Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Uğur Enç

İzmit’teki ayıp!

Tatil dönüşlerini hiç sevmiyorum.

Sadece yatıp, çalışmadığım bir zaman sonra yeniden mesaiye başlayacağım için değil elbette.

Yeniden bu kentin gereksiz zırvaları ile baş başa kalacağım için…

Derin ve paha biçilemez tine dönüş anlarından sonra İzmit’e gelip kim kime ne demiş, kim yine ne için hangi kavgayı çıkarmış dinlemek inanın çok sıkıcı.

Koskoca bir evrende, Samanyolu’nun içinde, bir küçük güneş sisteminde, bir dünyanın üzerinde, yedi kıtadan birinde, yüzlerce ülke arasında küçücük bir ülkenin sınırları içerisinde, o ülkenin 81 ilinden birinde okuduklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz o kadar önemsiz ki…

Kim yalan söylüyor, kim ortalığı karıştırıyor, kim siyaset yapmayı sadece algı yaratmak olarak görüyor konuşmak bile midemi bulandırıyor.

Kente yapılan veyahut yapılmayan hizmetleri konuşmak yerine sürekli bir mağdur edebiyatı ya da sürekli bir boşluk kollama sinsiliği ne acı.

*

Ben şehir değiştirdiğimde dahi sorunlarımın ne kadar gereksiz olduğunu anlarım.

Bırakın ülke ya da kıta değiştirmeyi, İstanbul’a yahut Sakarya’ya gitsem hemen orada yaşayan insanları düşünürüm.

Benimkinden bambaşka bir arkadaş çevresi, bambaşka yaşanmışlıklarla bir Uğur vardır elbet o şehirde de.

Ben onun sorunlarından ne kadar haberdarsam o da benim sorunlarımdan o kadar haberdardır elbette.

Gereksizdir bizim büyük sorunlarımız onlar için.

Şehir yönetimlerine de benzer bakarım.

İzmit’teki arsa satışı nedir, ne kadar ilgilendirir başka kimseleri?

Buradan siyaset devşirmek çok sığ değil mi?

*

Ben çok fazla karar alan biri olmadım hiç geleceğe dair.

Şunu şöyle yapacağım, bunu böyle yapacağım diye düşünmem.

Kendime sözler vermem.

Genelde anı yaşarım.

O an ne gelirse aklıma onu yaparım.

İlk aklıma geleni söylerim.

Şimdi de öyle yapacağım.

Tatilden pazartesi döndüm.

Bir gün dinlendim.

Dün gün boyu ben tatildeyken kentte yazılanları, çizilenleri okudum.

Yine ne kadar boş işlerle uğraşılmış aklım almıyor…

Dümdüz gideceğim şimdi izninizle.

*

EYT’lilerin tazminatları bir süredir sorundu İzmit Belediyesi’nde.

Fatma Kaplan Hürriyet’in EYT’lilerin tazminatlarına hazırlıklı olmaması normal.

EYT seçim öncesi ani bir kararla geçti.

Bir anda milyonları bulan emekli tazminatı yükü geldi işletmelere ve belediyelere.

Bunun için İzmit Belediyesi’nin ayrı bir sermayesi olmamasını hoş karşılayabilirim.

Ancak bir diğer tarafta borç batağında bir belediye olarak yeni yönetime geçen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi var.

Tahir Büyükakın hem borç ödedi, hem kasaya para koydu.

Üstelik corona virüsü ve Kahramanmaraş depremlerine karşı yüzlerce milyon liralık nakit yardımlarda bulundu.

Büyükşehir belediyesinde de EYT’liler vardı.

Kasayı tam takır kuru bakır olarak devralan Tahir Büyükakın bu tazminatları ödedi.

*

Bu durum bana mali açıdan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ayağa kalkarken İzmit Belediyesi’nin çok da güçlü bir yapıya kavuşmadığını gösteriyor.

Denebilir ki biri büyükşehir belediyesi bir ilçe belediyesi.

Bu iki belediye arasındaki kıyaslamayı ve yönetim değerlendirmelerini ben değil İzmit Belediyesi’nin yöneticileri yapıyordu.

İzmit’in iyi olduğu yönleri büyükşehirle yarıştırırken eksik kaldığı yönlerde ‘Ama biz ilçe belediyesiyiz’ aciziyetine sığınmak doğru değil.

*

EYT tazminatları için İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet meclisi olağanüstü toplanmaya çağırdı.

Konu arsa satışı olacak idi.

15 milyon liraya bir arsa satılacaktı.

Ak Partili ve MHP’li üyelere çağrıda bulunuldu.

Arsa satışına onay verilmesi istendi.

Bu sırada Kocaeli Büyükşehir Belediyesi satılacak arsaya talip oldu.

Kamunun malı kamuda kalsın istediler.

Bir iki gün sonra İzmit Belediyesi’nin olağanüstü toplantıdan vazgeçtiği duyuruldu.

Gerekçe banka kredisinin onaylanması idi.

‘Artık arsa satmaya gerek yok’ diye açıkladılar.

Tam burada aklıma İzmit Belediyesi’nin araç satın alımı için kredi kullanmak adına içine girdiği tartışmalar geldi.

Madem kredi kullanımına onay çıktı, bir yandan da olağanüstü meclis ile arsa büyükşehire satılacak.

Bu satıştan vazgeçmeyip oradan gelen para ile mevcut kiralık araçların bir kısmı satın alınıp belediyenin kara geçmesi sağlanamaz mıydı?

*

Fatma Kaplan Hürriyet gazetemize yaptığı açıklamadı arsaları almak ister ise büyükşehir belediyesine satabileceklerini, oradan gelecek geliri farklı alanlarda kullanabileceklerini ifade etti.

Madem satılmasında sakınca yok, olağanüstü meclis neden iptal edildi?

Bir de bu gibi konuların bu şekilde basın açıklamaları ile gündeme gelmesi ve tartışılması ne kadar doğru?

Büyükşehir belediyesi bu kentin ağabeyi konumundadır.

İlçe belediyeleri sıkıntıya girer ise büyükşehir ile irtibat kurar, telefon açar, başkanlar bir araya gelir ve bu konular konuşulur.

Arsayı satalım, arsayı alalım filan bu gibi konular karşılıklı açıklamalarla yürümez, yürümemeli.

İlçe belediye başkanları zora girerse büyükşehire gider, yardım ister.

Bugün Körfez Belediyesi başta olmak üzere pek çok belediye mali olarak büyükşehirden destek almıştır.

Bunda bir ayıp da yoktur.

Bir arsa satışı ve çalışanların tazminat ödemesi bile ne kadar büyük mesele bu kentte.

Akıl alır gibi değil.

Kent turizmi için neler yapılabilir, kent tarihi için nasıl adımlar atılabilir, bu kentte çevre için nasıl adımlar atılabilir, yerel yönetimler olarak kent halkının refah seviyesini artırmak adına ne gibi adımlar atılabilir… bunları tartışmak yerine sürekli olarak mahalle kavgası içerisinde yer almak bence en ayıp yönetici hallerinden.

Fakat bu ayıptan kendine pay çıkaran hiç yok.

Eskiden İzmit Belediyesi’de herhangi bir konu ile ilgili çaycısına kadar herkes sosyal medya paylaşımı yapar, bu paylaşımlar haberleştirilerek belediye tarafından servis edilirdi.

Şimdi Ak Partililer de modaya uymuş.

Ne kadar meclis üyesi varsa peşi sıra aynı konuda benzer söylemleri geveliyor.

Kayıkçı kavgasında kürek tutup, bir girdaba kapılmışçasına aynı konu üzerinde sonuçsuz laf kalabalığı yapıyor.

Kendi zamanlarını harcıyorlar.

Bu kent adına kalem oynatması gereken bizlerin zamanlarını harcıyorlar.

Bu boş tartışmaları okumak zorunda kalan kent halkının zamanlarını harcıyorlar.

Pireyi deve yapıyorlar.

Deveyi görmezden geliyorlar.

Siyaset yapmayı karşılıklı laf dalaşından ibaret sanıyorlar.

Üretemiyorlar.

Kısır tartışmaların içinde boğuluyorlar.

*

Yine İzmit, yine bir tartışma.

Ben artık bu tartışmalarda haklı, haksız aramıyorum.

Sıkıldım bunaldım.

İzmit’te bana dokunacak, halka dokunacak şeylerin konuşulduğunu görmek istiyorum.

*

Fethiye Caddesi taşa bürünmüş görüntüsünden kurtulabilecek mi?

Fethiye Caddesi’nde yeşile dönek bir üstyapı peyzaj çalışması yapılacak mı?

Sokak köpeği sorunu ne olacak?

Her mahalleyi esir alan onlarca köpeklik büyük çetelere müdahale edilecek mi?

Benim mahallem Veli Ahmet.

Bu mahallede onlarca kısırlaştırmamış, aşılanmamış köpek var.

Bu köpekler sadece burada değil bütün bir ilçeyi etkisi altına almış durumda.

Bu köpeklerle ilgili bir çalışma yapılacak mı?

İzmit’in sosyal yaşantısında neredeyse hiçbir değişiklik yok.

Birkaç ufak konser, bir iki anma programı dışında 4 yıldır aklımda kalan tek program Çukurbağ kazıları lansmanındaki dans gösterisi idi.

Onun da eşine bir daha rastlamadım.

Bu kentin sosyal yaşamı için herhangi bir adım atılacak mı?

Alkollü mekanlar konusunda Kocaeli büyük bir baskı altında yaşıyor.

İzmit Belediyesi bu baskı ve zulme karşı bir kamuyu yaratmak adına adım atabilecek mi?

Alkollü eğlence mekanı işletmecileri yalnız.

Alkollü eğlence mekanı işletmecileri çaresiz.

Haliyle bu kentin halkı da yalnız ve çaresiz.

Bir sokağa hapsedilmiş, sürekli sorunlarla gündeme getirilerek kirletilen bir eğlence kültürü var İzmit’in göbeğinde.

Bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma, hazırlık, çözüm önerisi var mı?

*

Sadece bunları düşünmek dahi çok yorucu.

Benim sokağımdaki saldırgan, zarar veren sokak köpeği çetelerine dahi el uzatmayan bir belediyeden ben ne talep edebilirim diye düşünüyorum sade bir vatandaş olarak, aklıma pek de bir şey gelmiyor.

İlçe belediyesi olarak sadece bu sorunu çözseler kafi diyeceğim, başarılı sayacağım artık.

Haklı ve haksız yok demiştim arsa satış tartışmasında.

Bu tartışmalardan ziyade yapılacak işler var çünkü onlardan bahsettim biraz.

Tatil dönüşü çok daha keyifli bir yazı yazmak isterdim, olmadı.

Belki başka sefere…

650 TL su faturası mı olur?

Kocaeli’de suya zam yapıldı filan diye haberleri yaptık, okuduk, anlattık.

Fakat yazdıklarımız o kadar havada kalmış ki anlatamam.

Zammı hissedene kadar farkına varamamışım.

Ben aylık 150-200 TL su faturasına razıydım.

Yaz aylarında bahçe dolayısıyla 300 TL’ye çıkardı bu fatura.

Geçtiğimiz ayın su faturası tam 650 TL geldi.

Yahu bu zam hani yüzde 40 idi?

Hamam mı işletiyorum, dönüm dönüm arazilerimde tarım mı?

İki buçuk kişi yaşıyoruz evde.

Hepi topu 100 metrekare bahçem var.

Nasıl bir tüketim yapmış olabilirim aklım almıyor.

Ama durun, bekleyin bunlar iyi günlerimiz.

Daha doğalgaza zam gelecek.

Elektriğe zam gelecek.

Rahat etmemiz gereken yaz aylarında bu duruma geldiysek kışın nasıl yaşayacağız kestiremiyorum.

Allah garibana kolaylık versin.

TMO’daki patlama!

Önceki gün Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ait siloda patlama meydana geldi.

12 kişi yaralandı, bir kişi hayatını kaybetti.

Limanın hemen yanındaydı bu silo.

Büyük bir facia.

Ancak daha büyükleri de kapıda.

Koruma Klor’un limanını büyütme, yasallaştırma ve yeni depolama alanları açma projesini unutmayın.

Gübretaş’ı, Petrol Ofisi’ni ve diğerlerini hatırlayın.

Sürekli limanlarda kapasite artışları ve yeni silo inşaları gündeme geliyor.

Cılız tepkiler sonrasında bu artışlar kabul ediliyor ve inşa çalışmaları başlıyor.

TMO dilerim birilerine ders olmuştur.

Bundan sonra İzmit Körfezi’ndeki limanlarda kapasite artışlarına filan göz yummaz, kolaylık sağlamazlar.

Yazacak daha çok şey var.

4 sayfayı geçmişim şimdiden…

Burada bir virgül koyayım.

Yarın devam ederim.

Bir hafta boyunca tamamen gündemden uzaktım.

Yattım, okudum, dinledim, gezdim, yedim, içtim, eğlendim.

Memlekete döndüm.

Ben pek çay sevmem.

Bir kadeh viski de olur, bir duble rakı da.

İyi kavrulmuş sert bir espressoya da razıyım.

Hangisi olursa koyun, bir süredir vites düşürmüştük, yeniden başlıyoruz!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ