Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Vatandaş Akgün

Ajitatörler

Rapçi Ezel ile Atatürk ve cumhuriyet düşmanı “mürteci” ile prensipte pek bir fark yoktur. İkisi de cumhuriyeti hedef almıştır. Resmi evrakın altına imza atacak kadar cesaret ve özgüven sahibi olan devlet memuru, siyasi iklim ve romantizmden destek aldığı, fanatik olduğu çok aşikârdır. Bu eylemin tarihsel arka planı da vardır. Ezel ise, siyasi erkleri eleştirmek adına yaptığı açıklamada günümüzü “Nazi Almanyası”na benzeterek, siyasi bir mesaj vermekten çok öte Türkiye Cumhuriyeti devletini, soykırımcı, ırkçı asimilasyoncu, baskıcı olarak suçlamıştır. Bu dünyaya sanatçı kimliği ile verilen bir mesajdır, çağrıdır!

Ne tesadüftür ki, Amerika da senatoya gelecek olan “soykırımcı” tasarısı öncesi. Bu bir eleştiri veya fikir beyanından çok ötedir. Kitlelere verilen bir mesajdır. Fakat sadece laftan ibarettir. Kendisi tipik bir “ajita”tordur. Müzik isyanın bir parçasıdır. İsyanın veya ezilenin, eleştirinin estetik bulmuş şiirsel yönü baskın, evrensel bir frekanstır. Lafın, edilen sözün bir özgül ağırlığı olması, sağlam, tarihsel bir kişilik, mücadele geçmişi olan, karizmatik, evrensel bir karakterden çıkması gerekir. Pir Sutan Abdallar, Ruhi Su’lar, Ozan Arifler, Ahmet Kayalar siyasi sosyolojinin bir zamanlar sesi, dili olmuş ,fikir beyan etmişler ve bu fikri de taşımışlardır.

Mesela, Bob Marley, Jhon Lennon belki de dünyayı en çok etkileyen müzisyendir. Bakin hepsi karizmatik ve dava adamlar ve sonları trajik, kiminin meçhul ama hayalleri ve idealleri uğruna kendilerini feda etmişler kimisi bestesini, zulm altında iken, kimisi mahpushane de, kimisi gurbette. İste bu yüzden bir anlamı var. Onlar müziği kullandılar. Sazı gitarı, tınıları senin gibi hadsiz sözler ederek toprağına ,milletine düşmanlık etmediler. Bu necip milleti ve milli iradeyi Nazi Almanyası ile es değer tutmak, diktatör demek, nifak sokmak, bu mübarek zamanlar da Allah rızası için niyet edenlere hakarettir.. Günahtır.

Sen de multeci de iki de bir idam sehpasını işaret edenler de bölücüsünüz. Cumhuriyet düşmanınız. Yalan yanlış eylemlerinizle, putlaşmış ideallerinizle sadece hakaret ediyorsunuz. Bos konuşuyorsunuz. Kardeşlik, birlik beraberlik ağzınızdan dökülmüyor. Vatandaş esnaf olarak kapalı bir dukanın ve pandeminin ızdırabını dört duvar arasında yaşarken, sizin bu bomboş eylemlerinize şahit olmaktan hicap duyuyorum. Lanet olsun size. Adam gibi fikrinizi beyan edin.. Mide bulandırıyorsunuz. Tartışmayı, iletişim kurmayı bile beceremiyorsunuz.

Edep ya HU!..

Sahte kahramanlar

Elif şafak ve Angelina Jolie bir araya gelerek bir mevzuyu sahipleniyorsa şaibe vardır. Bunun üzerinden eleştiriyorsa kesinlikle maksatlıdır. Fransa’da reşit olma yaşı yeni 15 oldu. Avrupa’nın birçok ülkesinde genelde aynıdır. Türkiye’de 18 yaş altı çocuk sayılmaktadır. Avrupa’nın birçok ülkesinden önce kadını kanunen birey olarak tanımıştır. Türkiye oluşturulmak istenen imajın aksine adli ve ahlaki konularda birçok avrupa ülkesinin gerisindedir. Amerikada kadına şiddet olaylarının sadece 100’de 15 i resmi kayıt altına alınmaktadır. Ablalar,önce kendilerine baksın.. Ey Angeli Amerikan başkanın “ırkçılık kurumlara kadar işlemiş” diyor,bunu tartışın ziyaret ettiğin mülteci kamplarının sorumlusu Amerika ve Hollywood. Çıkıp da Sean Penn gibi ABD hükümetine iki kelime ettin mi?

Etmedin!

Yalan ve iftira.

Bu da Soros’un yazdığı başka bir hikaye, pembe dizi. Yersen, liberallere, uzantılarına mesajlar. Konulu içerikler..

Aslında arka planda “orientalist”propaganda olduğu,kendi medeniyetlerine eşdeğer bulmadıkları için, “barbar” olarak göstermektedirler. Bu da sömürü ,talan, kıyım eylemlerinin ana motivasyonudur. Irkcılık ana damarlarında vardır. Bizi pek sevmezler. Haklılar da Hunlarla başlayan Avrupanın etnik ve demografik değişim yapısı, Endülüs Emevilerle kendisini sarmış tokat gibi yüzün de patlamıştır.

Aynı zaman da modern Avrupanın temelleri atılmıştır. Kısaca,değişime baskı ve tehditle kavuşmuştur. Osmanlının viyana kapılarına gelmesiyle kilise birliği baskısının son bulması adına fırsat doğmuş reform ve Rönesans ile batı medeniyetinin temelleri atılmış,mevzu fransız dönemine kadar süre gelmiştir. Kısaca, Şarkiyatçılık batı medeniyetin de bir tehdit algısıdır. Bizde de keza.. Truva’ya kadar uzanır. Gözden kaçmaması gereken nokta bu bir “medeniyetler çatışması”dır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ