Olgunlaşma sorunu ve bizi yönetenler

İnsanlar yaşları büyüdükçe mi olgunlaşır?

Belirli bir makamı yönetmek olgunluk belirtisi midir?

Baba veya anne olmak, para kazanmak insanın olgunluğuna işaret midir?

Bence değil…

Bu saydıklarım, kendini geliştirmeye açan insanlar için harikulade deneyimler ama “Ben oldum ve tamamım” diyenler için asla bir anlam ifade etmez.

Onları geliştirmez, hamlıktan kurtaramaz.

Sokrates, Felsefe’nin dik başlı babasıdır.

Felsefeciler O’nun için “Felsefeyi gökten yere indiren filozof” der.

Yani ilk filozof Thales ve Sokrates arasındaki tüm filozoflar doğayla, evrenle ilgili düşünmüş ve fikirsel çalışmalar yürütmüştür.

Sokrates ise insan üzerine düşünmeye başlamıştır.

Bilge Sokrates’in felsefesinin temelinde “Bilgisizliğin bilincinde olmak” vardır.

Böyle yola çıkarak “bilmediğini bilmek bilgeliktir” çıkarımı yapılır.

Bu da insanın zihinsel olgunluğunun en güçlü göstergesidir.

***

Elbette size felsefeye boğmayacağım.

Ancak günümüzde gelinen noktada bilgisizler ve olgunluğu yakalayamamış kişiler ve bilgisizliğini bilmeyenlerin hezeyanları ağır bedeller ödetiyor.

Bir ülkenin en iyi fotoğrafını o ülkenin yönetildiği meclisler verir.

TBMM’de yaşanan düzeysiz diyaloglar ve birikimsiz politikacılar esasen bizim toplumumuzun da bir fotoğrafı.

Orada bulunan temsilcilerin birçoğu üniversiteler bitirmiş, büyük ticari işler yapmış, toplumda hak etmediği saygıyı görmüş kişilerden oluşuyor.

Ancak bunlar, bizi temsil eden politikacıların olgunlaştıramıyor.

Bugün TBMM’de bunu bir kez daha net olarak gördük.

Koca koca milletvekilleri yine yumruklarla birbirine saldırdı.

***

Özellikle güç zehirlenmesi gibi amansız bir hastalığın pençesinde kıvranan iktidar temsilcileri hiçbir eleştiriyi kabul etmiyor.

Onlar kendilerini öyle bir yerde konumlandırmışlar ki; herkese tepeden bakıyorlar.

Onların yaptığını eleştirmeye kimsenin hakkı olmadığına inanıyorlar.

Ülkeyi totaliter kıvamda sonsuza dek yönetebilecekleri yanılgısıyla çırpınıp duruyorlar.

Bizim Kocaeli yerel meclislerimizde de durum pek farklı değil.

Hak edilmemiş kibirle, olgunluktan yoksun tavırlarla bu ülkeyi ve şehirleri yönetiyorlar.

Yerelden de güncel bir örnek vereyim:

Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir’in yurtdışına çıkan Dilovalılara “Gay” demesi…

Nasıl açıklanır, ne söylenilir?

Bunları görüp, böyle olduğuna inanıp; yöneticilerin bilge insanlardan oluşması gerektiği yargısına nasıl katılmayayım?