Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Uğur Enç

Siyaset

Sabah saat 7 gibi kapısını açıyorum Yoda’nın.

Tuvalete çıkarıyorum.

Diğer hayvanların kokuları ile sosyalleşiyor, kendi kokularını bırakıyor.

İlkelliğine imreniyorum.

Ne modernleşen insanın saçma sapan yükleri var omuzlarında, ne yönetmek, yönetilmek gibi bir derdi.

Siyaseti hiç düşünmüyor.

Tek derdi karnını doyurmak ve soyunu devam ettirebilmek için üremek.

Karnını ben doyuruyorum her sabah.

Yine de avlanma güdüsü bir hayli yüksek.

Dolaşmaya her çıktığında kedi, sincap, kirpi, kuş… ne varsa kulaklarını dikip kenetleniyor.

Sürekli avını kovalamak için kafasını geri çevirip benden izin istiyor.

Bu aralar kızgınlık döneminde.

Bilerek kısırlaştırmadım.

Hazır olduğumuzda annelik duygusunu tatmasını istiyorum.

Fakat bu aralar 8-10 bebe ile uğraşabilecek ruh halinde değilim.

Bu sebeple çiftleşmesine izin vermiyorum.

Sorsam şimdi, anlatabilse bana derdini bütün diyeceği bu çiftleşmesine izin vermemem meselesi olurdu eminim.

2 yaşam amacından biri bu çünkü.

Biz insanlardan ne kadar da farklı.

*

Binlerce derdimizin, boş ve sonradan yarattığımız sorunların içerisinde bir de bugünlerde siyasetle mücadele ediyoruz.

İstiyoruz ki kendi siyasi düşüncemiz galip gelsin.

Diyoruz ki bizim siyasi görüşümüz galip gelsin de, nasıl gelirse gelsin.

Biz yapsak hoş görebileceğimiz şeyleri karşı taraf yaptığında kötülüyoruz.

Bu siyaset konusunda benim için gayet rahat.

Geçtiğimiz günlerde de yazdım; umursamıyorum artık.

Bu sebeple tarafsız bakabiliyorum konulara.

Daha önceleri de tarafsız olduğumu iddia ediyordum.

Ancak gazetecilikten öte insanım ben de.

İster istemez içimde çeşitli arzular vardı.

14 Mayıs’ta o arzulardan da kurtuldum çok şükür…

Şu anda hissettiğim şey muhteşem bir his.

Tam ortadayım ve herkesin yanlışını görebiliyorum.

*

Kocaeli’de son 2-3 günde gördüğüm ve pek çok kimsenin benden farklı baktığını anladığım 2 konu var.

İlk konu Ak Parti’nin liste başı ile milletvekili seçilen Prof. Dr. Sadettin Hülagü ile ilgili.

Sadettin Hülagü malum Kocaeli Üniversitesi’nin eski rektörü.

Kocaeli Üniversitesi öğrencileri, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimine denk gelen final sınavlarının, mağduriyet yaşanmaması için online olarak yapılmasını istemişti.

Hülagü de bu talebi görev edinmiş ve Kocaeli Üniversitesi’nin yeni rektörü Zafer Cantürk’e konuyu iletmiş.

Bu konu gazetelerde pek bir olumlu yer buldu.

Hülagü’nün konuyu eski rektör sıfatıyla üniversiteye iletmesinde elbette bir sorun yok.

Ancak konuyu iletirken Ak Parti Kocaeli İl Başkanı Şahin Talus ile birlikte üniversiteye gitmiş.

Gençlik kolları başkanıyla gitse yine anlayacağım.

Ancak Talus’un üniversitenin iç işleri ile ilgili bir konuda fikir beyan etmesinin, o konunun konuşulduğu herhangi bir görüşmede yer almasının doğru olmadığını düşünüyorum.

Sadettin hoca bir anlamda üniversiteye siyaset bulaştırmış olmuş.

İsteyerek yapmamıştır, belki de Şahin Talus ile birlikte gitmek zorunda kalmıştır.

Bilemiyorum.

Ne Sadettin hocanın, ne Şahin Talus’un üniversite konusunda düşüncesiz davranacağını sanmıyorum.

Görmezden gelinmiş olabilir, fark edilmemiş olabilir.

Ben fark ettim, bana dokundu, not düşeyim istedim…

*

Gelelim ikinci konuya…

Kocaelispor malum bu sezon şampiyon oldu ve bir üst lige çıkmaya hak kazandı.

Kulüpten yapılan ilk duyuruda otobüsle şehir turu yapılacağı daha sonra Sekapark’ta kutlama yapılacağı ifade edildi.

Herkes otobüs şehir turu atarken kupanın Fethiye Caddesi’ne de geleceğini düşünüyordu.

En azından Yürüyüş Yolu’nun ucunda kupa kaldırılacaktır diyorlardı.

Çünkü Fethiye Caddesi’nin Kocaeli ve Kocaelipsor için yeri ayrı.

Kentin merkezi olarak görülen bu caddede kupa kaldırılacağı ile ilgili tezahüratı bile var takımın…

Bir süre sonra Kocaelispor’dan açıklama yapıldı ve takımın şehir turu atmayacağı, Seka Otel’den Sekapark’ta kutlama alanına gideceği duyuruldu.

Bu duyuru kimi taraftarları çok rahatsız etti.

Takımın siyasete alet edildiğini belirten taraftarlar, Fethiye Caddesi’nde kutlama yapılmamasının gerekçesini, “İzmit Belediyesi bu caddeyi yeniledi. Bu sebeple oradan uzaklaşmak istediler” ifadeleri ile yorumladı.

Öyle ya da böyle Kocaelispor kutlaması Sekapark’ta yapıldı.

Fotoğraflarına tek tek baktım.

Binlerce taraftar katılmış.

Kitle desen var.

Coşku desen var.

Amaç kutlamaksa kutlanmış yani şampiyonluk.

Bu konudaki eleştirileri anlıyorum ama hak vermiyorum.

Kocaelispor kendi başına ayakta durabilen bağımsız bir kurum değil.

Yönetim kurulu seçimlerinde muhalefet ortada yok.

O kadar paralı, Ak Partili olmayan siyasetle ilgilenen ya da ilgilenmeyen kimse var bu kentte.

Hiçbir inisiyatif kullanmıyor, Kocaelispor için elini taşın altına koymuyor.

Takım en büyük desteği Ak Partili Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden alıyor.

Büyükşehir’in yönlendirmesi ile büyük kuruluşlar sponsor oluyor.

Genel kurulu da muhalefet sahipsiz bırakınca takım yönetimi tek bir siyasi görüşün elinde kalıyor.

Tahir Büyükakın şampiyonluk kutlamalarında takıma zarar vermemek, siyasi taraf göstermemek için maçlara bile gitmediğini ifade etmiş.

Bu nezaketin herkes farkında.

Ancak bir yandan da takımın siyasete alet edildiği iddiası doğru.

Ben bunda bir yanlış da görmüyorum.

Bu takıma yıllarca CHP siyaseti de müdahale etmedi mi?

Sefa Sirmen zamanında takıma siyaset alet edilmedi mi?

O zaman iyiydi de şimdi mi kötü?

Takım Ak Parti’nin arka bahçesi gibi.

Üstelik bu durum yıllardır böyle.

Bu takımı bu hale getirenlerde kabahat olduğu kadar bu takımın tek bir siyasi görüşün altında ezilmesine engel olmayan, engel olmak için çabalamayan muhalif görüşteki temsilcilerde, yöneticilerde de kabahat var.

Güzergah değişikliğinde ise hata yapılmış.

Bu kentin kupası bu kentin sokaklarında dolaşmalıydı.

Fethiye Caddesi’ni yine esgeçebilirlerdi, yine Sekapark’a götürebilirlerdi ancak kupayı kent merkezinde şöyle göğüs gere gere gezdirmelilerdi.

Hoş gezdirmediler de kentte bir şeyler mi eksildi, o da ayrı mesele…

*

Ben Beşiktaşlıyım.

Eczacı kalfası, iğneci Erdinç (Erdinç Özden) yıllarca Hacı Hasan Mahallesi’nde Yukarı Pazar Caddesi’ndeki o dik yokuşun sonundaki evimize gelip popomuzdan iğne yaptı.

Her defasında beni karşısına alır “En büyük Beşiktaş dersen acıtmam” derdi.

Gerçekten de hiç acıtmazdı.

İğneci Erdinç’in iğneleri ile Beşiktaşlı oldum.

Kentimin takımının bir yerlere gelmesinin kente faydası olur düşüncesindeyim.

Bu düşünce ile Kocaelispor’u destekliyorum.

Ancak Kocaelispor taraftarı değilim.

Hiçbir zaman da olamadım.

Kocaelispor konusu son birkaç gündür bulunduğum her ortamda defalarca açıldığı bahsetmesem olmazdı.

Üniversiteye siyasetin karıştırılması ise beni bir hayli üzdüğü için sizlerle paylaştım.

*

Siyaset insan için büyük dert.

Üstelik buna ek binlerce derdimiz var.

Mülkiyet sevdalısı ruhlarımızı doyurma çabamız var, gelecek kaygılarımız var, egolarımız var…

Var oğlu var.

Akşam saat 7’ye doğru Yoda hanımın yeniden karnı acıkır.

Önce tuvalet ihtiyacı var…

Günde 2 defa hiç yoksa yarım saatlik bir uğraş halindeyiz birlikte.

Ona baktıkça öykünüyorum istemsiz.

Sadece yemek yesek ve üreseydik ne kaybederdik?

Avcı toplayıcı iken ihtiyacı fazlası ürünü mağarasına stoklayan ve kapitalizmin ilk taşlarını dizen atalarımıza lanet olsun bence…

Bugün pazartesi.

Sabah 8’de mesaiye koşanlar, akşam evine yorgun argın düşenler, karnını doyurup televizyon karşısında sızacak ve yarın sabah bu döngüyü tekrarlayacak olanlar merhaba.

Boş yere başınızı şişirdim, affola.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ