Aday!

Yerel ya da genel fark etmez, herhangi bir seçimde bir yere aday olmak genel olarak ego işi.

Etrafınızda sizi alkışlayan 5-10 kişi bulduğunuzda havaya giriyorsunuz.

“Başkanım”, “Başkanım” cümleleri size gaz veriyor.

Kendinizi nimetten sanıyorsunuz.

Hemen karar veriyor ve “Adayım” diyorsunuz.

Hazırlığınız var mı?

Yok.

Aday olduğunuzda yapacaklarınıza dair en ufak bir düşünceniz var mı?

O da yok.

Karaman’ın koyunu gibi kim nereye çekerse gidiyor, kim ne derse onu yapıyorsunuz.

Hal böyle olunca genel olarak rezil oluyor ancak etrafınızdaki “Başkanım”cılardan rezil olduğunuz da farkına varamıyorsunuz.

*

Buna son dönemin en iyi örneği Atasoy Bilgin.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.

Genel merkezin teklifini havada kaptı.

Sonra?

Sonrası büyük bir boşluk.

Etrafındaki üç beş kişinin şak şakları onu mutlu ediyor.

Seçim nedir, seçim çalışması nedir bilmiyor.

*

Önceki gün bir haber yaptık.

CHP kulislerinde herkesin konuştuklarını yazdık.

Atasoy Bilgin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için değil, 1 Nisan sonrasında CHP Kocaeli İl Başkanı olmak için çalışıyor.

Örgüt ziyaretleri filan bunu gösteriyor.

Seçmene dair, seçimlere dair en ufak bir çalışması yok.

Bir ajansla anlaşmış, içeriği, ne idüğü belli olmayan sosyal medya paylaşımları hazırlıyor, yuvarlak söylemlerle gün geçiriyor hepsi bu.

Söz konusu haberde Atasoy Bilgin’in billboardlarda yer almadığından, ilçe örgütlerinin maddi taleplerini karşılayamadığından, onlarca araç giydirip kentte bir algı yaratamamasından bahsettik.

Trolleri köpürdü.

Seçimlerin maddiyatla yürümeyeceğine dair ahkamlar kestiler.

Haklılar.

Seçim süreçleri iki şekilde yürür.

Ya paranız vardır, kentin dört biryanını billboardlarla donatır, sürekli caddelerde giydirilmiş araçlarını dolaştırır, algıyı yönetirsiniz.

Ya da eski usul sol yöntemlere başvurursunuz.

Nedir bu sol yöntemler?

CHP’liler soldan kopalı yüzyıllar olduğu için hatırlamazlar, anlatayım…

*

Kostik vardır mesela.

Kostik ve kostik soda olarak da bilinen sodyum hidroksit, NaOH formülüne sahip bir inorganik bileşiktir.

Çok ucuzdur.

Yapıştırıcı özelliği vardır.

Bir leğene doldurursunuz, alırsınız elinize fırça afişlerinizi duvarlara asarsınız.

El broşürü dağıtmak vardır mesela.

Yahut kuşlama vardır.

Bu el ilanlarını alırsınız, gece yarısı sabaha karşı avuç avuç kentin bütün caddelerine saçarsınız.

Bu yöntemler maddi olarak size hiçbir yük getirmez.

Fakat ciddi bir emek yükü vardır.

Yine algıyı yönetirsiniz.

Kent sizi bilir, sizi tanır, sizden konuşur…

Peki Atasoy Bilgin, ana muhalefet partisinin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak bunları yaptı mı?

Hayır.

Kostik nasıl karılır ondan bihaber ekibiyle esnaf ziyaretleri yapmakla yetiniyor hepsi bu.

Hal böyle olunca sokakta bir karşılığı olmuyor.

Sokağa çıktığında bilinmiyor.

Katıldığı programlarda bir yabancı gibi köşelerde oturuyor.

Çünkü kimse Atasoy Bilgin’i tanımıyor.

Peki tanınmayan aday seçimde ne kadar iddialı olabilir?

Hele ki Kocaeli gibi 12 ilçeye yayılmış geniş bir coğrafyada ne kadar etki yaratabilir?

İşte tam da bu sebeple Atasoy Bilgin Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istemiyor.

Hedefi o değil.

Hedefinde seçim olmadığı için ne maddi olarak ne de manevi olarak bu işe eğilmiyor.

Tek derdi il başkanlığı.

Tek derdi 1 Nisan sonrası örgüt yapılanması.

Planları tutar mı, CHP’nin ilçe örgütleri Atasoy Bilgin’i il başkanı olarak ister mi…

Sanmıyorum.

Bekleyip göreceğiz.

*

Aday nedir, nasıl olur az çok anlattım.

Atasoy Bilgin bugün bir aday bile değildir yerel seçimler için.

Diyeceğim bu.