Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
admin

Deprem müzesi olacak yerleri kiraya veriyoruz

6 Şubat’tan beri yıkılıyoruz, yaralanıyoruz, ölüyoruz, enkazımız kaldırılıyor.

6 Şubat’tan beri yakınlarımız, vatandaşlarımız aranıyor.

6 Şubat’tan beri çocuklarımızın güvenliği tartışılıyor.

6 Şubat’tan beri enkaz altındayız.

**

Belki fiziksel olarak Kocaeli’deyiz ama Türkiye’nin her yerindeyiz.

Hepimiz vatandaş, hepimiz abi, abla, kardeş, anne, baba, dede, teyze vs.

Hepimiz yıkılıyoruz, hepimiz ölüyoruz, hepimiz yaralanıyoruz.

Tam topluyoruz, yeniden yıkılıyoruz.

Sonra bir anons: “ağır hasarlı binalara girmeyin.

**

Son deprem hep beklenen, hep söylenen, hem tartışılan İstanbul depremini yeniden gündeme taşıdı.

Biz -galiba- ülke olarak bir şeyleri yaşamadan önce değil yaşadıktan sonra sarsılan bir milletiz.

Tarihte de bunun mutlaka örnekleri vardır.

Gerekli tedbirleri sonrasında alıyoruz.

Tedbir aldığımız için teşekkür bekliyoruz.

Yardım ettiğimiz için teşekkür bekliyoruz.

Yardım edemediğimiz için eleştirilince sinirleniyoruz.

Halbuki bir görev tanımımız var.

**

1999’da olan depreminin enkazında kiracılar oturtuyoruz.

‘Deprem müzesi’ olacak yerleri satıyoruz ya da kira alıyoruz.

Sonra bir yıkıntı olunca, kim yaptı, kim onay verdi diye tartışıyoruz.

Sonra?

Sesimi duyan var mı?

**

Eminim bütün ülke olarak kafamızı yastığımıza koyduğumuzda

Sabah uyanabilmeyi ümit ediyoruz.

Sabah uyanınca da belki de yaşadığımız için mutlu oluyoruz.

Ne kadar mutlu olunabilirse?

Sonra haberleri izlediğimizde yaşadığımız için utanıyoruz.

Ne kadar utanılabilirse.

**

99 depremi yaşamış bir kentin sakinleriyiz.

99 depremi müzesinden kalma binalarda, dairelerde oturuyoruz.

Sonra biri çıkıp diyor ki “yeterli kaynağımız yok.

Sanki 99’dan beri Kocaeli’ye gram yatırım yapılmamış gibi.

**

Olası bir depremde ölebiliriz, ölmeyebiliriz, yaralanabiliriz, yaralanmayabiliriz.

Olasılık ayrı bir bilim.

Ama bile bile ölmeyi beklemek de benim canımı çok sıkıyor.

Her şeyin mevzuatı, tüzüğü, yaptırımları, cezası belli.

Belki de kendimizin bir şeyleri bütün yaşamımızı kurduğu binalardan düzeltmeye başlaması gerekiyor.

Belki de ilk adımı biz atıp yetkilileri davet etmemiz gerekiyor.

“Bkz: Her şeyi devletten beklemek diyeceğim” ama Ekşi Sözlük kapalı, yani “böyle bir başlık yok.”

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ