Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Vatandaş Akgün

Algofobi

Günümüz toplumlarında genel olarak bir ‘acı’ yaşama korkusu var. Algofobi olarak ifade edebileceğimiz bu durum, beraberinde psikolojik kaygıları da getiriyor. Her şeye karşı duyulan bir korku ve şüphe hissiyatı. Bilgi ve donanımdan yoksun karakterler de ise paranoyaya neden olup, madde tüketimini tetikliyor. Karamsarlık ve sentetik dünyalara sığınarak acılardan kaçış ve kişinin gerçeklerden koparak, gündüz rüyalarına sığınması.. Algofobi bir rahatsızlık durumu. Gerçeklerle yüzleşmekten kaçış, mantıksızlığın ve ön görüsüzlüğün, yozlaşmanın kabulleniş durumu.

Kişilerin anksiyete bozukluğu, toplumu saran bir ‘virus’ gibi popüler kültürün ‘kopyala-yapıştır’ basitliği ve onaylanma, beğenilme tutkusu ile yaygınlaşıyor. Anomalinin normal olarak kabulü ve sonrasında ahlaki yozlaşma ya da yeni çarpıklığın olağan duruma getirilme çabası. Yeter ki acı çekmeyelim. Bugünü kurtaralım, yarının plansızlığı ve programsızlığına kafamızı çevirelim.

Palyatif çözümlerle  algofobi’yi öteleyelim. İlişkileri çevreleyen davranışları etkileyen bir acı yaşama korkusu toplumu esir almış durumda. Bu bir mantıksızlık eylemi, iç gülerle yolunu bulma durumudur.

Eylemsizliğe, düşüncesizliğe iten umutsuzluğu tetikleyen bir korku durumu. Acı verici tartışmalara yol açabilecek fikri tartışmalardan kaçınarak motto ve sloganlara sığınma ve beynin korteks ölümünün gerçekleşmesi toplumun bitkisel hayatta devamın sağlama çabasına sürüklenerek, alternatifsizlik eylemine sürüklenmesidir Algofobi.

Siyasete,ticarete,aile ve özel ilişkilere yansıyan korku ve endişe durumlarını besleyen,uyum ve uyuşmanın giderek daha da zorlaştığı renksiz zamanlar gittikçe kararan bir gökyüzü pesimist insanlar ve onların etikten uzak davranış biçimlerini körükleyen palyatif çözüm zeminine oturan siyasetin önemini yitirip, canlılıktan uzak ve ‘alternatifsizliğin’ siyasi bir ağrı kesici durumuna getirilmesi ve gelişimin bağlamından koparak, mücadeleden düşerek sisteme uyum baskısına yenilmesi..

Yaşanılan iktisadi ve sosyolojik acılara karşı üretilen palyatif çözümler toplumu uyuşturma ve rahatlatmaktan öteye gidemez. Geçiştirme tedavi yöntemleri, keskin reformlar ve vizyon oluşturamayacağından toplumlar da sürekli bir ‘algofobi psikozu’ devam eder. Sistemin kırıklıklarına ‘kuratif’ çözümler yerine kısa süreli etkilerle ağrı kesicilerle geçiştirmeye çalışılır. Köklü çözümler, radikal kararlar alma hali artık yaşanılan acıları geçiştirmek ve hastayı rahatlatmak durumuna dönüşür. Toplumlar bu durumu kanıksar ve doktoruna bağlanır. Toplum sürekli bir ‘narkoz’ etkisindedir. Palyatif geçiştirme(müjdeler),bir çözüm olarak kabullenilmiştir. Ekonomik kriz,sosyal krizler anomaliden çıkmış günlük durum komedisine dönüşmüş ve insanlar politize olmuştur.

Bir distopiada geçen bu hikaye de yaşanılan kaotik durumun aslında bir düzen barındırdığını ve kaosu, bu madde bağımlığının ancak ve ancak küratif tedavi ve yeni bir vizyon ortaya konularak cesaretle giderilebilceğinden bahsediyordu.

Tabii ,sebep-sonuç ilişkisi ile realisttik bakışla mevzuya yaklaştığımızda tedaviyi icra eden doktorun bu yaklaşımdan faydalandığı da bir gerçektir. Nerede bir sistem var ise o sistemi inşa edenler, kontrol edenler ve yönetenler vardır. Günümüz toplumları neo liberal iktisadin ve liboşların etki ve tesiri altındadır. Algıyı yöneten evet toplumları yönetir. Çözüm çok basit okumak,okumak ve yine okumak..

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ