Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
blank
Mehmet Nazım Gençtürk

Sansür!

Kim Jong-Un’u bilirsiniz. Totaliler rejimle yönetilen Kuzey Kore’nin nevi şahsına münhasır diktatör lideri.

Kuzey Kore medyaya ve gazeteciliğe çok önem veriyor. Hatta bir gazetecilik okulu bile var.

Okulun amacı, Kuzey Kore’nin kahramanlıklarla dolu tarihini, Japonları nasıl ülkeden kovarak bağımsızlıklarını kazandıklarını, Güney Kore’nin nasıl aşağılık bir ülke olduğunu, Amerika’yı nasıl dize getirdiklerini ve tabii ki liderlerinin üstün özelliklerini en iyi şekilde anlatabilen militan gazeteciler yetiştirmek.

Beş gazetesi var Kuzey Kore’nin. Hepsi doğrudan partinin/liderin propaganda dairesine bağlı ajanstan servis edilen haberlerle, aynı başlıklar ve aynı içeriklerle eğitim seviyesine göre yazım dili kullanılarak basılıyor.

Kuzey Kore’de radyoların ayar tuşu kilitli olarak üretiliyor. Belirlenen kanallardan başka yayın dinlemek yasak.

İnternet kapalı devre olarak veriliyor. Sadece elit bir kesim tarafından, içeriği parti tarafından hazırlanan sınırlı bir platforma erişilebiliyor.

Kuzey Kore kendine “Kendi Kendine Yetebilen Bağımsız ve Özgür Bir Ülke” diyor.  Halk, aksini iddia edebilecek hiçbir bilgi ya da veriye sahip olmadığı için buna koşulsuz inanıyor

***

Geçtiğimiz günlerde  “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” adıyla ifade edilen, getirdiği sınırlamalar ve yaptırımlarla esasında “Sansür Yasası” diyebileceğimiz Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi.

Kanun teklifinde ‘dezenformasyon’ , ‘yalan haber’ , ‘asılsız bilgi’ ve ‘tahrif edilmiş bilgi’ gibi kavramlar hukuki bir tanım yapılmaksızın kullanılıyor. Neye göre – kime göre değerlendirileceği belli olmayan tanımlara dayanarak sorumlular hakkında 1-3 yıl arası hapis cezası öngörülüyor.

‘Güvenlik’ , ‘kamu düzeni’ ve ‘kamu barışı’ gibi, gazetecilere,  eli kalem tutanlara, ağzı laf yapanlara karşı açılan adli davalarda sıkça başvurulan muğlak kavramlara dayanılarak mahkemelere yeni ceza verme ve tutuklu yargılama alanı yaratıldığı anlamak için alim olmaya gerek yok, hukuk tarihimiz sayısız örnekleriyle dolu.

Başta gazeteciler olmak üzere, toplumun pek çok kesiminden –yeterince güçlü olmasa da- gelen tepkiler üzerine AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal eleştirilerin paranoyadan ibaret olduğunu anlatmak için “…bilinçli ve kasıtlı bir şekilde, yalan ve gerçek dışı bilgiye kimin karar vereceğini yargı erkine bırakmışken, buradan bu kadar siyasal argüman üretmeyi bir başarı olarak görüyorum” diyor.

Bize diyor ki; kimin hangi paylaşımının suç olduğuna biz değil, yargı karar verecek, yargıya güvenin!

Sanki son 8 yılda 200 binden fazla, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçu soruşturması açılmamış, 16 yaşındaki lise öğrencileri okulu basılıp tutuklanmamış gibi güvenin yargıya,

Sanki ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını tanımıyoruz’ diyen biz değilmişçesine güvenin yargıya,

İstediğimiz iddianameyi hazırlamayan savcıyla, tutuklu kalmasını istediğimiz kişiyi tahliye eden hâkimle hiçbir derdimiz yokmuş gibi güvenin yargıya,

Vaktiyle, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış bunlar kargaları güldürür. Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım” dememiş de; 15 Temmuz sonrası 4000’e yakın hakim savcı FETÖ’den ihraç olmamış gibi güvenin…

 

Dezenformasyon yasası adı altında yapılan düzenlemelerin, malum eller tarafından; bir iktidar sopası olarak kullanılacağı, muhalif gazeteciler ve binlerce sosyal medya kullanıcısını hakkında özellikle seçim öncesi ‘kafaların üstünde bir balyoz tutma’ , ‘düşünceye ket vurma’ yasası uygulanacağı görmek zor değil.

 

Çok naif bir değerlendirmeyle söylüyorum ki; bu dezenformasyon yasasına göre hakkında soruşturma açılmak istenen herhangi bir sosyal medya kullanıcısının, paylaşımları üzerine 10 dakika kafa yorularak bu suçun faili yapılması mümkün.

 

Bu yasa seçim öncesi sosyal medyayı susturma yasasıdır!

Yandaş medya kuruluşlarının insanları aptal yerine koyarcasına yaptıkları algı yaratma amaçlı yalan haberlerine karşı üç maymunu oynayanların rahatsız oldukları asıl şeyin ‘yalan haber’ ya da ‘dezenformasyon’ değil ‘hoşlarına gitmeyen, işlerine gelmeyen haber’ olduğunu bağırarak söylemeye gerek yok, görülüyor.

Kim Jong-Un sendromudur bu yasa!

Herkes beni beğensin, kimse beni eleştirmesin, kimse benim doğrularımla çelişmesin…

Kuzey Kore’ye özenmektir bu yasa!

Herkes çizdiğimiz sınırlarda özgür olsun, çok seslilik bulunmasın, bizim sunduğum tarih gerçek, bizim gösterdiğimiz hedef doğru, bizim sözümüz tartışmasız olsun…

Vallahi Almanya bizi, biz Kuzey Kore’yi kıskanıyoruz!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ