Zam yapmayın!

Türkiye’de çalışanların yüzde 60’ının asgari ücret düzeyinde ücret aldığı ifade ediliyor.

Eskiden asgari ücret artışı minimum seviyelerde olur çok da ses getirmezdi.

Ancak enflasyonun bu denli artışı, alım gücünün düşmesi nedeniyle asgari ücret artışları hayati bir önem kazandı.

Kiralar, ev fiyatları, gıda, akaryakıt aklımıza gelecek her kalemde 3 yıl içinde büyük oranda artışlar yaşandı.

Hükümetin ülke insanını alım gücü noktasında bitirdi.

Kısa süre öncesine kadar borçlanarak hayat sürdürmeye çalışan yurttaş şimdi borçlanamıyor.

Banka faizleri pik noktada.

Faiz politikasında realist çizgiden uzaklaşmanın bedelini her döviz artışında yurttaş ödüyor.

***

Bugünlerde temel konulardan biri asgari ücret artışı.

Hükümet artış yapacağını söylemişti.

Ancak öngörüsüz, temelsiz ekonomik politikalar nedeniyle ne kadar zam yapılırsa yapılsın piyasa kara delik gibi.

Asgari ücrete bin TL zam yapılsa piyasa 3 bin TL zamlanıyor.

Yapılanların hiçbir anlamı yok.

Yoksulluk ve açlık sınırı büyüyor.

İnsanlar karın tokluğuna çalışırdı şimdi o da yok.

8 bin 506 TL asgari ücreti olan ülkede Anadolu şehirlerinin tümü dahil 7-8 bin TL’nin altına kiralık ev bulunamıyor.

Akıl dışı, sabır çatlatan bir dönemden geçiyoruz.

***

Diğer yandan asgari ücretteki maliyet nedeniyle işveren de zora giriyor.

Kurtuluş yolunu ürünlerine fahiş zam yaparak bulmaya gayret ediyor.

Ne yapsın başka?

Kökteki sorunu çözmedikleri sürece berbat bir piyasa ortamında yurttaş can çekişecek.

Zengin yine zengin olacak.

Parası katlanacak.

Bize hayatın hiçbir alanına denk düşmeyen hasılalarla hikaye anlatacaklar.

Şimdi gözler Perşembe günü faiz kararında.

Bakalım yeni bakan beyin söylediği gibi realist bir zemine geçecek miyiz?

Asgari ücret meselesini toparlarsak şu enflasyonu bir dengeleyin, asgari ücrete zam yapmasanız da olur!