Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Sebahattin Aydın

Namuslu namussuzlar

İnsan dediğin varlık tür tür.

Öyle olması da esasen büyük zenginlik.

Pozitif yönde kendini geliştiriyorsa ne ala..

Yerinde saymak, 10 yıl önceki sen olmak övünülesi bir şey değil.

Bu nedenle yeni şeyler öğrenmek yeni şeyleri tanımak beni mutlu eder.

Yeni bilgiye sahip olmak için benim tercih ettiğim yöntem okumak.

Okuduklarımı satmak için okumam.

Sorulmadığı sürece söylemem.

Dikkate alınmayacağını düşündüğümde konuşmam.

Karşımdakine tesir etmeyeceğini hissedersem kelime kullanmam.

Okuduklarımla aslında okumanın kıymetinin olmadığı bir toplumda caka satmak bana dünyanın en gereksiz çabası gelir.

***

Son bir yılda çok sayıda psikoloji, sosyoloji ve kendimi içerisinde bir deryada hissettiğim felsefi eser okudum.

“Boş zamanlarımda okumam okumak için boş zaman yaratırım” diyemesem de, 24 saatim içinde keyifli sohbetten sonra en kıymetli aktivitem kitabımın sayfasını çevirdiğim andır.

İnsana dair, insanın davranışlarına, ruhuna yönelik, taktığı ve takmak istediği maskelere yönelik can alıcı tespitler beni fikirsel anlamda olgunluğa taşıyor.

“Her şeyi biliyorum” dediğin an bittiğin andır.

Bunu söylemek de ahmaklıktır, budalalıktır.

Ahmaklığa Övgü’de Erasmus, bu türler için övgü dolu sözler kullanır.

***

İnsanın olmadığı gibi davranma eğilimi sanıyorum ki insan toplumsal yaşama adımı attığında başladı.

Bunun diğer bir adına “riyakarlık” da denilebilir.

İslami literatürde “Takiyye” olarak adlandırılır desek yanlış olmaz. Sokrates’ten Platon’a, Aristo’dan Marcus Aurelius’a, Schopenhauer’dan Nietzsche’ye, Jung’tan Freud’a, Erich Fromm’dan Engin Geçtan’a; sosyolog, filozof ve psikiyatr olan bu isimler insana dair yaptıkları irdelemelerde can alıcı tespitlerde bulunuyor. Birçoğu da bu bahsettiğim eğilime kesinlikle bazı satırlarda yer veriyor.

İnsan sosyal çevresinden, psikolojik etmenlerden, sınırlı olarak düşünse de içerisine girdiği düşüncelerle bir varlık inşa ediyor.

Ancak inşa edilen bu varlıkta omurga eksikse dik durması, adım atması ortaya bir kimlik koyması da zor oluyor.

***

Ticarette, iş yerlerinizde, okullarda, akrabalarınızda, çevrenizde olduğundan farklı davranan insanlar elbette vardır.

İnsan gözlem ve algı yeteneği en güçlü varlık.

Dürüstlük namına hiçbir şey yapmayıp hep dürüstlük satanlar,

Ahlaktan bahsedip en diplerde yaşayanlar,

Cehaletten dem vurup cahilliğin flamalısı olanlar,

Ne kadar da çoklar.

Bir de namusluluk satan namussuzlar var.

Bunlar en tehlikelisi.

Her yanlışlarını süsleyip, yalanı şiar edinmiş tipler var.

Çok sık rastlıyoruz.

Toplumsal ahlak ve bireyin topluma sorumlulukları giderek önemsizleşiyor.

Böyle bir ortamda en tahammül edemediklerim ise namuslu namussuzlar oluyor.

Bu sıfata kimi zaman saygın (!) bir iş adamında, kimi zaman bir siyasetçide, kimi zaman ticaret erbabında, ekseriyetle son yıllarda her alanda rastlıyoruz.

***

Ne yazık ki sayıları artıyor.

Buna rağmen kısa süreli istediklerini elde etseler de uzun vadede kazanmaları imkansız.

Bunu imkansız kılmak elbette yine toplumun elinde.

Varlıkları bizlerin tahammül seviyesi ile sınırlı.

Onlar yapmacık davranmaktan çekinmiyorsa toplumun da bu yapmacıklığı yüzlerine vurması gerekir.

Ahlak satıp, namussuzluk yapıyorlarsa onlara gerçek ahlakın ne olduğu anlatılmalıdır.

Modern toplum olarak tarif edilen günümüz toplumunda en önemli erdemlerden biri böyle tiplere fırsat vermemektir.

Yoksa toplumda sayıları artacak normal insan olanlar ayıplanacak seviyeye gelecek.

Bahsettiklerim bireysel deneyimlerimden ziyade toplumsal alanda yaygın sorunlar.

Ve kesinlikle çok önemliler.

Bugün de böyle bir yazı yazmak geldi içimden.

Sevgiyle kalın…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ