Bağımsızlık serüveni

Saat gecenin bir yarısı.
Erken yatıp erken kalkmak gerekiyor ama uyku tutmuyor.
Oturdum bilgisayarın başına bu satırları yazıyorum.
Sadece bugün değil, yaklaşık 15 gündür bende durum aynı.
Sadece ben değil, değerli ortağım Sebahattin Aydın’da da durum aynı.
Gecemiz gündüzümüz yok.
5 yaşındaki oğlumu bu 15 günde 3 kere görebildim.
Ne zaman eve gitsem uyuyor, ne zaman evden çıksam uyuyor.
*
Sabah 6’da kalkıyorum.
Kahvemi içiyorum.
8’e kadar yerel ve ulusal haber sitelerini tarıyorum.
Notlarımı alıyor, erken yazılması gereken haberleri yazıyorum.
8.30’da gazetede olmam gerek.
Malum, nasıl başlarsak öyle gider.
Hazırlık aşamasında dahi her sabah 8.30’da ofisin kapısını açtık.
Ofise giderken basılı yerel gazetelerin tamamını alıyoruz.
İnternette çıkan haberleri basılı gazetede nasıl gördüklerini takip ediyoruz.
Evet, medya düzeni değişti.
Artık internet üzerinden yayın yapan, anlık haber ileten siteler var.
Biz de onlardan biri olmak için kolları sıvadık.
Ancak yine de insan eski alışkanlıklarını kolay bırakamıyor.
Bu kentte gazeteler günlük 100-200 adet satıyorsa bunda her gün 1 de bizim payımız var.
*
Yeni medya kolay bir iş gibi görülüyor.
300-500 liraya dileyen herkes bir domain (site adresi) satın alıp, en ucuzundan hosting ayarlayıp, Windows’un Paint programında hazırlanmış yahut bir anaokulu öğrencisi tarafından elle çizilmiş gibi duran ara yüzleri ile haber yayını yapmaya başlayabiliyor.
Çoğunun gazetecilikle uzaktan yakından alakası yok.
Ancak yine de girdikleri ortamda “gazeteci” olarak adlandırılıyor, görece saygı görüyorlar.
Sebahattin’le yola çıkarken “Farkımız olmalı” dedik.
Tamam kaliteli haberler yapacağız, sadece Bağımsız Kocaeli’de okuyabileceğiniz özel içerikler hazırlayacağız ancak bu içerikleri sizlere sunma şeklimiz de önemli.
*
İlk işimiz kurumsallık oldu.
Sitemiz yayına başlamadan şirketimizi kurduk.
Şirket kurarken kolaya kaçmadık, 2 ortaklı limited şirket kurduk.
İnanın mali yükü bir hayli fazla.
Şirketimizin ismi Bitinya Medya Bağımsız Gazetecilik Ajans Reklam Matbaa Yayıncılık Organizasyon Fotoğrafçılık TİC. LTD. ŞTİ.
İlerleyen dönemde gazetecilikle iç içe geçmiş alanlarda da hizmet verebileceğimizi düşünerek yelpazemizi biraz geniş tuttuk, gazeteciliği ise her zaman olduğu gibi önceledik.
Şirketi kurduktan sonra marka tescili için kolları sıvadık.
Medya Baba’dan değerli büyüğümüz Ammar Yıldırım ile önce tanıştık sonra güzel bir çalışma yaptık.
Marka tescili bizim için önemliydi.
Böylelikle genel geçer .com alan adından ziyade Türkiye’de yayın yaptığımızı tescil eden yerli ve milli .com.tr alan adını alabildik.
Alan adı tescilimizi Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne ait nick.tr’de yaptık.
*
Kentin göbeğinde, Halkevi’nde güzel bir ofis tuttuk.
Rahmetli Nihat ağabeyin (Nihat Kanbur) ofisine yerleştik.
Kanburoğlu İşhanı’nda köşeyi kaptık.
Markamıza yakışır bir tabelaya ihtiyaç duyuyorduk.
Ada Reklam’dan Caner Arduç bizim için öyle bir tabela tasarladı ki, sitemiz açılmadan tabelamız konuşulur oldu.
Hava karardığında, ışıklarımız yandığında tabelamız Fevziye Camii’nin önünden bile görülebiliyor.
Ay gibi parlıyor.
Kurumsal kimlik çalışmalarımızı yine sevgili Caner yürütüyor.
*
Faturalarımızı ve kaşemizi bu kentin esnaflarından, Mehmet Şen’den temin ettik.
Ofisin iç tasarımına çok kafa yorduk.
Boyası, badanası derken gösterişten uzak, bir medya kurumunu temsil edecek önemli ayrıntılara yer vererek iç dekorasyonumuzu tamamladık.
Ofisimizin girişinde büyük bir kitaplık oluşturduk.
Bizim için olmazsa olmaz şey; okumak.
Yılda bir kitap okumadan köşelerden ahkam kesen tiplerden hiç olmadık, bugünden sonra da olmayacağız.
Ara not olarak belirteyim; bu sebeple açılış tebriki için çiçek yerine kitap hediyeleri bizim için daha makbule geçecektir.
*
Ben antikaya pek bir düşkünüm.
Yıllardır antika biriktiriyorum.
Plağa ayrı bir merakım var.
Elimde avucumda ne varsa ofise getirdim.
Artık benim değil, Sebahattin Aydın’la bizim, Bağımsız Kocaeli’ye ait geniş bir plak arşivimiz ve idare eder bir koleksiyonumuz var.
*
Ofisin en değerli antikalarından biri ise Nihat amcanın oğlu Murat Kanbur tarafından hediye edildi.
Birkaç gün önce sosyal medya hesabımdan paylaştığım bir fotoğrafta yanımda duran büyük kasa olay olmuştu.
İşte o kasa rahmetli Nihat amcanın yıllarca kullandığı, manevi değeri büyük bir emanet.
Ofise ayrı bir hava kattı.
4 kişi sürükleyerek yerine koyabildik.
*
Bütün arşivimin, elimde avucumda biriktirdiğim her şeyin artık ofiste olduğunu söyledim.
Ben ortaklığa böyle bakıyorum.
Sadece kağıt üzerinde yahut ay sonunda hesap defterinde değil, bütün hayatımla ortak oldum Sebahattin Aydın’a.
Benim olan ne varsa, artık Sebahattin’in ve dün muhteşem bir doğumla kente karışan, kente ait olan Bağımsız Kocaeli’nin…
*
Şunu yapacağız, bunu yazacağız, şöyle güzel olacak, böyle tartışılacağız demeyeceğim.
Yukarıda ifade ettiğim yol hikayesini de tekrar tekrar sakız gibi uzatarak anlatıp sizleri sıkmayacağım.
Bu ilk ve sondu…
*
Yıllardır bu kentte gazetecilik yapıyorum.
Türkiye’nin en büyük gazetesi Sözcü’nün bölge temsilcisiyim.
Bu görevimi sürdürmeye devam ediyorum.
Bu kentin beni ve Sebahattin Aydın’ı çok iyi tanıdığını biliyorum.
Bizlerden beklentinin büyük olduğunun farkındayım.
Bugüne kadar nasıl geldiysek, bugüne kadar ne yazdıysak bugünden sonra da aynı çizgide ilerleyeceğimizden şüpheniz olmasın.
Beklentilerinizi boşa çıkarmamak için çabalayacağız.
*
Bağımsız Kocaeli’yi sizler için hazırlarken “Neyi deniyoruz” diye yazmıştım.
Denedik, bitti diye bir şey yok.
Eksiklerimiz olabilir.
Lütfen gördüğünüz her eksiği çekinmeden yazın.
*
Bağımsız Kocaeli 16 Aralık’ta kente sıcak bir “merhaba” dedi.
Bugün ikinci günümüz.
Eminim, bu kentin sokaklarında bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da başımız dik, yüzümüzü düşürmeden yürüyeceğiz.
Şimdiye kadar olan ve şimdiden sonra olacak bütün destekleriniz için teşekkür ediyorum.
Klişe olarak zihinlerimize yer ettiği gibi “Bizleri bugüne kadar sizler var ettiniz.”
Bugünden sonra da yanımızda olacağınızdan şüphem yok.