Hiç edilen milyon dolarlar!

Kasım da geldi geçiyor.
Geldiği gibi değil elbette.
Kısa kollu tişörtlerle, neredeyse şort giyerken merhaba dediğimiz kasım bizi kışa taşıyor.
Yıllar sonra ilk defa bu sene mevsimler dengesini bulmuş gibi.
Sonbaharın şu son günlerinde düşen hava sıcaklığına yılın ilk kar haberleri de ekleniyor.
Birkaç gündür yoğun fırtınadan mustarip kentimizde öyle çok büyük olaylar yaşanmadı.
Demek ki zamanında tedbir alınır ve gerekenler yapılırsa işler kusursuzca ilerleyebiliyormuş.
Şimdinin modası biriken her su birikintisi için bir bahane üretmek.
Nerede su taşkını olsa ilgili belediyeden ya da belediye temsilcilerinden açıklama geliyor, ‘Ama metrekareye şu kadar yağmur yağdı.’
Yetmiyor iktidar partisi temsilcileri başlıyor konuşmaya, ‘Ama doğal afet…’
*
Benzer sözleri İzmit kent merkezinde yer alan iki bölge için defalarca duymuştuk.
Biri bugün tramvay durağının yer aldığı Fevziye Camii arkası idi.
Eskiden buradan şehir içi otobüsleri kalkardı.
Mesleğimin ilk yıllarıydı.
Ne zaman yağmur yağsa bu alanı 25-30 cm su basardı.
‘Ama doğal afet’ diye açıklamalar gelirdi peşi sıra.
Sonra belediye düzgün bir yatırım yaptı.
Altyapısını iyileştirdi filan.
Şimdi tufan kopsa hafif nemli taşlardan başka bir şey yok.
Su basmasını bırakın, çocukların görünce sevinip üzerine atlayacağı, etrafa birkaç damla su serpiteceği bir birikinti dahi oluşmuyor.
Benzer bir durum Bulvar bölgesi için de geçerli.
O bölgede de defalarca su baskınlarını gördük.
Bir defasında üstelik, yaklaşık birkaç sene önce, belediye yatırımlarından sonraki yıldı sanırım.
Su tahliye sistemini açmayı unutmuşlardı.
Bölge son kez o dönem sular içinde kaldı.
Gerekli yatırımlar sonuç verdi ve su baskınları giderildi.
*
Hemen her fırtına sonrasında da yıkılan ağaçları, darmaduman olan sokakları bilirdik biz.
Şimdi onlardan da pek eser kalmadı.
Sağlam olmayan ağaçlar dahi tespit edilip yıkılabiliyor.
Demek ki neymiş, doğal olaylarda ortaya çıkan sonuçlar ‘ama afet’ olarak nitelendirilemezmiş.
İşini yaparsan, sorunlar en aza iniyor.
İşini yapmazsan her yağmurda aynı mahalleyi, aynı sokağı su basıyor…
*
Kasım filan nerelere geldi konu.
Oysa son günlerin gündemine değinecektik.
Futbolcuların ve iş adamlarının hiç edilen milyon doları sürekli konuşuluyor.
Bizim kentimizde hiç edilen 37 milyon doları ise konuşan tek bir kimse yok.
Yahu bu kentin hiç mi milletvekili yok?
Bu kentte hiç mi kentini ve kentinin yatırımlarını düşünen siyasetçi yok?
Bu kentte vicdan sahibi savcılar elbette vardır.
Onlara da denk gelir bir gün, farkına varırlar umarım Kocaeli’de hiç edilen milyon dolarların.
*
Dışarıda sicim gibi bir yağmur var.
Pişmaniye Meydanı’nın taşları lodos sonrası pek bir güzel parlıyor.
Bulutlar şehre uzak, sanki rahat hava alabilmemiz için biraz açılmışlar, bize alan tanımışlar.
Güneş güneybatıdan terk ediyor şehri.
Turuncu ve pembe tonlarıyla adeta küçük bir görsel şölen sunuyor.
Sabah demlediğim bir demlik kahveyi bitirmek üzereyim.
Mohsen Namjoo’nun sesi yankılanıyor ofiste.
‘Ey sareban’ diyor.
Farsça bir şiiri dillendiriyor.
Sareban kervan demek.
Aslında bir aşk şiiri.
Benim aklım ise aşktan ziyade kendi kervanını diledikleri gibi yürütebilenlere, kervanını birken bin edebilenlere kayıyor.
Bu şehrin hiç edilen milyon dolarları dedim ya işte, bir büyük kervan o.
Kocaeli Serbest Bölge A.Ş. adında bir kervan.
Sayıştay denetçileri tarafından tespit edilen, ortadan kaybolan, toplanması yasal olmayan, buna rağmen altyapı işleri yapacağız diyerek şirketin işletmesindeki kamu arazilerinde, yani serbest bölgede faaliyet gösteren firmalardan haraç gibi toplanan, daha sonra şirket ortaklarına kar payı olarak dağıtıldığı ortaya çıkan milyonlarca doların hikayesini ara ara anlatıyorum.
Balık hafızaları tazelemek gerek çünkü.
Bu aralar sürekli hiç edilen milyon dolarlar konuşuluyor malum.
Fatih Terim fonu filan…
Söz konusu ünlüler olunca konu sürekli gündemde kalıyor da, Kocaeli Serbest Bölge A.Ş.’yi, bu şirketin yönetim kurulu başkanı Ayhan Zeytinoğlu ve şürekasının hiç ettiği milyon dolarlar gündemde kalmıyor.
*
Kocaeli Serbest Bölge’de hiç edilen milyon dolarları gelin bir kez daha anlatayım.
2018 yılında Sayıştay bir rapor yayınladı.
Ben de o raporu okudum ve haberleştirdim.
KOSBAŞ devlet ile arasındaki serbest bölge işletme sözleşmesine aykırı olarak yatırımcılardan zemin ıslah ve altyapı katılım bedeli topluyor.
Bir nevi haraç kesiyor.
Altyapı ve zemin ıslahı yapmak KOSBAŞ’ın görevi.
Bu görev karşılığında kiralardan bir pay zaten alıyor.
İşletme geliri aslında bu görevinin karşılığı.
Lokantayı filan da çalıştırıyorlar serbest bölge içerisinde.
Muazzam bir gelir var.
Ancak bu gelir yetmiyor KOSBAŞ’ın yöneticilerine.
Dedim ya bir nevi haraç olarak “Zemin ıslah/altyapı katılım bedeli” adı altında toplam 52 milyon 552 bin dolar topluyorlar.
Allah’tan biraz insafları var.
Topladıkları bu paranın 15 milyon 16 bin dolarlık kısmını dolgu ve zemin ıslah gideri olarak harcıyorlar.
Geriye kalan 37 milyon doları ise firma ortakları kâr payı olarak dağıtıyor.
1 milyar TL’yi kendi aralarında iç ediyorlar yani.
Sayıştay denetçileri diyor ki:
KOSBAŞ’ın zemin ıslah bedeli talebinin potansiyel yatırımcılar tarafından önemli bir maliyet kalemi olarak görüldüğü,
yatırım konusunda çekimser kalındığı,
KOSBAŞ ile Bakanlık arasında imzalanan B.K.İ. Sözleşmesinin “sözleşmenin feshi” seçeneğinin değerlendirilmesi gerektiği,
Kocaeli Serbest Bölgesinde faaliyette bulunan kullanıcıların hak ve menfaatlerinin korunmadığı yönündeki değerlendirmemiz devam etmektedir.
*
Yani işin özünde Satıştay diyor ki KOSBAŞ ile Kocaeli Serbest Bölge işletme sözleşmesini feshedin.
Fakat bu fesih öyle kolay olacak iş değil.
Neden mi?
KOSBAŞ’ın yönetici ortaklarına bakınca anlarsınız.
Kimdir KOSBAŞ’ın şirket ortakları?
Elbette yönetim kurulu başkanı da olan KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu…
Özka Lastik’in de sahibi olan İrfan Kanık.
İrfan bey burada İlka Plastik Ambalaj şirketi adına bulunuyor.
Sabancı’ların şirketi olan Enerjisa Enerji Üretim A.Ş. adına Yusuf İlimsever.
Diler Demir Çelik Endüstri ve Ticaret A.Ş. adına Seçkin Çiçek.
Yücel Boru ve Profil Endüstri A.Ş. adına Şaban Kemal Saraç.
Kibar Holding A.Ş. adına Haluk Kayabaşı.
Müpa Tarım ve Gıda Sanayi A.Ş. adına Bora Ergene.
Sotes Turizm Yatırım A.Ş. adına Ahmet Bayraktar.
Kocaeli Sanayi Odası adına Hasan Tahsin Tuğrul.
Yönetim kurulu şampiyonlar ligi olunca kimse dokunamıyor KOSBAŞ’a tabi.
*
KOSBAŞ konusunda bu kent dut yemiş bülbüle dönmüş durumda.
Hemen herkesin, siyasetçisinden gazetecisine bir şekilde Kocaeli Serbest Bölge A.Ş. ile yahut şirket yöneticisi birisi ile dirsek teması var.
Çıkar ilişkisi var.
Ne CHP’si ne İYİ Parti’si bu ‘özel bölgeye’ dokunmak istemiyor.
Yatırımcıların hiç edilen milyonlarca dolarına göz yumuyor, kulak tıkıyorlar.
Bakanlık söz konusu şirketle ilgili hiçbir şey yapmıyor.
Kaldı ki 2018 yılında rapor yazan Sayıştay o günden bugüne yaklaşık 5 yıldır yaptığı denetimlerde ne bu ortadan kaybolan 37 milyon doları anıyor ne Kocaeli Serbest Bölge A.Ş.’deki yolsuzluklardan bahsediyor.
Kervan yoluna oturmuş anlayacağınız, hızını kesmeden yürüyor.
2018 yılındaki rapora yansıyanları biliyoruz.
Sonrasında ve öncesinde raporlara yansımayan neler oldu bilinmiyor.
Sayıştay’ın ‘burada usulsüzlük var’ demesine rağmen inceleme başlatmayan, harekete geçmeyen denetim mekanizması o raporlara girmeyenlerle ilgili bir adım atacak değil ya…
Bize nasip olur mu bilemem.
Dilerim milyonlarca doları birkaç imza ile hiç edenler hakkında gereken işlemler geç de olsa yapılır.
Dilerim haksız kazanç sağlayanlar hak ettikleri gibi yargılanır.
*
Kasım da geldi geçiyor.
Geldiği gibi değil elbette.
Kıştan haber veriyor.
Çok sert geçecek bir kıştan.
Bu kentin kışları da ayrı güzel.
Maalesef bu kış yoğun bir seçim dönemine denk düşecek.
Gereksiz afişler, bayraklar, billboardlar, inanmadan dile getirilen siyasi söylemler, yalanlar, iftiralar, karalamalar…
Elbette atlatırız, yediğimiz ayaz aklımızda kalarak…