendika mümkün. İşçilerin birlikte yönettiği demokratik bir sendika mümkün. Söz, yetki, karar işçilerde olmalı, bütün karar alma süreçlerinde işçilerin fikrinin alınmalı. Sendikalar işçiler için, işçiler sayesinde var ve işçilerin yasal haklarını öğrendikleri bir sendika mümkün. Bizlerin aidatlarıyla yapılan sendikaya ait otellerden, misafirhanelerden ayrımsız bütün işçilerin yararlanabilmesi mümkün. Toplu sözleşme taslağında yer alacak taleplerin işçilerle beraber hazırlanması ve bu taleplerin elde edilmesi için izlenecek yolun birlikte belirlenmesi mümkün. Mali bilançoların işçilerle şeffaf bir şekilde paylaşıldığı bir sendika mümkün. İşyeri temsilcilerinin, delegelerin, şube başkan ve yönetim kurulu üyelerinin seçimle belirlendiği bir sendikal düzen mümkün. İşçisini hedef gösteren değil, işçisine sahip çıkan; işçinin de sendikasına sahip çıktığı bir sendikal anlayış ancak ve ancak bizlerle, bizlerin mücadelesiyle mümkün. O nedenle elin birlikte bu sendikal düzeni değiştirelim, değiştirmek için mücadele edelim.”