Kocaeli bir ne şehridir?

“Kocaeli bir sanayi şehridir” derler.

“Kocaeli bir liman şehridir” derler.

Hatta yalan söylerler, “Kocaeli bir turizm şehridir” derler.

İnanmayın.

*

Kocaeli’de defalarca turizm çalıştayı düzenlendi.

Şehrin pek çok etkinliğinin turist çekeceği iddia edildi.

Rize’ye gidince kent turizmi nedir, nasıl canlandırılır anladım.

Diyeceksiniz ki Rize yemyeşil.

İnanın Kocaeli’nin de pek çok bölgesi Rize gibi, Rize kadar yemyeşil.

Diyeceksiniz ki Rize’de Ayder Yaylası var.

Kocaeli’de de pek çok yayla var, Sapanca Gölü var, Kartepe var.

Ancak Kocaeli’de turizm konusunda adım atacak bir vizyon maalesef yok.

*

Rize’de 3 gün boyunca 2-3 farklı rehber bize eşlik etti.

Hepsi Rize tarihini anlattı, gezdiğimiz, gördüğümüz yerler hakkında bilgiler verdi.

Ve hepsi Rize Valiliği tarafından resmi olarak görevlendirilmişti.

Düşündüm.

Kocaeli’de kaç tane rehber var acaba?

Bize baştan sona kent tarihini anlatabilecek kaç kişi var?

Aklıma sadece Volkan hoca geldi.

Volkan Şenel.

Ancak o da rehber değil, bir kent tarihçisi.

Bu alanda çok ama çok eksiğiz.

*

Sürekli etkinlikler düzenliyoruz.

Manav mutfağını öne çıkarmaya çalışıyoruz mesela.

Ancak biz bunu sadece Kocaelililere yapıyoruz.

Kocaelililere manav mutfağını anlatıyoruz.

Kaldı ki manav tarihi ile ilgili bir bilgi vermiyoruz.

Manav köylerine geziler düzenlemiyoruz.

Sadece tanıtım günleri organize etmekle bu iş olmaz.

Bakın Rize Valiliği’ne ve örnek alın.

Türkiye’nin dört bir yanından gazetecileri, turizm acentelerini ağırlıyorlar.

Rize’yi tanıtıyorlar.

Gezdiriyorlar, gösteriyorlar, anlatıyorlar, öğretiyorlar.

Öğrettikleri, gezdirdikleri, anlattıkları da kendi şehirlerine dönünce Rize’nin sesini duyuruyor, güzelliklerini herkese anlatıyor.

Peki biz Kocaeli olarak ne yapıyoruz?

Bu kenti ne kadar tanıtıyoruz?

Her yıl kaç turist ağırlıyoruz bu kentte?

Turistleri geçtim, biz Kocaelililer olarak kentimizin tarihini ne kadar biliyoruz?

Ne kurtuluş savaşı cephelerinden haberimiz var, ne cumhuriyete Osmanlı’dan kalan fabrikalarımızdan.

Çuha fabrikası restorasyonu yapılacaktı ne oldu?

Hereke Sümerbank fabrikası çürüyor, kimse görmüyor mu?

Kartepe bölgenin açgözlü esnafları tarafından talan edildi.

Her yer kaçak bungalov doldu.

Kandıra deseniz her yaz giden herkesi pişman edecek trafik ve otopark sorunu var.

Sapanca Gölü’ne kıyımız var ancak İstanbullu ekabir takımına hafta sonu ne idüğü belirsiz serpme kahvaltı sunmaktan başka ne işe yarıyor?

Gölkay Park’ta kablolu sörf turnuvaları düzenlenecekti, yıllardır o da çürüyor.

Paşasuyu’nu, su kemerlerini, tümülüsleri bilen yok.

Hicaz Demiryolu Hattı’nın kalıntıları Gebze’de, nerede biliyor musunuz?

Kapanca Sokak’taki konaklarda 3-5 ayda bir yeni müze açılıyor.

Biri kapanıyor, tabelası iniyor, yerine yenisi geliyor.

Koskoca sokakta tek bir turist yok.

İzmitliler bile o sokağın tarihini bilmiyor.

Sörler Koleji’ni neredeyse otopark yapacaktık.

Son anda biraz yeşillikli küçük bir meydan olması kararlaştırıldı.

Onun inşaatı da karınca hızında maşallah.

Gölcük’te Yalı Evleri var.

Belediyenin kafesi olmasa kimse haberdar olmayacak.

Tek bir tur, tek bir tanıtım yok.

İzmit’in çivisiz konaklarını bilir misiniz peki?

Ya da birkaç yıl önce restore dilen Milli Mücadele Rıza Efendi Konağı’nı?

Konak restore edildi ama kullanım yok.

Durduğu yerde çürüyor.

Bir dönem Etnografya Müzesi olan Saatçi Ali Efendi Konağı ne durumda şu anda haberiniz var mı?

Hulusi Kentmen’in doğup büyüdüğü köşk rekonstrüksiyonla yeniden hayat bulacaktı.

Ahşap kaba inşaat hala.

*

Midde Kuyusu yıllarca valilik sitesinde kentin tarihi mirası olarak tanıtıldı.

Üzerinde 4 katlı apartman var şimdi, kuyudan eser kalmadı.

Çukurbağ kazıları yapılıyor diye afişler asıldı, tanıtımlar yapıldı.

O kazılar ne oldu?

Başiskele’de termal su çıkmıştı.

Tesis inşa edilecekti.

Edilecek de ne olacak sanki.

Yazlık Ilıcası’yla, termal otelleriyle Gölcük’te çok mu tanıtım yaptık?

Tavşancıl Konakları’na gittiniz mi peki hiç?

Karamürsel Ereğli’de sürekli yıkılan ve dökülen, restore edilmeyi bekleyen konakları bilir misiniz?

*

Tek bir ilçenin sorunu değil turizm.

Kentin dört bir yanının baştan sona sorunu.

Ben yaptım, oldu.

Reklam yaptım, bitti.

Mantık bu.

Çalıştay düzenledim, oh ne güzel.

Sonuç?

Sonuç yok.

Sürekli aranıyor bu kentte turizmin nasıl canlanacağı.

Ancak bir çözüm yok.

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir der Mevlana.

Bizim kentimizde turizme sahip çıkacak, turizmi canlandırmak isteyecek bir zihniyet maalesef yok.

Bu kentte turizmi canlandırmak demek sadece birkaç gün sürecek reklam çabası demek.

Hepsi bu.

Kimse bu kentin turizmini düşünmüyor.

Tek bir dert var, reklam.

Ben yaptım, oldu.

Reklam yaptım, bitti.

Sonrasında ne olursa olsun.

Bina mı, restore ettik işte.

Kim uğraşacak şimdi turist davet et, ağırla, tur organizatörlerini kenti tanıt, başka şehrin gazetecilerine kenti anlat.

*

Rize’deydik 3 gün boyunca.

Onlar uğraşmış, dert edinmiş.

Şimdi sonuç alıyorlar.

Rize Türkiye’nin dört bir yanından turist çekmeye başladı bile.

Kocaeli’den, Bursa’dan, Antalya’dan, İzmir’den 2-3 günlük turlar organize edilmeye başlandı bile.

Ah bir de Cengiz Topel’den Rize Havalimanı’na direkt uçuş olsa…

Havalimanını da yarın anlatacağım.

Yazacak çok şey var daha…