Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Ezgi Ulugün

Mirastan mal kaçırma (Muris muvazaası) nedir?

Muris, miras bırakan kişiyi ifade etmektedir. Muvazaa ise tarafların 3.kişileri aldatma amacıyla görünüşte geçerli olan fakat gerçek iradelerine uymayan, sözleşmenin hiç sonuç doğurmaması (mutlak muvazaa) ya da görünüşteki sözleşmeden farklı bir sonuç doğurması (nispi muvazaa) konusunda anlaşmalarıdır. Muvazaadan söz edebilmek için var olması gereken 3 unsuru şu şekilde özetleyebiliriz;

  • Tarafların gerçek iradeleri ve yapılan işlem arasında kasıtlı olarak yapılmış bir uyuşmazlık bulunmalı,
  • Taraflar arasında söz konusu işlem ile ilgili anlaşma yapılmış olmalı,
  • kişileri aldatma kastı ile işlem yapılmalı,

Nispi muvazaada bu unsurlara ek olarak gizli işlem unsuru da var olmalıdır.

Kimi durumlarda toplumsal, ailevi, psikolojik sebeplerle murisin mirasçılarından mal kaçırmak istediği görülmektedir. Bu istek doğrultusunda miras bırakan yaptığı karşılıksız kazandırmaları, satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi gösterebilmektedir. Miras bırakanın mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı bu tür işlemler Yargıtay içtihatları çerçevesinde şekillenmekte olup muris muvazaası olarak adlandırılmaktadır.

Muvazaanın sonucu olarak görünüşteki işlem tarafların iradelerine uymadığı için geçersiz sayılırken gizli işlem geçerli sayılır. Fakat kanunda belirlenen şekil şartlarında yoksun olan gizli sözleşmeler geçersiz sayılır. Bir örnekle açıklayacak olursak; Tapulu taşınmazların devri resmi şekle bağlıdır ve muris muvazaası içinde gizli sözleşme ile yapılan bu tip devir sözleşmeleri kanunda bulunan şekil şartından yoksun olduğu için hükümsüzdür. Bu durumda her iki kazandırma da geçersiz sayılacak, tapudaki tescil baştan itibaren yolsuz ve mülkiyet esasen miras bırakandan hiç çıkmamış sayılacaktır.

MURİS MUVAZAASININ NEDENLERİ

Yargıtay kararlarında kabul görmüş olan bazı emareler muris muvazaası olduğunu işaret etmektedir;

  • Erkek çocuklarının kız çocuklarına göre üstün tutulması ve daha fazla pay verilmesi isteği,
  • Ekonomik olarak zayıf durumda olan mirasçıyı güçlendirme gayesi,
  • İkinci ya da son eşin baskısı,
  • Miras bırakanın hastalığında ya da ölümünden kısa süre önce yaptığı devirler.

MURİS MUVAZAASI DAVASI

1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı muris muvazaası ile ilgili kanunda düzenlenmemiş birtakım hususlara açıklık getirmektedir. Bu hususlardan biri olarak saklı pay sahibi olsun ya da olmasın bütün mirasçıların muris muvazaası davası açabileceği belirtilmiştir. Bu karar doğrultusunda miras hakkı çiğnenen her mirasçı muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası açabilecek ve kendi miras payı oranında haklarını kazanabilecektir. Bir mirasçının muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açabilmesi için diğer mirasçıların onayını almasına ya da terekeye temsilci atanmasına gerek yoktur. Eğer dava mirasçının kendi payı doğrultusunda tapu iptali ve tescil yapılmasına ilişkin değil de taşınmazın terekeye döndürülmesine ilişkin olarak açılmışsa bu durumda diğer mirasçıların onayı ya da temsilci atanması gereksinimi ortaya çıkmaktadır.

Açılacak dava muvazaa ile devredilen taşınmazı devralan kişi ya da mirasçılarına yöneltilir. Kötü niyetli olarak yolsuz tescili gerçekleşen kişiye de yöneltilmesi mümkündür.

Saklı paylı mirasçılar muvazaa davası içinde tenkis talebi de ileri sürerek terditli olarak dava açabilir, muris muvazaası içinde tenkis talebini ileri sürebilir. Tenkis davasının unsurlarına makalemizde değinilmeyecektir.

A.İSPAT

Mirasçılar, göstermelik sözleşme şekle bağlı olarak yapılmış olsa da, yazılı bir delil bulmaya mecbur olmaksızın, tanık dahil her türlü delille muvazaayı ispatlayabilirler. Uygulamada en sık rastlanan ispat biçimleri şunlardır:

  • Miras bırakan ile satış sözleşmesi yapan kişinin ekonomik durumunun o sırada satış bedelini ödemeye uygun olmadığının anlaşılması,
  • Miras bırakanın satış tarihinde malını satmaya ihtiyacının olmaması ve bunun mantıksız bir işlem olarak görülmesi,
  • Satışın olayların olağan akışına uygun olmaması,
  • Sözleşmede belirlenen satış değerinin satış tarihindeki gerçek değerden farklı olması,
  • Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği, miras bırakanın çeşitli duygular ile karşılıksız kazandırma yapma ihtimalinin bulunması.

B.SÜRE

            Muris muvazaası davasında, dava konusu hak miras bırakanın ölümü ile doğar. Dava herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın açılabilir.

C.GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

            Muris muvazaası davası, adli yargı kapsamında olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Birden fazla taşınmazın söz konusu olması durumunda taşınmazlardan birinin bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir.

D.SONUÇ

Miras hukukunda muvazaa oldukça karışık bir konu olduğundan çıkabilecek hukuki sorunlar ve hak kayıplarını önlemek adına mutlaka bir avukattan hukuki görüş alınmasını tavsiye ederiz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ