Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Uğur Enç

Erdoğan gitsin de…(2)

Seçimden hemen önce yazmıştım.

2. tura 3-4 gün kalmıştı.

Çok tepki almıştım.

O gün döndüğümü iddia edenler oldu.

İsveç’e kaçabileceğimi ima edenler oldu.

Ben bugün hala aynı yerde duruyorum.

Milliyetçi, faşizan söylemlere karşıyım.

Yanlış göçmen politikasının çözümünü ırkçılıkta, kafatasçılıkta görmüyorum.

Aksine bu durumun insanlık için çok daha tehlikeli olacağını düşünüyorum.

*

Neden mi bahsediyorum?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile seçim döneminde imzaladığı protokolden…

Ben o gün neler yazmıştım hatırlatayım:

Seçimdi, siyasetti, tatildi filan derken bu aralar spor yapmayı iyice erteliyorum.

Bunun karşılığını naçiz bedenim bana misliyle gösteriyor.

Dün akşamüzeri eve çıkan Güllük Yokuşu’nda nefesim kesildi.

Ellerim buz gibi oldu, soğuk soğuk terledim.

Halbuki 50 metre yok yokuş.

Gazeteden çıkıp eve varmam 10 dakikamı almıyor.

Ama etten vücut bu işte, bir iki ay bile hamlamasına yetiyor.

İnsanın hamlamaması gerekiyor.

Düşüncelerin de hamlamaması gerekiyor.

Ne istediğini, neden istediğini bilmek gerekiyor.

Bugün bir kez daha gördüm ki düşüncelerim de hamlamak üzere, hemen kendime geldim.

*

Sözcü Gazetesi’nin internet sitesine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu’nun anlaştıklarını duyurdukları sırada Saygı Öztürk imzalı bir haber düştü.

Saygı Öztürk Sözcü’nün Ankara temsilcisi.

CHP içerisinde çok geniş bir kulis ağına sahip.

CHP ile yazdığı bilgilerin net ve doğru olduğuna inanıyorum.

Bu haber kısa süre sonra anasayfadan kalktı.

Neyse ki PDF’ni çoktan kaydetmiştim.

Haberin başlığı şöyle; ‘İşte Zafer Partisi’nin alacağı bakanlıklar’

İçeriğine baktığımda gözlerime inanamadım.

Yapılan anlaşmaya göre İçişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı yanı sıra TİKA ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı da Zafer Partisi’nde olacak.

Elbette bu anlaşmalar tepki gelmesin diye tarafların imzaladığı protokolde yer almamış.

Olası bir tepki nedeniyle Saygı Öztürk’ün haberi bile birkaç dakika içerisinde al aşağı edilmiş.

*

Ne diyeceğimi bilemiyorum.

Düşüncelerimdeki hamlık beni kör etmeyecek yalnız bundan eminim.

Ülkede geniş bir kesimde sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı mevcut.

Bu durumu doğru bulmuyorum.

Tek bir adam gitsin de ne olursa olsun mantığıyla hareket edilmesini aklım almıyor.

Tek bir adam gidiyor tamam, ama sen yerine ne koyacaksın?

Lafı eveleyip gevelemeden söyleyeyim.

Evet ben Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeyi yönetmesini, Süleyman Soylu’nun İç İşleri Bakanı olmasını istemiyorum.

Fakat İç İşleri Bakanlığı’nda Ümit Özdağ’ın oturacağı bir ülkeyi de istemiyorum.

Kötünün iyisi gibi görülebilir Ümit Özdağ.

Geçiş dönemi olarak adlandırabilir birileri bu durumu.

Ben öyle bakmıyorum.

Bana göre kötü kötüdür.

*

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı pek çok hataya bu ülke muhalefeti göz yumdu.

Mezhepçilikle hazırladığı milletvekili listelerini herkes görmezden geldi.

Hiçbir oy getirisi olmayan siyasi partilere adaylığını garantilemek için milletvekilliği dağıtmasına herkes gözlerini kapattı.

Sadece kendi adaylığı için yaptığı hesap kitapları herkes duymazdan geldi.

Ben de öyle.

Ülkenin geleceği için bir ortak nokta bulunabileceğini düşündüm.

Millet İttifakı’nı destekleyen bütün siyasi partilerle bir görüş birliği olabilir aydınlık yarınlar için dedim.

Fakat dağıtılan bakanlıklar, yapılan pazarlıklar artık dayanamayacağım bir rahatsızlık yaratıyor bünyemde.

Benim dünya görüşüm, düşüncem belli.

Mevcut siyasi atmosferde anlıyorum ki düşüncemde bir hamlık oluşmuş.

Bunu üzerimden atıyorum.

Ümit Özdağ gibi bir kimsenin İç İşleri Bakanı olacağı bir ülkede yaşamak istemiyorum.

Mevcut durumu da kabul etmiyorum.

Açlık zamanında bana kurtlu ekmekle, çürümüş et arasında tercih yapmam söyleniyor.

Ben bu tercihi reddediyorum.

İnsanca yaşamak, insanca yönetilmek istiyorum.

Sadece seçim sonucuna yönelik pazarlıklarla yapılan iş birliklerine karşıyım.

Tek bir adam gitsin de ne olursa olun anlayışına karşıyım.

Ölümü görsem de sıtmaya da karşıyım.

*

-Bana sakın anlatmayın inanmıyorum

Bu ezbere bu demode cümlelere

Beni ikna edemiyor hiçbir cevap

Hiç aldırmıyorum bu gülmelere

Hadi versinler hadi cezamı razıyım

Hür doğdum hür öleceğim

Ya efendisi olacağım kendi hayatımın

Ya bu yerden gideceğim

Gelemem dolduruşa hepi topu üç kuruşa

Tav olan olana bir daha kül yutmam

Dünya halini de anlar bi üzülürüm ama

Vallahi billahi kin tutmam

Karşıyım her şeye karşıyım var mı?

Rabbim adaletin bu kadar mı?

Karşıyım alayına karşıyım var mı?

Rabbim adaletin bu kadar mı?-“

*

O gün telefonum hiç susmamıştı.

Sürekli arayan CHP’liler öyle bir protokol imzalanmadığını iddia ediyordu.

Beni ikna etmeye çalışıyorlardı.

Oyları bölmekle de suçlandım, insanları sandıktan soğutmakla da.

Bugün geldiğimiz noktada Ümit Özdağ yazılı protokolü itiraf etti.

Seçimi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde İçişleri Bakanı olacağın açıkladı.

Haklı çıkmanın gururunu filan yaşamak istemiyorum.

Bu ülkede muhalefetin insanlara ümit olmasını istiyorum sadece.

İktidara alternatif olmasını…

İktidarın kopyası bir muhalefete kimin ihtiyacı var?

Ana muhalefet partisinin lideri tek adam olmuş, koltuğa adeta çöreklenmiş.

Solun umudu olmaktansa, yüzünü sürekli sağa dönmek için kırk takla atar olmuş.

Levent Gültekin’in öne sürdüğü iddialara filan hiç girmeyeceğim.

Ben o gün neredeysem, bugün de aynı yerdeyim.

Zere kıpırdamadı düşüncelerim.

*

Sadece seçim sonucuna yönelik pazarlıklarla yapılan iş birliklerine karşıyım.

Tek bir adam gitsin de ne olursa olun anlayışına karşıyım.

Ölümü görsem de sıtmaya da karşıyım.

Bana göre kötü kötüdür.

Kötünün iyisi olmaz.

Ben bütün kötülere karşıyım.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ