Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Mehmet Nazım Gençtürk

Ekonomi sözlerdeki avamlıktır!

İnternette dolaşırken mutlaka geçmiş yıllarda yapılan sokak röportajlarına denk gelmişsinizdir. Rastlamadıysanız da, TRT arşivlerinde oldukça mevcut, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

Mikrofonun ucundaki, kimi zaman kıraathanede oturan bir emekli, kimi zaman okulu kırmış muzip bir öğrenci, kimi zaman eğitimsiz –ancak asla cahil değil- bir kağıt toplayıcısı…

Mikrofonun kime uzatıldığının pek bir önemi yok. Hepsinin ortak özelliği, muazzam bir dil hakimiyeti ile meramlarını etkili anlatımla sunabilme kabiliyetine sahip olmaları. Bununla da sınırlı değil kabiliyetleri; her biri toplumsal farkındalığa sahip, eleştirilerini, sıkıntılarını, duyarlılıklarını, sosyal statülerinden bağımsız olarak yalın ve anlaşılabilir ifadelerle aktarabiliyorlar.

Kırk yıl öncesinin dil ve anlatım güzelliği bizim girizgah notumuz olsun, yukarıda dursun, yazarken de konuşurken de aklımızda bulunsun. Yoksa popüler kültürün dilimizi bozduğundan, plaza Türkçesinin yaygınlaşmasının getirdiği dil yozlaşmasından falan bahsetmeyeceğim, o başka bir uzmanlığın konusu.

O dönemlerde siyasetin dilindeki kalite, aktarımdaki sadelik ya da içeriğinin dolgunluğu, hitap edilen halka göre mi şekilleniyordu onu da ölçmemiz mümkün değil gibi.  Ancak günümüz bazı siyasetçilerinin, halkı, sorgulamayan, algısı kıt, ne verilirse alan bir güruh olarak gördüğünü tartışma götürmez, üzücü bir gerçek.

Bunun yakın zamandaki örneklerini, nevi şahsına münhasır Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati’nin çok gündem olan açıklamalarında gördük. Trajikomik bu duruma hepimiz güldük belki ancak halkın içini rahatlatacak bir şeyler söylesin diye gözlerinin içine bakanlara “Bakın gözlerime, ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” dediğinde vatandaş olarak incinmiştim!

Öyle ya; doların tarihi zirvelerini gördüğü, enflasyonun alıp başını gittiği, satın alma gücünün yerlerde süründüğü, pazarın-marketin el değil yürek yaktığı bir dönemde; bilimsel bir plan programı geçtim, en azından kendisinden, konumu gereği –hani maliye bakanı ya- bir ekonomik gidişat öngörüsü bekleyen vatandaşlara sunabileceği tek şey gözlerindeki ışıltı olmuştu. O ışıltıya baktığımızda dolar 12,45-TL idi.

Daha sabahında gözleri raflardaki fiyatlardan kamaşan teyzem göremedi o ışıltıyı. “Şöyle hanımı çocukları alayım da memlekete gideyim” demenin maliyetinin bir maaşına tekabül ettiğini gören amcam da göremedi o ışıltıyı. Özellikle gençlerin yaygın internet kullanımı ve bilgiye ulaşmadaki hızları düşünüldüğünde bir siyasetçinin sözlerindeki “avamlık” bizzat biz avam kabul edilenler tarafından yadırgandı ve haklı bir dalga konusu oldu. Nitekim bir bakan halkıyla dalga geçiyorsa mütekabiliyet esastı.

Geçtiğimiz günlerde uluslararası bir forumda açılış konuşması yapan Sayın Bakan adeta gözlerdeki ışıltının rövanşını almak için kendisine bol iktisadi terim içeren, biz avamların anlayıp da dalga geçemeyeceği kadar anlaşılmaz bir metin hazırlatmıştı. Çıktı ve hepimizin beklediği(!) o açıklamayı yaptı:

“Neo klasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heteredoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan; davranışsal ekonomi ve nöro ekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır.”

Ekonomist arkadaşların da yardımıyla benim anladığım; “Tüm dünyada kabul gören ekonomik yaklaşımlardan -muhtemelen yerli ve milli olmadığı için- uzaklaştığımızı, kendi piyasa koşullarımızda ne zaman hangi ihtiyacın hasıl olacağını bilmediğimizden kalkınmaya yönelik baştan bir ekonomi programı yapamadığımızı,  zaten yapsak da programın ekonomik gelişmelerle uyumlu olmadığı, bunun yerine duruma göre piyasa koşulları ya da reisin talepleri doğrultusunda deneme yanılma yoluyla bir şeyler yapacağımızı söylemek istemiş.

Siyaset bilimci/sosyolog eşimin yorumuyla “…tabii bunun için uluslararası forum düzenlersen elbette ekonomi gözlerdeki ışıltı diyemezsin, ‘epistemoloji’ dersin. Ne yaptığımızı bilmiyoruz, bütün tuşlara basıyoruz diyemezsin, ‘davranışsal ekonomi’ dersin. Çorba yaptık her şeyi demezsin ‘heterodoks’ dersin.”

Vallahi gözlerdeki ışıltı daha bir umut veriyordu sanki!

Halk sizden ne kahvede yan masadan duyabileceğimiz tarzda desteksiz söylentiler, ne altı boş popülist söylemler, ne de anlamını dahi bildiğinizden şüphe ettiğimiz ağdalı bilimsel terimler duymak istiyor.

Sürdürülebilir, öngörülebilir, istikrarlı ve kalkınmaya yönelik program sunumu beklentimiz de kalmadı, yıldırdınız.

Kırk yıl öncesinin kağıt toplayıcısı sadeliğinde ve samimiyetinde bize ne olup bittiğini, aklımızla dalga geçmeden anlatın yeter.

YORUMLAR

4 adet yorum var

  1. Sayn avukatım seni faceden takip ediyordum buradanda takip edicegim. Halkin uyanmasi lazim artık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ