Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
admin

Benmişim

Başarısızlık…

İletişimsizlik…

Öfke problemi…

Sevilmeme korkusu…

Yukarıda verebileceğimiz örnekler aslında sınırsız olabilir. Kim bilir kimlerin alt benliklerinde ne korkular ne kaygılar var.

Kim bilir farkında olmadan hangi duygularımızı bastırıp, bambaşka bir duygu olarak nasıl ortaya çıkardık.

Kim bilir hangi olaya içerleyip, kimlere patladık.

Bazen yanımızdan geçip giden arkadaşımıza sırf bizi görmedi diye günlerce içimizde savaş verip aylarca küs kalmışlığımız olmuştur. Belki de bindiğimiz otobüste boş yer bize en yakınken en uzak yere oturmak istemişizdir. Bazı zamanlarda da tanıştığımız insanı hani ‘’hiç ısınamayız ‘’ya ,sebepsiz bir şekilde uzak dururuz; işte tam da öyle olmuştur.Gittiğimiz mağazada çalışan personel ‘’nasıl yardımcı olabilirim CANIM’’ demiştir, kavgaya tutuşmuşuzdur.

Bu saydıklarımı ya da benzerlerini mutlaka gün içerisinde yaşıyoruzdur. Hatta kendi kendine ‘’ya ben çok mu takıntılıyım” bile diye bilirsin. Korkmana yada endişe duymanı gerektirecek bir durum olmadığını önceden belirtmek isterim.

Beynimizi, yaşantımızın kara kutusu olarak kabul edelim. Küçük küçük notlar düşünün, alt benliğimiz her olaydan sonra bir duygumuzu ve olaya ait bir görseli  (resmi ) not alarak bu kutucuğa atıyor.Peki bu notlar ne mi oluyor? Hiç ummadığımız anda bize hizmet vermek için ortaya çıkarak bir tepkime doğuruyor. Bu tepkime yada düşünce genelde  önyargı yada öfke olarak dışarı çıkıyor.

Otobüse bindiğimizde bize boş olan yere oturmak yerine, diğer uzak olan boş yeri tercih ettirmesi gibi. Verdiğimiz örneği açarsak; yıllar önce sevgilimiz bizden ayrılmak istediğini söyledi ve üzerinde ekoseli kırmızı bir gömlek vardı. O gün otobüse bindiğimizde bize en yakın boş yerin yanında  ekoseli kırmızı gömlekli bir kadının oturuyor olması bizim alt benliğimizi devreye alarak uzaklaştırdı.Bizim bundan hiç haberimiz olmadan alt benliğimizin yönlendirmesine belki de emirlerine itaat ettik.

Yanımızdan geçen arkadaşımızın bizi görmeden geçmesini, biz ‘’acaba bana küstü mü ya da beni sevmiyor mu, görmemezlikten mi geldi” diye iç düşünce savaşına çevirip alt benliğimizle trajediyi arttırırken; aslında arkadaşımızın acil işi olduğu için kafasında program yapmaya dalması ve yetişeceği işe odaklanması bizim aklımızın ucundan bile geçmez.

Gördüğünüz gibi basit örneklerle bile gündelik hayatımızda çevremizin yaptığı ya da yaşattığını sandığımız stres, öfke, içe kapanma, değersizleştirme gibi adlandıramadığımız bir sürü duygular ve duyguların dışa çıkımı olan davranışlar sergilemekteyiz. Bizim içimizde olmadığı takdir de bu duyguları yaşamamız imkansız.Eğer içimizdeki probleme sebebiyet veren duygularımızı fark edersek, dışarıya çıktığında kendimizi frenleyip olayların akışını değiştirebiliriz.

Her birey bahsettiğimiz duyguları fark edemeyip, dönüştürememeye  yada dizginleri ele alamayabilir.O zaman da mutlaka destek alıp dönüşümün mucizelerinden yararlanmak gerekir.

Böylece önyargılarımızdan kurtulup; daha mutlu, sevgi dolu ve anlayışı ilişkiler kurabiliriz.

Kendi mucizelerinizi yaratmanız dileğiyle…

Serpil Kazan

Eğitim&Danışmanlık,

İlişki ve Evlilik Danışmanı,

Icf Profesyonel Yaşam Koçu,

Kurumsal Marka ve İmaj Danışmanı,

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ