Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Akın Ülkü Sevinç

Ne güzel bir gündü ama…

Fethiye Caddesi’ndeki sokak müzisyenlerinin amatör ama coşkulu melodileri eşliğinde hızlıca yürüyüş yoluna indim. Bu sokak müzisyenler her gün belli aralıklarla performans yapıyorlardı ne de olsa.

Yürüyüş yolunda ilerlerken yeni açılmış “İzmit’in Renkleri” isimli resim sergisini inceledim. On dakikamı ayırıp resim sergisinin hemen yanıbaşında bir heykeltraşın canlı müzik eşliğinde canlı performansını izledim. O sırada önümüzden geçen bir dans okulu flamenko grubunun harika performansı görülmeye değerdi.

Yürüyüş yolunun sonuna geldiğimde, geleneksel bir çömlek ustasının ahşap sandalyesinde, çıraklıktan bu yana kullandığı deri önlükle 100 yıllık çömlek tezgahında sergilediği toprak kokan çalışmalarını hayranlıkla izledim.

Tarihi konaklardan birinde, uluslararası üne sahip İzmitli bir sanatçının açtığı “Düşler ve Hatıralar” temalı yapay zeka yardımıyla oluşturduğu eserlerden oluşan üç boyutlu dijital sergi beni ve yüzlerce izleyiciyi bir süreliğine de olsa hayal dünyasına götürdü.

Dijital sergi çıkışında Kapanönü’nde düzenlenen gastronomi etkinliğini de es geçmedim. Yerel, ulusal ve uluslararası birçok şef kendi kültürlerine ait yemek çeşitlerini sergiliyordu. Leziz lezzetlerden bazılarını tatmadan olmazdı.

Kısa bir lezzet şölenin ardından kendimi Sekapark’ta düzenlenen uluslararası bienalin kapısında buldum. 100 den fazla seksiyonu bir günde gezemeyeceğim için bir planlama yapıp öncelik sırası belirledim, ne de olsa 2 hafta boyunca açık kalacaktı bienal. 3 saat süren sanat dolu bir ortamda daha önce avrupada bile görmediğim boyutta sanatsal ve kültürel etkinlikleri hem gezdim hem de fotoğrafladım.

Sanat doymuş olmanın verdiği mutlulukla akşam düzenlenecek “Kent Tarih Sohbetleri”ne mi yoksa “İzmit Film Akşamları” etkinliğine mi gitsem diye düşünürken …

“Yanıyüüüüü, var mı simit isteyenn …”

Çıplak sesiyle sanki elinde megafon varmışçasına, her sabah yüzümde tatlı bir tebessümle beni uyandıran mahalle simitçisinin bağırışıyla yatağımdan doğruldum. Güzel bir rüyaydı, inşallah bir gün gerçek olur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ