Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Sorular, cevaplar, doğrular ve yanlışlar… Rümeysa Şen röportajı 15 sayfa tam metin!

Kocaeli’de UTP yolsuzluğunun odağındaki isim İzmit MTAL eski müdürü Rümeysa Şen röportajını 4 gündür Bağımsız Kocaeli’de ilgi çeken bölümleriyle okudunuz. Röportajın 15 sayfalık tam halini, sorulan soruların ve verilen cevapların, yönlendirme ve cevapsız bırakmaların daha iyi anlaşılabilmesi için eksiksiz yayınlıyoruz…

Kocaeli’de UTP yolsuzluğunun odağındaki

ugur 1Kocaeli’nin gündemini bir süredir meşgul eden, herkesin bir dönem MESEM yolsuzluğu olarak bilerek bildiği konuyu pazartesi günü ele almış ve yolsuzluk iddialarının odağındaki Rümeysa Şen ile röportaj yapmıştım.

Röportaj devam ederken bir yandan da olayın ayrıntılarını öğrenmeye başladım.

Bu akşam yine hiçbir yerde okumadığınız, bütün detaylarını köşe yazımda yazacağım.

Şimdi sizlere Rümeysa Şen röportajını kesintisiz ve eksiksiz olarak sunuyor.

15 sayfa boyunca yorucu bir okumaya sebep olacak röportajı 4’e böldüm ve pazartesiden bu yana kamuoyu ile paylaştım.

Bazı başlıklar altında soru sıralamasından bağımsız olarak farklı bölümler de yer almıştı.

Ancak soruların sorulma sıralaması ve cevaplar oldukça önemli.

Doğrular neler, yalanlar neler, kaçınılan cevaplar neler…

Hepsi bu röportajın tamamı okunduğunda ortaya çıkacak.

Akşam ise sorulması gereken soruları sorarak bu dosyayı artık bir kenara bırakacağım.

Röportajın tam hali karşınızda, keyifli okumalar…

***

Son günlerde hakkınızda çıkan haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana yaptıkları şey çok yanlış. Ben bir kadınım. Bu kente hizmet eden bir kadınım. Bu şehre pek çok kişiden fazla hizmet verdim ben. Konuşulanlar çok çirkin. Benim 22 tane ödülüm var Milli Eğitim’den aldığım. Hakkımda da 3 adet disiplin cezası var bu son süreçten sonra. Onlar da memuriyetten atma filan değil, 1/30 oranında maaş kesme cezası. İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ben okul müdürü olduğum için, müdür yardımcılarının yaptığı bir eksiklikten dolayı cezası talep ediyor. Ben de kontrol eksikliği bulduğundan dolayı. En düşük cezalardan biridir bu istenen.

Şu anda Bursa’da bir köy okulunda görev yaptığınız iddia ediliyor. Bu iddia doğru mu?

Bursa’da Necatibey Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde görev yapıyorum. Merkezde bir okul. Memuriyetim devam ediyor. Kimse köye falan atanmadı. Yani öyle bir şey yok. Atansak da sorun değil, her yer bizim toprağımız da… Bana verilen idari cezalarla ilgili itiraz dilekçesini vereceğim. Önce itiraz etme sonra mahkemeye verme hakkım var. Daha önce bu arada hiç cezam olmadığı için normalde 1/30 bile ceza vermemeleri lazım. Bir alt cezayı uygulamaları lazım ancak onu yapmadılar. Canları sağ olsun. Yapacak bir şey yok yani. Ben yanımda bütün iddialarla ilgili belgeleri getirdim. Bahsettikleri Kocaeli Güçlü Kadınlar Derneği ile gerçekleştirilen program için kayıt yapıldığında ben raporluydum. 8 Ağustos – 6 Eylül (2023) arasında ben heyet raporluyum ve okulda görevde değilim. Programın kayıtları yılda 2 kez yapılır. Bir eylülde bir de şubatta yapılır. O dönemde ben müdür değilim, okulda da çalışmıyorum. Bu evrakları görebilirsiniz.

Peki bu dernekle ilgili siz imza atmadınız. İmza atılmasında bir usulsüzlük var mı?

Şimdi şöyle bakın, normalde dernek ile ilgili bir usulsüzlük yok. Derneğin ilk faydalandığı şey program. Biz bu programdan 22 derneği faydalandırdık. Bunun içinde Kur’an kursları var. Öğrenci yurtları var, dernekler var, derneklere bağlı kurum ve kuruluşlar var. Şimdi bunda devletin herhangi bir engeli olmadığı gibi tüm kayıtları da zaten onaylıyor. Bu güçlü kadın derneğin ilk programdan faydalandı. Depremzedelerin iyileştirilmesi, psikososyal destek noktasında iyileştirilmesi ve geliştirilmesi kapsamında bu programa katıldı. Kocaeli’ye gelen depremzede aileler oldu ya, onların şartları tutan öğrencilerini buradan faydalandırdı. 70 kişi. Akabinde eylül ayında da bakanlık başka bir program uyguladı. Dedi ki, ortaokulu bitirmiş, liseye devam edemeyen ve bir yerde çalışan kişilerin meslek lisesi diploması, kurum ve kuruluşlar aracılığıyla verilebilir. Ve bunlar, ben raporlu olduğum süreçte evraklarını okula getiriyorlar. Aday öğrenci evraklarını… E-okul evraklarını da getiriyorlar. Zaten bunların hepsi MESEM denilen evrakları.

MESEM nedir?

MESEM elektronik merkezi öğrenci yerleştirme sistemi. Bu sisteme öğrencinin adı soyadı, nüfus cüzdanı, onam metni yükleniyor. Bir protokol imzalanıyor öğrencilerle çırak oldukları için. Devlet asgari ücretin yüzde 30’unu veriyor işletmelere. Bunda da dokuzuncu sınıfta online eğitim verebiliyorlar. 10. sınıfta ve 11. sınıfta okula uygulamalı eğitimi ya da bizim burada anlaştığımız örnek veriyorum; herhangi bir şirketle anlaştık. Mesela GEMSAN. GEMSAN’a gidip staj yapabiliyorlar. Bu şekilde bu sistem yürüyor. Burada amaç cumhurbaşkanının okullaşma oranını, lise bitirme oranını arttırması. Ama usta telafi programındaki diğer programdaki olay farklı.

Usta telafi programı, yani UTP. Peki UTP sistemi nasıl işliyordu?

Mesleki belgelendirme yani MYK eskiden paralıydı. 5 bin lira civarındaydı. Hala daha paralı. 5 yılda bir veriliyor. Bu usta telafi programıyla ömür boyu kullanacakları ustalık belgesine kavuştukları gibi bir daha MYK ücreti ödemiyor çalışanlar. Bu da AB işsizlik fonundan karşılanan bir şey ve bunun ödemesini zaten biz yapmıyoruz, mal müdürlüğü yapıyor.

HAKKIMDA BÖYLE BİR İDDİA YOK

Şimdi ben iddiaları sorayım… UTP’yle ilgili şöyle bir iddia var; UTP kapsamında siz kurumlarla iş birliği yapıyorsunuz. Kurumlardan çırak/kursiyer listesi alıyorsunuz. Daha sonra herhangi bir eğitime gitmiyor çırak listesindekiler. Herhangi bir denetime girmiyor. O kurumda 6 ay sonra çıraklara diplomalara veriliyor. Siz de buradan bir aracılık ücreti alıyorsunuz…

Şimdi benim hakkımda böyle bir iddia yok. Normalde hiç de karşılaşmıyorum. Şimdi şöyle bizim okul-sanayi işbirliği kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’nın protokolleri var. Okul-sanayi işbirliği protokollerini okulla, ilçe milli eğitim müdürlüğüyle, il milli eğitim müdürlüğüyle ya da bakanlıklarla yapabilir firmalar. Ben 20 Haziran 2022’de bu okula (İzmit Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi) atandım. Ben atandığımda protokolleri olan firmalar olduğu gibi ben atandıktan sonra da protokolü ilden, ilçeden gelen ya da bizim staj yapan öğrencilerimizin firmalarından gelen kursiyerler oldu. Bunlar tamamen MEB’in kendi protokol projesi ama bunda tamamen şartları taşıma koşulu var. Eğer ki bir okulu ya da işte Milli Eğitim Bakanlığı’nı olumsuz yönde etkileyecek, zarar verecek bir hareket olursa bunun da tüm eylemi tüm sorumluluğunu kanun işverene bırakıyor, işletmeye bırakıyor.

Peki denetlenmiyor mu işveren? Bakın mesela ben üniversiteden stajyer öğrenci alsam çalıştığım kuruma… Sadece staj yapacak, bana herhangi bir para da ödenmeyecek. Yani maddi olay da yok ortada. O stajyer için bile bana ayda 1-2 defa koordinatör geliyor, evrak imzalatıyor. Ne kadar çalıştı, çalışmaları doğru mu, imzalı haberleri nerede, bunları istiyor. Bu sistemde milyonlarca lira ödenek var, denetim yok mu?

Bakın siz 20 senedir Kartonsan’da çalışıyorsunuz ama 5 yılda bir sürekli MYK belgesi alıyorsunuz. MYK tamam. Mesleki yeterliliğiniz de tamam, mesleki yetenek de tamam. Bunu da bir ücret ödeyerek alıyorsunuz. Bu işverene de, çalışana da ciddi külfet oluyor 5 yılda bir olduğu için. Şimdi bu belgenin ortadan kalkması ve işte herkesin ustalık belgesine sahip olması için cumhurbaşkanımız, Mahmut Özer bakanlığı döneminde buna AB işsizlik fonundan bir bütçe yarattı ve dedi ki, bu bütçe bitene kadar ne kadar firma yararlanabilirse yararlansın. Burada siz aslında firmanın sigortalı çalışanısınız. Dışarıdan biri değilsiniz. Staja aldığı biri de değilsiniz. Siz firmanın çalışanısınız. Firmada yaptığınız iş sizin dersten sayılıyor. Çünkü siz orada zaten o işi yapıyorsunuz. Sizin ustabaşınız sizin eğitimciniz sayılıyor. Bizim öğretmenlerimiz sınav öncesi ve ilk mesela biz firmayı kaydettik, ilk inceleme, denetlemeye gidiyorlar işte. SGK giriş kayıtlarını firmaların alıyorlar ya da firma kendisi SGK giriş kayıtlarını getiriyor. Biz o kişinin orada çalışıp çalışmadığına bakıyoruz. Bunun dışında 19-24 hafta arası kurslar oluyor. Bu kurslarda dediğim gibi herhangi bir eğitim verilmiyor. Yaptığı iş eğitimi yan seyrediyor. Ustabaşı eğitimci sayılıyor ve bu 19 ile 24 hafta aralığında sınav günü belirleniyor. İlçeden sınav günü alınıyor, ilçe milli eğitimden sınav için bir komisyon başkanı ve işte öğrenci sayısına göre 2 ya da 3 öğretmen denetçi oluyor. Video kaydı eşliğinde yaklaşık kişi başı ikişer ya da üçer dakika süren sınavlar yapıyorlar.

Sizin sisteme kaydettiğiniz bütün çalışanların sınav video kaydı var mı?

Evet var, herkes var. Biz zaten onları da mı müfettişlere sunduk. Müfettişin bize ilettiği konularda böyle bir şey yok zaten. Böyle bir iddia yok yani.

ÖĞRENCİ BAŞINA HER AY ASGARİ ÜCRETİN YARISI ÖDEME

UTP’de süreç nasıl devam ediyor sınav sonrasında?

Sürecimiz şu şekilde işler; mal müdürlüğü öğrenci başına asgari ücretin yarısını gönderir şirketlere her ay. Ve bu parayı işletmenin İBAN’ına gönderir. Şahsi İBAN’a gönderemez. İşletme bunu ister maaş olarak çalışanlarına verir, ister kendi hazinesinde kullanır. Genelgede hiçbir şey yok. Tamamen sorumluluğu, yani paranın harcanmasıyla ilgili sorumluluğu işletmeye bırakıyor. UTP’nin aslında çıkış sebebi şuydu, pandemi döneminde işletmeler çok fazla ekonomik zarara uğradılar. İşletmeler ekonomik zarara uğrayınca. Bakanlık, aslında Cumhurbaşkanlığı personel/işçi çıkarımı Türkiye’nin ekonomisini bozmasın diye böyle bir fonda böyle bir sistem geliştirdi. Bu sistemin aslında güzel kullandığında faydası var hem işverene hem orada çalışan ustalık belgesi alan kişiye.

Okulların bu sistemdeki kazancı ne?

Genelgede diyor ki UTP’deki işletme okulun ihtiyaçlarını karşılayabilir. Çünkü okul-işletme işbirliği protokolü var. Bu da nedir? Örnek veriyorum, bizim işte atölyemizde 5 tane kesim aletine ihtiyaç vardır. Firmaların çoğu bu tarz firmalar olduğu için bize, okulumuza bunu gönderir. Mesela bize yaptıklarını söyleyeyim. 2 tane temizlik personelinin yaklaşık bir buçuk yıl boyunca SGK ve maaşı bu program aracılığıyla ödendi. Her ay bir firmaya söyledik, maaşını yatırdılar. SGK’sını yatırdılar. Onun dışında uluslararası robot yarışması Kanada’da düzenlendi. Geçen yıl mart ayıydı, oraya 72 takım katıldı. Türkiye’den tek takım olarak biz katıldık. 11 kişi gönderdim ve oradan dünya dördüncüsü olarak döndük. Bunun maliyeti yaklaşık uçak biletleri, 11 kişinin konaklaması yol parası, orada yemesi, içmesi, yarışmanın kendi bedelleri, vesaireleri derken yaklaşık zaten bir milyonu geçen bir rakam. Bunu da yine o firmalar karşıladılar. Biz birine dedik, ‘Uçak biletlerini alır mısın?’ Kendisi direkt aldı. Ondan sonra bu anlamda bizim burada çalıştığımız firmalarla ilgili kesinlikle hani, böyle bir şey söz konusu olmadı zaten. Burada bizim okulumuza faydaları malzeme işte dediğim gibi, stajyer öğrenci aldılar okuyan örgün öğrencilerimizden. Öğrencilere öğlen yemeği getirenler oldu dönem dönem. Deprem döneminde biz soba yaptık. Sobanın içine çaydanlık şeker çay gönderen firmalar oldu. Biz zaten o dönemde ulusal basına da çok çıkmıştık yaptığımız sobalarla. 485 çadır tipi, yaklaşık 400’e yakın da sokak tipi çadır yapmıştık. İlk yapan okulduk biz Türkiye’de. Ya bizim okulun zaten herhangi bir ekonomik geliri yoktu. Döner sermayesi yoktu. Mesela çarşıdaki meslek lisesinin var. Döner sermayesi var. İşte birçok meslek lisesinin var ama bizim döner sermayemiz olmadığı için biz ancak bağışlar yoluyla yürüyebiliriz. Ben kayıt esnasında kayıt ücreti alan bir yönetici değilim. Buna karşıyım. Benim öğrencilerimin maddi durumu zaten çok kötüydü. Dolayısıyla ben yaptığım sivil toplum kuruluşu faaliyetleriyle. Kendim nazım geçtiğince işte eşimin çevresiyle… Öğrencinin birinin yakacağa mı ihtiyacı var, onu alın… Birinin kıyafete mi ihtiyacı var, onu alın… Birinin kırtasiye malzemesine mi ihtiyacı var, onu alın… Yani bu şekilde bir okul yürütme sistemim var benim.

Ben tekrar iddialara gelmek istiyorum… Konuşulan konulardan biri de şu, rakamları örnek olsun diye söylüyorum, bir işletmede 5 tane çalışan var ama o işletme UTP’de 30 tane, 40 tane çalışan göstermiş. Bunun parasını almış ve buradan da belli bir yüzdeyi bu işi sağlayanlara dağıtmış. Firmalardan yüzde aldınız mı?

Şimdi dışarıya yüzde çıkarma diye bir şey söz konusu değil. Benim zaten bütün mal varlığım ortada. Ben Kocaeli’ye geldiğim ilk gün BMW 5.20’ye binerdim ve Yuvacık’ta oturan bir insandım. Bunlardan bahsetmekten hoşlanmıyorum ama yani ben işimi para için yapmadım bugüne kadar. Ben istesem bugün anaokulu açar, kendim paşalar gibi buranın en iyi anaokulu yapardım yani. Ki bana çevremde hep aynısını söyler, ‘Niye bu devlete hizmet ediyorsun bu kadar’ diye… Şimdi bizim hakkımızda yasal olarak, sözlü olarak ve yazılı olarak böyle bir iddia yok. Zaten bunu benim magazinsel değerimden dolayı bir şekilde ortaya attılar. Bu süreçte en çok bize destek olan kendi okulumuzdaki öğretmenler ve çalışanlar. Çünkü onlar bu sürecin bizim okulda nasıl sürdüğünü ve bu sürecin bizim okula kazançlarını fazlasıyla gördüler. Ha okula mutfak yaptılar, beyaz eşya aldılar, öğretmenler odasını döşediler… Bunları yaptılar. Şimdi yeni yeni geliyor aklıma… Bunları da tabii öğretmen gördü, çalışan gördü, okul aile birliği başkanı gördü. Zaten liselerde, okul aile birliği başkanı harcama yetkilisidir. Okul müdürü kesinlikle karışamaz. Bizim okul aile birliğinde benim müdür olduğum dönemde 1.5 milyon TL bağış girişimiz olmuş. Tamamının da faturasını yapılan işlerle birlikte biz müfettişlere teslim ettik. Onunla ilgili zaten hiçbir sorun yaşamadık.

UTP sistemi içerisinde sınav olduğunu söylediniz. İşyerinde 5 çalışan var diyelim. İşletme UTP’de 50 tane çalışan göstermiş. Bu çalışanların hepsi de sınava alındı mı?

Şimdi şöyle görüntülü video kayıtlı sınava alınma zorunluluğu yok genelgede işletmenin. Biz şunu bilemeyiz, işletme ilk başta bize SGK kaydında 20 kişi getirir. Biz bunun kaydını yaparız. İşletmenin yükümlülüğü giriş ya da çıkış yapan varsa bize bunu bildirmek. İşletme bildirmezse biz bunu bilemeyiz. İşletmenin bildirmesi gerekiyor. Ya burada Magna gibi devasa firmalarla çalıştık biz. Hakmar ama Hakmar’ın tüm zinciriyle çalıştık.

Anladığım kadarıyla bu sistem suistimale çok açık. İşletmeler hayalet çalışan, hayalet öğrenci yaratabilir. SGK girişini yapar, bugün çalışır eleman mesela…     

Bakın ben şununla karşılaştım. Bize bir gün CİMER’den bir yazı geldi. Tazı nereden gelmiş biliyor musunuz? Mersin’den gelmiş. Ondan sonra diyor ki, ‘Ben diyor işte Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde neden öğrenci gözüküyorum?’ Bilgilerini giriyoruz. Burada bir firmada çalışan. Firmayı arıyoruz. Firma diyor ki daha dün iş çıkışı verdik. Bunlara da ben ulaştım direkt kendim. Dedim ki yani siz işte Narin misiniz? Evet, bu saatten sonra işyerinize sizinle ilgili ödeme yapılmaması gerekiyor ama dedim. Bu bilgi edinmede neden bulundunuz? Bir de neden şimdi bulundunuz yani dedim? Çünkü 3 ay olmuş, 4 ay olmuş başlayalı örnek veriyorum program. Dedi ki ‘Ballahi’ dedi ‘Ben işten çıktım, kafam çok bozuldu. Mersin’e atladım gittim arkadaşlarımın yanına. Akşam oturduk içiyorduk, onlar da yapıyorlarmış ama onların patronları yarısını onlara veriyormuş. Benimki vermedi, ben de sinirlendim patronuma zarar vermek için yazdım’ dedi. Düşünebiliyor musunuz? Yani ben 21 tane CİMER bilgi edinme aldım. Hiçbiri şikayet değildi. Onlar da yanımda. Hepsinde durum bu. Ya da şu işte mesela Magna şey yapmamış, insan kaynakları müdürüne dememiş ki ‘Bu programa katılanlar İzmit Atatürk MTAL’de 6 ay süreyle öğrenci gözükecekler E-Devlet’te’. ‘Bunu bildir’ dememiş. Mesela biliyorlar bir ustalık programına girdiklerini, 6 ay sonra sınav olacaklarını ama E-Devlet’te bir okulda öğrenci gözükeceklerini bilmiyorlar. E-Devlet’te öğrenci gözükmeden devlet bunlara teşvik yatıramaz. Sadece okulları burada kullandılar aracı olarak.

ÇALIŞANLAR YASAL MI, İŞLETMENİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ NE?

Ben sistemdeki açığa dönmek istiyorum. Peki şimdi benim firmam var. Bir tane çalışanım var. Ben sizinle irtibata geçtim. Dediniz ki böyle bir program var. Ben oraya o gün 30 tane sigortalı kaydettirdim. Bütün eşimi dostum aktardım şirkete ve sigortalı gösterdim. Ödeme sistem bana her ay düzenli ödeme yapıyor mu?

Hayır bakanlığın belirlediği belli branşlar var. Her çalışan olmuyor.

Peki ben bakanlığın belirlediği SGK kodları ile göstersem 30 çalışanı?

SGK’sını yatırırken bakanlığın gönderdiği branş listesinde sizin branşınız da varsa olabilir. Biz bilemeyiz çünkü o çalışanların yasal olup olmadığını. O tamamen işletmenin yükümlülüğü genelgede.

DANIŞMANLIK FİRMALARI

Diyarbakır’da birinden bahsediliyor. Erkut isimli biri. Aracılık ücreti almış bu işle alakalı. Mesela firma 30 tane göstermiş, teşvik hesabına yatmış. Belirli bir aracılık yüzdesini her ay o adama göndermiş, hesabına. Bu adamla sizin de bağınız olduğu konuşuluyor…

Diyarbakır mevzusu öyle değil. Şimdi şöyle burada merkezde olan ama işte Bursa’da, Ankara’da, İstanbul’da ya da başka şehirlerde olan firmaları tek okulda yapabiliyorsunuz. Yani firma sadece sizle çalışabiliyor. Ya da öbür okulla çalışabiliyor. Bu noktada biz il milli eğitim müdürlüğündeki ilgili şube müdürüne bu dönemde danışarak neyi nereden, nasıl yapabiliriz bununla ilgili her şeyi zaten bu süreçte sorarak yaptık. Bu süreç zaten sorarak, yaşayarak öğrenilen bir süreçti. Bunun için bir modül yazılmadı, bir modül oluşturulmadı. Dediler ki merkezi burada olan şirketlerle işbirliği yapabilirsiniz. Ondan sonra sınav için öğrenciler ya buraya gelir ya da buradan komisyon onayıyla oraya yani herhangi bir şeyle sınava gidebilir. Nitekim mesela biz Zonguldak’ta yaptık. Burada Ahtapot Denizcilik var. Erkay Denizcilik var. Onların mesela Karabük’te firmaları var. Biz oraya sınava öğretmen gönderdik mesela.

Şimdi anlayamadım bu sistemde sınav zorunluluğu var mı, yok mu?

Şimdi bakın benim sınav yapma zorunluluğum var ama sınava öğrencinin girme zorunluluğu yok.

Anladım. Yani isterseniz ben sınav yaptım, öğrenci girmedi diyebilirsiniz. Peki çalışan/öğrenci sınava girmezse belge alabiliyor mu?

Girmezse belge alamaz. Zaten sınavda kişinin adını, soyadını yazdığı imza attığı kağıt var. Bir de video kaydının olduğu bir şey var, o video kaydını istiyor bakanlık. Bağımsız öğretmenler gidiyor.

UTP’ye kaydedilen çalışanların yüzde doksanı girmedi diyelim sınava bir yaptırım oluyor mu?

İşverene bir yaptırım yok. Çünkü genelge diyor ki işveren buna katılabilir. Sınava girme zorunluluğu yok.

SİSTEM HATALI

O zaman bu sistem hatalı. Ben bir okul müdürüne gittim. Dedim ki ‘Benim firmam var, atıyorum 1.000 tane çalışanım var. Dedim ki ben 10.000 kişiyi sigortalı gösteriyorum. Hepsinin kodlarını da uygun gösteriyorum. Bunlar sınav yapılacağı zaman sen bir bildirimde bulunma, öğrencilere mesaj atma, bir şey yapma. Sınav yapılmış gibi göster. Katılmadı diye göster. Ben de bu 6 ay içinde para alayım. Yarı yarıya kırışalım.’ Bu mümkün mü?

Şimdi şöyle yani ben burada herhangi bir okul müdürünün böyle bir işe gireceğini düşünüyorum ama mümkün. Şimdi Türkiye’nin farklı bölgelerinde mesela şöyle şeyler var, doğuda PKK’lı bir köyü tamamen kaydedip PKK’ya para aktarmışlar. Mesela bunu ben bizzat Ankara’da bakanlıkta duydum. Ondan Türkiye’de çok büyük olaylar var bununla ilgili.

Kocaeli’de de bir milyara yakın bir ödeme yapıldığı konuşuluyor bu sistemden…

O miktar bizim okulda 34 milyon lira ve bizdeki fazla ödeme denilen kısım tamamen yazılımsal bir sorun ve bu benim okulumda yok sadece, diğer okullarda da var. Bakanlık müfettişleri inceleme, soruşturma ilk başlamadan önce ellerinde flash belleklerle geldiler. Hangi okula sistemsel olarak fazladan, hangi işletmeye para yatırılmış ona baktılar. Onları bize verip firmalara ulaşmamızı istediler. Biz firmalara ulaştık. Biz ulaştığımız halde yatırmayan firmalara da, yani geri ödeme yapmayan firmalara da kendileri tebligat gönderdiler.

Fazla ödemeden bahsetmiyorum ben. Normal ödeme ilgilendiriyor beni. Usulsüz olarak sisteme kayıt edilen öğrencilerden bahsediyorum. Ben fazla ödeme almadım diyelim. Normal ödeme aldım. 100 tane çalışan üstünden aldım. 100 çalışan demek 4.000 liradan 400.000 TL yapar her ay. Her ay 400.000 lira aldım ben. Bu 400.000 lirayı gittim müdürle 200.000 TL-200.000 TL kırıştım. Bu mümkün sistemde, çünkü hiçbir denetim yok.

Bu sistemde bu mümkün. Ama bu sistemde şöyle bir şey var, şimdi örnek veriyorum; bu belki çok küçük yerlerde hani farklı ilişkiler içerisinde olan insanlarda olabilir de. Yani burası sanayi ve ticaret kenti. Buradaki her firma birbirinden değerli ve etik yani. Kalkıp da böyle bir teklif mesela ben hiçbir firmayla karşılaşmadım. Zaten firmalar çoğu zaman okul müdürü ile bile muhatap olamazlar. Yani muhatap olması da şöyle; gelirler ilden ya da ilçeden imzalattıkları protokolle ilgili müdür yardımcısına evraklarını teslim ederler. O şekilde girişleri yapılır. Yani burada direk böyle bir pazarlık alanı ben onu yapayım. Sen şunu yap yani böyle bir şey yapılabilir ama yani benim gördüğüm kadarıyla hani mesela burası çok nezih bir sanayi kenti burası. Burada taş atılsa, öbür tarafta duyulan bir yer yani. Olan da olmayan da duyuluyor.

Kocaeli’de bir yolsuzluk var mı? Bir milyar liraya yakın bir yolsuzluktan bahsediliyor. Varsa bu yolsuzluğu kim yaptı?

Şimdi şöyle, burada bir usulsüzlük yok. Bu tamamen zaten öyle bir para da yok yani. Muhtemelen 250 milyon lira bu şehre gelen toplu ödeme miktarıdır. Bizim okulda o hani buharlaştı dedikleri para 34 milyon lira yani. Onu da zaten firmalardan geri aldılar. O da bizim hatamız değil.

Var olmayan isimler, çalışmayan isimler, şirketlerden sisteme kaydedildi ve hiç ustalık belgesi almayan, almayacak olan, sınava girmeyecek olan isimler üzerinden devlet sürekli firmalara ödeme yaptı. Yolsuzluk ve skandal kısım bu. 34 milyonluk eksik ödeme değil.

Şimdi bakın genelge bahsettiğim gibi ama şöyle istenilen evrak sadece isim soyisim değil. Kişinin en son bitirdiği okulun diploması, ondan sonra kişinin bu programa girmeyi onayladığına dair protokolü ve firmanın protokolü… Bunların hepsini bilgisayara yüklüyorsunuz zaten. Sisteme yüklüyorsunuz yani. Bakanlık bunu tek tuşla görüyor her yerden. Protokolde kişi imzası var. Tabii ki kişinin, işletmenin imzası ve okuldaki ilgili müdür yardımcısı imzası atılıyor. Bir de tüm şirketle ilgili okul-sanayi işbirliği protokolü ya ilçeyle imzalanıyor ya ille (milli eğitim müdürlüğü) imzalanıyor ya bakanlıkla ya okulla… Bu işte işletmede çalışan kişi sayısına göre dönem dönem kurallarını değiştirdikleri bir şey ama bu tamamen mesleki ve teknik eğitimi güçlendirmek adına önceki bakanın bir projesi. Müfettişleri Türkiye genelinde ocak ayında görevlendirildiler. Ve Türkiye’deki bütün şehirlerdeki meslek liselerine, mesleki eğitim merkezlerine bu konuda inceleme yapmaya başladılar. Öncesi de bu incelemenin sebebi de para hızla bitiyor ve bu parayla ilgili yanlış bir uygulama, eksik bir uygulama var mı? Ona baktılar. Şunu bir söyleyeyim, yanlış anlamayın. Ben 60 miligram ilaç kullanıyorum. Böyle biraz daldan dala atlayabilirim. Çünkü benim için çok ağır bir süreç oldu. Şimdi bu. Nerede kaldım? Türkiye genelinde bütün meslek okullarına eş zamanlı müfettiş gönderdiler. Şimdi bize gönderdiklerinde dedim burada 10 okul varsa örnek veriyorum. 10 okulun da yanlış ödemeleri ile ilgili tespitlerini onlar zaten oradan her şeyi görebiliyor, her adımımızı görebiliyorlar, getirdiler. Dediler ki öncelik bunların geri alınması devlet tarafından. Onları yaptık.

TADIM, HYUNDAİ, MAGNA, GEMSAN…

Bana biri gelse, bugün dese ki ‘20 tane çalışan protokolü imzalat. 20 tane çalışana, 20 tane diploma ayarla ve bunları sisteme yükle… Karşılığında da her ay 150-200 bin lira para alacaksın. Bunu sıradan bir vatandaş olarak ben yapabilirim. Ben yapabilirsem bunu büyük firmalar çok daha fazla çalışan için yapabilir. Ortada milyonlarca lira söz konusu ve denetim yok.

Şimdi bundaki denetim, Maliye Bakanlığı’nın işletmelerle arasındaki denetim. İşletmelerin her yerinde kamera var. Yani o kişinin orada çalışıp çalışmamasıyla ilgili hukuki sorumluluklar tamamen işletmeye ait. Bize getirdiğinde o kontratı, protokolü biz onu gerçek kabul etmek durumundayız. Çünkü genelgede öğrencinin öğrenci değil yani adayın kendisi gelecek diye bir şey yok. Firmalardan alınıyor. Herkes okullara teslim etti. Okullar bile gidip almadı firmalardan. Çünkü öyle bir mesai şeyini tespit etmemiz mümkün değil. Mesela bir şirkette 23 çalışan var, birine 500 tane kayıt getirdi gibi böyle bir şey hiç tespit etmedik. Zaten buradaki firmalar yani Kocaeli firmaları oldukça düzgün… Tadım, Hawon, Hyundai, Magna, Gemsan… Bunlar benim okulun yaptıkları. Daha da var ama benim hani şu an aklımda değil. 6 aydır okulda olmayınca…

Danışmanlık firmaları bu işin neresinde? Sizin de Erkut isimli bir danışmanlık firması sahibiyle şirketleri gezdiğiniz konuşuluyor.

Birçok milletvekilinin bu projeyle birlikte danışmanlık firması var. Biz 7 tane danışmanla çalıştık. Tamamen iyi niyet esasıyla hareket ettik. Danışmanlar ya da şirket temsilcileri bizlere her ay evrak getirirler, yeni ve çıkan listeyi getirirler. Ben onları firma firma gezdirmedim.

KENT KONSEYİ, ALİ KORKMAZ VE SEDAT KÖSE

Kent Konseyi bu işin neresinde?

Ali beyin (Kent Konseyi eski başkanı Ali Korkmaz) Bilnet Okulları ve Bilgi Köprüsü Kurumları bakanlığın normal izni ile diğer kurumlar gibi Uğur Kolejleri gibi Ted gibi vesaire gibi diğer yararlanan kurum ve kuruluşlar gibi bu teşviklerden yararlandı. Başka okullar da yararlandı. Ali bey, bunlardan en geç yararlanan firmalardan biri. Hatta Ali beyi benim okuluma yönlendiren… Ali beye bir okul gidiyor. Biz de diyor, bunu böyle böyle yapıyoruz, size de yapalım mı? Ali Bey de diyor ki bunu bir danışayım. Sonra bizim eski Marmara Bölge Teftişkurulu Başkanı Volkan Ağyel var. Şu an Marmara Bölge Başkanı. Onun da diyalogları iyi, onu arıyor soruyor. Diyor ki böyle böyle bir şey varmış. Benim okula da geldiler. Biz Ali beylerle böyle şeyleri hiç konuşmayız. Yani zaten hani resmi bir ilişkimiz var. Ondan sonra ne yapayım diyor. Yanlış bir şey yapmayalım diyor. Volkan bey de şöyle söylüyor, diyor ki, bu devletin verdiği bir imkan, bir teşvik bundan faydalanın. Ali beyin evrakları tam. Onun tüm iş dinamiği çok düzgündür. Çıkan personeli anında bildirirler, işte giren personel varsa anında bildirirler. Bunların hepsini zaten Ali bey profesyonel bir ekiple çalışıyor, hepsini yapar. Bu süreçte Ali bey beni aradı hocam dedi. Böyle böyle bir şey varmış. Ben ilgili okulda çalışanları göndereyim. Siz onlara bilgi verin dedi. Zaten hani Ali bey artık okulun bu tarz işleri ile hani derinden ilgilenecek kadar zamanı olan bir adam değildi. O dönem başkandı Kent Konseyi’nde. Seçim vesaire vardı. Muhasebe müdürünü bir de insan kaynaklarından birini gönderdi okula. Bilgi aldılar, ben de müdür yardımcısıyla görüştürdüm onları. Aynı diğer firmalar gibi ondan sonra protokollerini yaptılar. Sisteme başladılar.

Peki genel sekreter Sedat Köse kendi şahsi şirketlerine bu program ile Ali bey gibi para aldı mı hiç?

Benim Sedat beyle ilişkim çok resmidir. Biz çok resmi koşullarda çalıştık, onunla da Ali beyle de 3 yıldır. Sedat bey kendisine ait hiçbir şirketi bu programdan faydalandırmadı. Sadece başkanı olduğu bir dernek MESEM’den faydalandırdı. Sedat beyin başkanı olduğu dernek ile resmi protokoller yapıldı. O dönem yaptığı gönderdiği kayıtlar vesaireden hiçbirinde usulsüzlük yok, işlemlerin hiçbirinde usulsüzlük yok. Sadece müfettişler şuna takıldı; Biz 22 dernekle çalışmışız. Kent Konseyi’nin proje yapabilmesi için Kocaeli Gelişim ve Kalkınma Derneği kurulurken işte ben kadın meclisi başkanıyım, yönetime yazılmışım, gençlik meclisi başkanı yönetime yazılmış. O dernek Sedat beyin kendi şahsi derneği değil. Kent Konseyi’nin AB projelerinden faydalanması için kurulmuş bir dernek. Bir de yazılıp çizilen Kocaeli Güçlü Kadınlar Derneği var. Benim girip çıkmadığım programına katılmadığım, görüşmediğim dernek yoktur. Yani kadın derneği. Bu dernekle de depremzedeler için ortak proje yapmıştım. Bu iki derneğin incelenmesinin tek sebebi bu. Bu derneklerin konuşulmasının tek sebebi bu.

GAZETECİLER VE TEHDİT

Herhangi bir gazeteci bu süreçte sizi tehdit edip para istedi mi?

Hayır hiçbir gazeteci benden para istemedi. Hiçbir gazeteciye para vermedim.

Gazetelere milyonlarca lira ödeme yaptığınız konuşuluyor. Herhangi bir gazeteyle irtibat kurdunuz mu?

Benim hakkımda haberler mart ayında çıktığında ben Özgür Kocaeli Gazetesi’ne gittim. Sizinle de görüşmek istedim. ‘Size ben röportaj vereyim, her şeyi anlatayım’ dedim. Hiçbir gazeteyle bu süreçte maddi manevi iletişim kurmadım. Ben şu anda savcılık izni dahi olmadan bütün hesaplarımı ve mal varlığımı müfettişlere teslim ettim. Maddi anlamda danışmanlık şirketlerinden hiçbir para ve hediye almadım. Danışmanlık firmaları sadece okulun ihtiyaçlarını karşıladı. Bir firma öğrencileri geziye götürdü. Bir başka firma spor malzemesi ihtiyaçlarını karşıladı.

KENT KONSEYİ’NDE GÖREVİM DEVAM EDİYOR

Kent Konseyi’nden kovuldunuz mu? Göreviniz devam ediyor mu? (12 Temmuz 2024)

Ben halen kadın meclisi başkanıyım. Devir teslim yapmadım. Kovulduğum falan da yok. Ocak ayında yani ocak ya da aralıktı. Sağlık problemlerim çok artınca istifamı verdim. Ben dilekçemi verdim. Dediler ki bu yaz zaten devir teslim olacak. Bu zamana kadar gittin. Sonuna kadar git, devir teslim senden çıksın. Aynen bu söylendi bana. Ben de tamam dedim ama ben hani sağlık sorunlarından dolayı bu yıl çok eski yıllardaki kadar aktif olamayacağımı ifade ettim. Hani çalışmıyor artık cümlesini duymak istemem dedim. dediler ki şimdi 31 Mart’ta seçimler var zaten seçim dönemi. Ondan sonra da dediler. Beraber kent konseyini kendi etkinliklerine destek verirsiniz.

SÜLEYMANCILARIN YURDU DA VAR

Deniyor ki dernekler masası dernekleri incelemiş ve 15 tanesine hiç ulaşamamış. Ne telefonu, ne başkanı yokmuş…

Öyle değil, dernekler masası. Sadece Sedat beyin derneği ve Tuğba hanımın derneği ile ilgili işlem yaptı. Diğerleriyle ilgili işlem yapmadı. Diğerlerinin hepsi burada da değil. Mesela atıyorum işte. Darıca’da Tuzla’da olan mesela Süleymancıların yurdu var. Örnek veriyorum, Süleymancıların bir yurdu burada da var, İstanbul’da da var, Bursa’da da var. Bunu tek bir kurumdan tek bir başkan da yaptığı oldu ama bunlarla ilgili zaten tüm SGK’ları, vesaireleri, her şeyleri biz verdik müfettişlere. Müfettişler sadece ve sadece Kocaeli Gelişim ve Kalkınma Derneği’nde ben üye gözüktüğüm için ve Kocaeli Güçlü Kadınlar Derneği’nde biz en son depremzedelerin iyileştirme projesinde Kent Konseyi ile ortak proje yaptık. Bunda da biz eğitmen olarak köylere gittik. Depremzedelere gittik, kadınlara gittik. Aylarca bunlarla ilgili çalışma yaptık ve o en son çalışmalar sosyal medyada olduğu için bu konu gündeme geldi. Müfettiş de sormadı, evraklarını aldı, bıraktı. Dernekler masası da bu ikisini yönlendirdi sadece.

Bu işin göbeğindesiniz isminiz yazılıyor, baş harfleriniz yazılıyor, açığa alındığınız yazılıyor. Hiç ifade verdiniz mi? Karakola veya savcılığa hiç verdiniz mi? (12 Temmuz 2024)

Hayır, hiç ifade vermedim.

Diyarbakırlı Erkut konusunu hatırlatayım tekrar. Kocaeli’de bu ismin UTP için firmalara aracılık yaptığı ve yüzde aldığı, sizin de bu isimle irtibatlı olduğunuz konuşuluyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Diyarbakırlı, Erkut değil. Hiçbir bir görevi yok. Firma sahibi de değil. Şimdi bakın danışmanlık şirketleri devletin yasal olarak kendi levhasıyla açtığı şirketler. Bu profesyonel danışmanlık işini bütün firmalar yapar. Karnis danışmanlık firması var. Sefa Ö.’ye ait. Erkut B., Sefa Ö.’nün kuzeni. Teyzesinin oğlu. Ama o İstanbul’da başka bir iş yapıyor. Kocaeli’de inşaat işleri de vardı. Biz Nilüfer D. hanım aracılığıyla onunla tanışmıştık. Sefa Ö.’nün kendi ayakkabı şirketi de var, onların aracılığıyla görüşmüştük. Onun resmi hiçbir şeyi yok.

Sefa Ö. bu konuyla alakalı emniyete ifade verdi mi?

Hayır, müfettişlere verdi sadece. Okula çağırdılar müfettişler. Savcılığa herhangi bir şey vermedi. Sefa Ö. Diyarbakırlı değil. Firması burada. Körfez’de yeri var. İstanbul ve Körfez merkezde firma var.

Sefa Ö.’nün firmasına şirketler neden yüzde 25 komisyon ödüyor? Bu firma yetkilileri siz neden şirketleri ziyaret ediyorsunuz?

Şimdi bakın evrakların düzenlenmesi ve sürecin ilerletilmesi, takibi bunları bu firmalar yapıyor. Normalde danışmanlık şirketi yapar ve örnek veriyorum. Bu işlemlerde kendisi bütün danışmanlığı yapar. Şimdi bir işletmenin 20 personeli vardı, örnek veriyorum. 400 personeli var. Bununla ilgili tüm işlemleri profesyonel danışmanlık yapıyor.

Hakkınızda devam eden bir inceleme var mı?

Bugün kaymakamlık muhakkikleri ile görüştüm en son. Müfettişlerin ardından kaymakamlık incelemesi başladı. Belgeleri yanımda getirdim. Okul danışmanlık şirketi elemanlarının, okul müdür yardımcılarının MEBBİS şifrelerini bilmesine izin vermeniz diyor. Bununla ilgili ben savunmamı verdim. Ondan sonra bununla ilgili aynı yaptırımı müdür yardımcılarına da uyguladılar. Çünkü bunlarda bir art niyet, kötü niyet yok. Okulda girdiler bu bilgileri. İş yoğunluğu yüzünden yardım ettiler. Bazı işletmelerle Usta Telafi Programı protokolü yapmaksızın öğrenci kaydı yapılmasının sağladığınız, iddiası diyor. Bu da sadece Erkay denizcilik, Ekofrem ve Tadım. Yani müfettişler benden torbadan 25 tane firmanın sözleşmesini istedi. Ben de arkadaşlara getirin dedim.

Toplam kaç firmaya bu sistemle teşvik verdiniz? Kaç firma var ortada?

Valla çok net hatırlamıyorum ya firmaları. Aşağı yukarı 100-150 vardır rahat. Belki daha fazla 25 tane seçtirdi müfettiş torbadan. Artık onlar neye dayalı olarak istediler bilmiyorum ama ben hani firma sayısı çok diye gelişi güzel istediklerini verdim.

Kaç firmaya teşvik verdiğinizi şu sebeple soruyorum; 1.000 tane firmadan 25 tane seçip 3 tanesinde sıkıntı çıkmadı bu büyük bir oran olur ama 100 firmada 25 taneden 3 tane sıkıntı çıkarsa küçük bir orantı sayılır… Kaç firmaya teşvik verdiğiniz bu sebeple önemli

25 tane istediler. Ben arkadaşlara söyledim getirdi protokolleri. Şimdi o protokolde yani okul işletme ya da il milli eğitimin imzası lazım. O imzalardan ilçe milli eğitimin imzası eksikmiş. Yani tamamen prosedür. Şimdi benden 25 tane istemişler. Ben 22 tane firmanın protokollerini kontrol etmişim, vermişim. Bu saydığım 3 firmanın protokollerinde İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün imzasını eksik görmüşüm, tamam mı? Bunu müdür yardımcısına sormuşum, müdür yardımcısı demiş ki, hocam göndermeyi unutmuşum. Arada kalmış, unutulabilir. Bakın bu normal olabilecek bir şey yani. Çünkü bunun mali hiçbir şeysi yok. Ben de hemen müfettişlere götürmüşüm. Bakın ben şunu yapabilirdim, gönderirdim ilçe milli eğitim müdürlüğüne imzalatırdım. Çünkü bu firmalar en ufak bir evrak eksiği olmayan en ufak bir sıkıntısı olmayan firmalar tamam mı? Ya da kendim atardım imzayı. Yani bunu çok net söylüyorum size bunun için ben maaş kesintisi cezası aldım.

Sürekli soruyorum ancak net bir cevap alamıyorum. Erkut B. kim? Kocaeli’de neden şirketleri dolaştı? Bazı şirketlere Erkut isimli şahısla dolaşmışsınız ve UTP sistemini Erkut B. isimli şahıs anlatmış herkese?

Şimdi şöyle; İstanbul’da, bunların İstanbul’da başka çalıştıkları okullar da var. İstanbul grubunda… İstanbul’da bu şirket yüzü olarak yani aslında şirkette bir şeyi olmadığı halde şirket yüzü olarak, ifadesi de iyi olduğu için yani ifade etme eğitimi iyi olduğu için, firmalarla işbirliği için görüşmeye gitmiş biri zaten. Bizimle de burada görüşmeye geldi. Ama biz şirket sahibi olarak Sefa Ö. ile muhatap olduk. İletişim noktasında hani o ilk iletişim noktasında Erkut’u gördük biz ama sonrasında muhatap olmadık yani…

Erkut B.’nin hiç alakası yok diyorsunuz ancak sizin aracılığınızla Erkut’la tanışan şirketler UTP sürecinde sorun yaşadıklarında hep Erkut B. isimli şahısla muhatap olmuş. Yani şirket yüzü gibi değil de, şirket sahibi gibi bir iletişim kurulmuş.

İletişim kurulduktan sonra işte o da Sefa’ya atmıştır bilgileri. Anlatabildim mi? Yani bütün teknik boyutu o takip ettiği için Sefa’ya attı, ondan bilgi aldı ve şirketlere verdi. Sadece bizim okulla çalışmadılar. İstanbul’da çalıştıkları okullar var, bizim okulun da çalıştıkları birkaç firma var. Biz 7 danışmanlık şirketiyle çalıştık, 7 tane.

Bu süreçte herhangi bir danışmanlık firması size kazancından pay verdi mi? Danışmanlık firmalarından hediye aldınız mı?

Bir küçücük hediye dahi almadım ben. Zaten bütün hesaplarımı her şeyimi teslim ettim, savcılık izni olmadan teslim ettim. Müfettişlere direkt verdim ki uzamasın diye. Maddi şeyler tamamen okula… 7 danışmanlık şirketi de ve diğer şirket temsilcileri de okula destek oldular. Yani bizim okul çok kalabalık. Hepsi okulun minimal ihtiyaçlarını karşıladı. Mesela birisi öğrencileri Ankara’ya geziye gönderdi hiç ücretsiz. Ondan sonra bir tanesi İstanbul’da geziye gönderdi. Bir tanesi bizim güreşçi olan 2 kardeş öğrencimiz var. Milli güreşçiler… Onların yarışmaya Kastamonu’ya mı gittiler tam da hatırlamıyorum. İl dışına giden yarışma masraflarını karşıladılar. Bir tanesi beden eğitimi öğretmenlerimizin spor malzemesi ihtiyaçlarını karşıladı. Onda da bizlere para vermedi. Öğretmenler listeyi onlara attı, onlar malzemeyi gönderdiler ya da şöyle oldu, öğretmene dediler ki sen Trendyol’dan al ya da işte. Alacağın yerden bize fişini gönder. Biz ödeyelim, böyle yaptılar… Okula da dediğim gibi mutfak yaptılar. Öğretmenler odası yaptılar, beyaz eşyalarını aldılar. Zaten öğrencileri Kanada’ya göndermek dediğim gibi yaklaşık bir buçuk milyon civarı tuttu. Yani vizesi, pasaport masrafı… Benim öğrencim onun pasaport masrafını bile karşılayacak durumda değil. Nitekim oradan da dünya dördüncüsü olarak geldiler. Biz o destek olmasa gidemezdik zaten. Yani o anlamda verdikleri destek okula bu zaten bizim.

BEN BUNA KALMAM, DIŞARIDA TİCARET YAPARIM

Ben mesela ticaret yapacak olsam dışarıda bir sürü ticaret yaparım. Yani ben buna kalmam. Benim bir sürü ilgi alanım var, aile danışmanıyım, pedagogum cinsel terapi uzmanıyım. Bunların hepsini ben kendimi bir ofis koyarım. Dışarıda özel yaparım. Bir sürü devlette çalışıp bunu yapan arkadaşım var benim. Yani bu işe kalmam. Bu bir. İkincisi bizim soruşturma raporumuzda ceza tekliflerini olduğu gibi hepsini getirdik. Benim bir para aldığıma dair ya da bir şey istediğime dair, biriyle iş yaptığıma dair hiçbir suç yok.

Peki şu anda soruşturma bitti mi?

Bakanlık soruşturmaları bitirdi. Yani Milli Eğitim Bakanlığı bitirdi. Milli Eğitim Bakanlığı zaten alelade suç işleyenlerle ilgili suçlama sürecinde savcılıkta suç duyurusunda bulundu. Farklı illerdeki müdürlerle ilgili tabii gazetelerde yazılan MASAK devrede bilmem ne devrede patlıyor, patlıyor. Bir de bana yurtdışı çıkış yasağı falan gelmiş. Başkaları da demiş ki yurt dışına kaçtı. Eşimle boşanmışım. Bunların hiçbiri doğru değil. Artık bunları nereden atıyorlar bilmiyorum.

Kaymakamlıkta ne vardı bugün (12 Temmuz Cuma)?

Onu da anlatacağım. Süreci anlamak için tamamını en son özetleyeceğim. Bu cezaları neden aldığımıza dair… Çünkü bu çok önemli. O haberlerde bunların çok dışında şeyler gittiği için ben siz hazır gelmişken göstereyim. Cezalardan biri için diyor ki Selda Karakaş’ın (okul müdür yardımcısı) kardeşi Erkan Karakaş’ın okul aile birliği adına herhangi bir fatura düzenlememiş olmasına rağmen hesabına 50.000 TL para yatırılması talimatı vermesi. Bundan da müdür olduğum için beni sorumlu tutuyor. Ben direk ifademi söylemek istiyorum. Şimdi okula ben atandım. Okul pis bir haldeydi. Ben biraz mükemmeliyetçi ve detaycı bir insanım. Hep çalıştığım kurumlara özel kurum gibi yaparım. Yıllardır çalıştığım firmalar vardı. Bakın bu da ayrı bir parantez içi. Dedim ki bu okulun ne kadar parası var? Hiç parası yok dediler. Peki okulu nasıl temizleteceğiz? Ses sistemleri çalışmıyor, konferans salonu paramparça olmuş ve bize bakanlıktan talimat geliyor. Okulu eğitim öğretime hazırlayın. Aylardan haziran sonu…

ERKAN KARAKAŞ’IN HESABINA FATURASIZ 50 BİN TL.

Dediler ki bana işte Erkan bey (Erkan. Karakaş) var. Sizden önce de okula iş yaptı. Yani benden önceki yönetimde ondan ben tabi kimsenin aklına bir şey gelmesin diye kendim birini getirmek istemiyorum. Çünkü okulda kimseyi tanımıyorum yani. Ondan sonra isterseniz onu bir çağıralım. Fiyat filan çıkarttıralım dediler. Onu çağırttık. Sonra okul aile birliği başkanı 2 kişiyi daha çağırdı. Ondan sonra Erkan bey yaklaşık 250 bin ile 300 bin liralık masraf tespit etti. Yani indirimli hali ile diğerlerinde daha yüksek rakamlar var. Dedim ki benim okulu açmam lazım. Bunları yaptırmam lazım. Bu bizim diğer okullarda da yaptığımız bir şey, bir yöntem yani ama ben sana şu an para ödeyemem dedim. ‘Hocam’ dedi, ‘ben’ dedi yani sadece bu okula iş yapmıyorum işte imam hatibe yapıyorum, oraya yapıyorum, buraya yapıyorum. Birçok okula iş yapıyorum o yüzden hani ben sizi bekleyebilirim para ne zaman gelirse o zaman parça parça ya da tamamını ödersiniz dedi. Ben de tamam dedim müdür yardımcılarımın yanında hatta çalışan 2 hizmetlilerimizin de yanında. Biz temizlik işini yaptırdık ve aylar sonra 50 bin lira bir ödeme yapılmış, karşılığında fatura alınmamış. İlk konu buydu.

DEPREMZEDENİN EVİ İÇİN MOBİLYA

Diğer bir konu da Nilüfer D… Nilüfer hanım bizim Kocaeli Kent Konseyi Kadın Meclisi Yönetim Kurulu’nda. Bizim sosyal yardımlara bakan arkadaşımız. Deprem sürecinde biz 13 tane ev yaptık. D.’nin hesabına bir insan depremzede bir kadını evden çıkarmıştı. O beni ağlayarak aradı. Dedi ki hocam beni çıkarıyorlar, ben ne yapacağım? Ben de dedim ki eşin işe girdi mi girdi hocam dedi. Ne kadara kadar kira ödeyebilirsin dedim. 7-8.000 TL dedi. Sen git evi bul eşyaları bir şekilde biz halledelim, herkesten de istedik bugüne kadar dedim. Eşya falan artık kimsede bir şey de kalmadı dedi ama dedim halledeceğim bir şekilde, 2 çocuğunla seni mağdur etmem dedim. Eşim Adıyaman’da görev yaptığı için hani onlar da Adıyaman’dan gelmişlerdi böyle, hiç böyle kıyamıyorum kadına falan ondan sonra. Biz o diğer depremzedelerin eşyalarını, vesairelerini Gayret Mobilya’dan almıştık Derince’den. Çünkü ben orada çalışırken onlar bize çok indirim yapıyorlardı, ondan sonra gittik. Nilüfer hanımı gönderdim. Ben yoğun çalışıyorum, oda Derince’de oturuyor. Dedim Gayret Mobilya’ya git de Semra hanımla birlikte bir bak, bir hesaplayın bir toplayın ne yapabiliriz ne edebiliriz o da sarma ile birlikte gitti. Ondan sonra yanlış hatırlamıyorsam 250 ya da 275 bin TL hani şeyden bir tık ikinci kaliteden ama birinci el. Eşya ayarladılar, ondan sonra Gayret Mobilya da bunu taksitlere böldü. Hatta son 2 taksitini ben kendim ödedim. Şubat ve martı herhalde ya da ocak ve şubattı.

DANIŞMANLIK FİRMASINDAN YARDIM

Bu bizim üniversitede Kenan bey var, Kenan Keleş. Bazı firmaların büyük firmaların danışmanlığını da yapıyor. Dışarı danışmanlık yapıyor. Yani ondan sonra bu tam Nilüfer hanımla Semra hanımı gönderdiğim gün Nilüfer hanım bilgi vermek için bana okula uğradı. Hocam böyle böyle. O sırada Kenan bey de geldi hocam ne yapıyorsun yine dedi. Dedim böyle böyle uğraşıyorum işte yeni birini yerleştirmiştik, evden çıkartıyor adam falan. Ondan sonra yapabileceğimiz bir şey var mı? Dedi. Dedim ki valla Nilüfer ne kadar tuttu dedim o dedi ki işte 250-300 bin TL civarı, aylık taksitleri böldü dedi. Dedim ki ya gidin bir tane taksit ödeyin ondan sonra. Ya da dedim, şey yapın, firmaya gönderin vesaire ondan sonra o da dedi ki. Ben dedi Nilüfer hanıma göndereyim, o şey yapsın… 2 ayını ben ödeyeyim dedi. Haziran ve temmuzda 50 bin TL, 50 bin TL taksitini ödedi.

Bu olay nasıl ortaya çıktı?

Bu olay şöyle çıktı, şimdi bu tabi bizim yaptığımız üzerinden 7 ay zaman geçti. Bu müfettişler bana dedi ki çalıştığınız firmaların temsilcilerini buraya çağırabilir misin? Evet çağırırım dedim. Ben de ulaştım ve okula çağırdım. Ondan sonra Kenan bey de geldi evraklarıyla. Kenan beyd demişler ki işte evraklarını kontrol etmişler. Çok düzgündü firmaları zaten. Çok titiz çalışıyordu adam. Ondan sonra okuldan hiç para istediler mi sizden demişler, o da demiş ki sadece geçen sene okulun mezuniyet törenin faturasını ödedim. Ecrin Organizasyon’a, onun da burada faturası. Bir de Nilüfer hanım diye birine para gönderdim. 2 defa demiş. Ondan sonra adamlar neden sorusunu sormadıkları gibi adama imza attırıp çıkartmışlar. Benim odama geldi, dedi ki hocam ben dedi böyle böyle bana bunu bunu sordular. Ondan sonra ben de böyle böyle dedim. Ben Kenan bey dedim, o yani 100 bin TL bizim için rakam değil. Hani biz 100 bin liralık insan değiliz ama buradan dedim. Tutarlarsa tutarlar dedim. Ama bu devletin parası da değil yani adam kendi gönül rızasıyla kendi şahsi hesabından yolladığı bir şey. Ondan sonra o da dedi ki ben dedi gideyim söyleyeyim, hani anında gideyim söyleyeyim. Gitti ifadesine eklemesine izin vermediler. O da dedi ki hocam bunun dedi. Bakanlık boyutu ya da saadet boyut olursa ben dedi tekrar ifade vermeye hazırım dedi. Nilüfer hanımu da çağırdım, o da banka dokümanlarını vesairesini her şeyini getirdi, incelediler. Evet haziranın 29’unda, temmuzun 26’sında 50 bin 50 bin ödeme yapılmış. O da Gayret Mobilya’ya vermiş adamlar bize faturasız KDV si ucuz ürün sattı. Yani orada olay kadının mağduriyetini gidermekti. Ben müfettiş beyler bana bunu sorduklarında dedim ki bakın Gayret Mobilya’ya gidelim, kamera görüntülerine bakın oranın sahibiyle de görüşüp ben sahibini tanımam da yani görüşün, ondan sonra depremzede bayanı çağırın ya da evine gidelim yani bunlar sadece benim ya da Nilüfer hanım bildiği şeyler değil, birçok kişinin bildiği bir alan. Son 2 ayı da sırf kendim ödedim. Yani artık en son 30’la 25 mi kalmış öyle bir şey ben ödedim. Müfettişlere dedim ki bakın ben 50 binlik 100 binlik insan değilim. Böyle bir rakam için kendimi ne kirletir ne şey yaparım. Hiçbir şey için yapmam. İstiyorsanız dedim Kenan beye söyleyin o parayı okul aile birliğine yatırsın ama bu durumun okul aile birliğiyle bir alakası yok dedim. Yani bu tamamen bizim, ben 13 tane ev yaptım. Depremzedelere, 2 tane tır, kriz masasına soba ama kriz masasına soba yolla yaptım. Diğerlerini ben tamamen sivil toplum ağımla yaptım. Bunu da zaten herkes biliyor yani kimseye. Kanıtlayacağım ekstra bir durum yok ya benim için dedim. Bunlar hani korkulacak şeyler değil. Çünkü ben yıllardır sivil toplum çalışması yapıyorum. Ondan sonra adam dedi ki hocam dedi ben dedi. Kesinlikle dedi, değişiklik kabul etmiyorum dedi.

BAKANLIK SORUŞTURMAYI BİTİRDİ

Zaten hani bize uyguladıkları mobbing, baskı, şiddet bana böyle kocan doktor da neden çalışma gereği duydun bu kadar yoksa sana para vermiyor mu… Bana müfettiş bey diyeceksin… Ondan sonra -sen bu şekilde nasıl bu kadar okul yönettin bu şehirde- yani beni kışkırtmak için o kadar çok şey yaptılar ki. Ben çok ağır saat problemleriyle karşılaştım zaten ifadelerimde de belirttim. Onları da ayrıyeten bana mobbing ve şiddetten dava edeceğim müfettişleri. Bu süreçte şimdi. Bakanlık bütün soruşturmaları bitirdi. Bu soruşturmaları bitirdikten sonra ceza tekliflerini yolladı. Bu ceza tekliflerine biz savunmalarımızı verdik. 15 gün içinde cevap gelecek ilçeninkine de itiraz ettim. Şu anda kesinleşmiş herhangi bir disiplin cezamız yok. Şehir dışına atanmamız disiplin cezası değil.

Hangi konularda soruşturma var şu anda?

Milli Eğitim Bakanlığı, adli soruşturmalarla ilgili bu konu kapsamında yetkiyi kaymakamlıklara bıraktı. Kaymakamlıklar da muhakkik atadı. Ben bugün (12 Temmuz Cuma) muhakkike ifade vermeye gittim Endüstri Meslek Lisesi’ne. Bana 3 maddeden soru sordu sorduğu maddeleri de söyleyeyim size, ama ben salı gününe ekstra istedim. Sordukları maddeler şu; Dilara Beker’in geri tarihli sınav kaydı neden geri tarihli? Çünkü gittiklerinde firmanın sınavını yapmışlar. Ondan sonra videoda kızın şeyi yok, kıza da diploma şey yapmışlar. Firmanın sınavı bitti diye. O da fark edince bizimkiler tekrar gitmiş, sınav yapmış. Yani hiç mağdur olan filan hiç kimse yok yani birincisi bu. Bir tanesi müdür yardımcılarının MEBBİS şifreleriyle ilgili. Bir tanesi de şey, usta öğreticilik belgesi. Bu işte okula kayıt olanların usta öğreticilik belgeleri ile ilgili madde. Onların bile sordukları bu üçü öyle söyleyeyim size. Ben okuldaki soruşturma sürecinde çok acemiydim ve çok iyi niyetli, bir an önce bitsin duygusuyla hani ne olursa olsun… Bize normalde bakan müfettişler, önce rehber olurlar, süre verirler, bir şeyleri tamamlamak adına bunların hiçbiri yapılmadı.

Muhakkikler size usulsüz öğrenci kayıt ettiniz mi, yolsuzluk yapıldı mı, bunları sormadı yani öyle mi?

Hayır hiçbiri sorulmadı. Böyle bir durum yok çünkü. Bütün tekliflerim burada ceza tekliflerinin hepsi burada. Ben size birer nüshasını da verebilirim. Ondan sonra bu üçünü sordular. Ben de dedim ki ben 2 maddeye hakimim ama bir tanesine tam hakim değilim onu dedim araştıracağım. O sebeple salı günü avukatım eşliğinde gelip size bildireceğim dedim.

GEBZE’DE MÜFETTİŞLER HİÇBİR ŞEY BULAMADI

Gebze’de tutuklanan grubu biliyorsunuz. Müfettişler orada hiçbir sorun yok dediler. Polis ortaya çıkardı ve yakaladı onları. Teknik takibe ve fiziksel takibe yakalanmışlar. Müfettiş inceleme esnasında orada hiçbir şey bulamıyor ya da bulmuyor ya biri bir böyle boyutları da var bunların yani anlatabildim mi? Bizim olaydan çok sonra bunu Milli Eğitim değil, polis çıkarıyor ortaya. Bizim burada sorun olsa bugüne kadar ortaya çıkmaz mıydı?

SORULAN İKİ PARA MİLYONLAR DEĞİL

3 tane teknik konu var. Siz devlet memurundan çıkarılma ile ilgili teklifi de okudunuz. 50 bin, 100 bin TL bir şey değil. Konuşulan rakamların yanında bir şey değil. Bakın bunlar benim direkt teslim ettiğim tebliğ belgeleri. Yüksek disiplin kurulunda bu Nilüfer hanım’la ilgili olan… Nilüfer D.’nin, Kenan Keleş’in ve depremzede Saime Kılıç’ın dinlenerek benim de sözlü savunma yapma hakkımı kullanmak istediğimi belirttim. Ben de gidip orada sözlü savunmama aslanlar gibi yapacağım durum bu. Kesinleşmiş bir cezamız yok. Adli süreç kaymakamlıkta şu an ön muhakkik sürecinde bahsettiğim gibi. Adliyeye şuna buna yansıyan bir durum söz konusu değil. Derneklerle ilgili de benim yönetiminde bulunduğum ve ortak proje yaptığım 2 dernek var. Dernekler masası kendi denetiminde bunlardan sorduğu şey ne biliyor musunuz? Bu programın usulsüzlüğü falan değil, bu programa girmeleri usulsüz de değil zaten. Bu programdan size yatan teşvik nerede, nasıl kullandınız, bununla ilgili fatura istiyorlar, bunlardan o kadar. Faturaları da ortada zaten.