Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
admin

SOSYAL MESAFE KENTİN NERESİNDE?

2019 Yılında ortaya çıkan Covid-19 salgını insanları ve akabinde kentsel mekânları doğrudan ve dolaylı olarak etkilemiştir. Pandemi ile birlikte etkinliğini daha baskın bir biçimde hissettiren bu durum, insanlar üzerindeki sosyal ve psikolojik etmenleri hakkında ciddi soru işaretleri bırakmaktadır. Sosyal mesafenin salgın üzerindeki rolü oldukça önemlidir. Fakat sosyal mesafe kent içerisinde gerçekten sosyal mi? Sosyal mesafe kurallarına uyarak sosyal kalmak mümkün mü?

Kent yaşamı ile birlikte birçok farklı sosyal organizasyonlar ortaya çıkmıştır. Bu durum beraberinde kentte yaşayanların kültür değişimine sebep olmuştur. Kentteki çeşitlilik toplumların daha dışa dönük ve başkalık deneyimine sahip olmasını sağlamıştır. Yapılan anketlere göre, insanların daha çok kırsal yerleşimlerde yaşamayı tercih etmesine rağmen gelişen teknoloji ve sunduğu imkanlar dolayısıyla kent yaşamını seçmişlerdir. Bu çelişkili davranış insanların şehirlerde kırsal özlem içerisinde yaşamalarını beraberinde getirmiştir.

Kent yaşamındaki çeşitlilik bireyler arasında farklılaşmayı beslemiştir. Kentteki çeşitlilik birçok yer modelinin ortaya çıkmasına sebep olurken, modellerin sosyal perspektif ile ilişkili düşünülmesi sonucu sosyal ağ kavramı gündeme oturmuştur.

SOSYAL AĞ MODELLERİ VE KENT İLİŞKİSİ

Geçmiş dönemlerin koşullarını düşündüğümüzde; endüstri, tarım, barınma ve daha sonrasında günümüze gelen merkezi iş alanları ilişkisini kentsel modeller üzerinden kurmak mümkündür. Sosyal ağ ilişkisine bağlı yer modellerinde görüldüğü üzere hiyerarşik düzenin kente fizik mekân bağlamında düşünülmesi modelleri yetersiz kılmaktadır. Bu durum beraberinde kent bütünündeki yaşayanların toplumsal, sosyal ve kültürel ilişkileri önem kazanmıştır.

İnsanlar arasındaki fiziksel yakınlık ne kadar fazla ise “yerleşim eğilimleri” ile etkileşim olasılığı da o kadar fazladır. Öte yandan, modern teknolojinin hızla gelişmesi ve kitle iletişiminin artmasıyla birlikte mesafenin etkileri hızla azalmaya başlamıştır. Kişisel hareketlilikteki gelişmeler; ev, işyeri ve eğlence fırsatlarının mekânsal olarak ayrılması, insanları mahalle bağlarından koparmaya başlamıştır. Mesafe ölçeklerinin gelişen teknoloji ile niteliğinin değişmeye başlamasıyla birlikte bireyler, kendi konfor alanlarını yeterli bulmaları sonucu bireyler arası sosyal mesafe artmıştır. Kentsel hareketlilikle doğrudan ilişkili olan sosyal mesafe,  kentsel hareketlilik derecesine göre farklılık gösteren yerleşimlerde farklı etkilere sahiptir, bazı insanlar kısıtlı kentsel alanlara sahip yerellerdir; diğerleri, mesafeleri esnek olan ve coğrafi sınırları olmayan bir sosyal dünyada yaşayan “kozmopolitler” dir. Sosyal etkileşim açısından yanlış bir temele yönelik bu eğilim, günümüz şehir planlaması ve sosyal değerlerin bir ürünü olarak kişisel hareketliliğin çok fazla olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ